21 Ağustos 2022 Pazar

KÜRK MANTOLU MADONNA

 



KÜNYE

Kitap Adı: Kürk Mantolu Madonna

Yazarı: Sabahattin Ali

Basım: Yapı Kredi Yayınları – 68.Basım – 2014

Sayfa: 160

Tür: Roman


İNCELEME

Sabahattin Ali’nin uzun hikâye ya da kısa roman –Novella- olarak kategorilendirilen bu kitabı 2 bölümden oluşuyor. Birinci bölüm kitapta anlatıcı olarak da yer alan Rasim’in iş arayışını ve okul arkadaşı vasıtasıyla girdiği iş yerinde tanıştığı Rauf Bey’i konu alıyor. Rasim’in ağzından, eski okul arkadaşı Hamdi, Rauf Efendi ve onun ailesini dinlerken, psikolojik ve davranışsal olarak karakter analizlerini oldukça başarılı bir şekilde aktarıyor yazar bizlere.

Kitabın ana karakteri Rauf Efendi. Sessiz, tepkisiz, çekimser, yokmuş gibi yaşayan bir karakter. Hayattan vazgeçmiş, silik… Hayat amacı olmayan, sanki aldığı her nefes yükmüş gibi görünen, çoktan savaşmaktan, hak aramaktan, emek vermekten hatta yaşamaktan vazgeçmiş bir adam. Neden?

Kitabın ikinci bölümünde Rauf Efendi’nin Rasim’e emanet verdiği kara kaplı defterinden Rasim Efendi’nin en büyük sırrını, hüzünlü aşk hikâyesini okuyoruz. Bu defter Rauf Efendi ile ilgili bütün ‘Neden?’lere ışık tutan da bir kaynak oluyor.

Rauf Efendinin ailesinin Havran’da sabun fabrikaları vardır ve genç bir delikanlı iken babası tarafından sabunculuk işinin inceliklerini öğrenmesi için almanya’ya gönderilir. Rauf Efendi Almanya’da müzeleri ve sergileri dolaşmaktan çok hoşlanır. Gittiği bir sergide önüne çıkan bir tablo hayatını değiştirecektir. Tablodaki kadına hayran olur. Tablonun ressamı Maria Puder kendi portresini çizmiştir. Tablodaki Kürk mantolu kadın, Andreas del Sarto’nun ‘Madonna delle Arpie’ tablosundaki Meryemana tasvirine benzetildiğinden ‘Kürk Mantolu Madonna’ yakıştırması yapılır. Rauf’un tablodaki kadına hayranlığı saplantı haline gelir ve Rauf tabloyu her gün görmeye gider. Rauf, Kürk Mantolu Madonna için “O benim aradığım bütün kadınların bir terkibiydi” diyor kitapta.

Ve bir gün Maria ile yolları kesişir ve aralarında bir yakınlaşma başlar. Rauf’un içinde büyük bir aşk filizlenmektedir. Maria ise şüphelerle doludur, çekimserdir ve gitgeller yaşar. Rauf onu kaybetmemek için temkinli bir şekilde davranır ve aşkını sessizce içinde yaşar ancak ilgisini Maria’ya belli de eder. Sonrası ise önce arkadaşlık ile aşk arasında nereye gideceğini bilemeyen, devamında yeşeren, büyüyen ancak erken ve apansız gelen ayrılıklarla uzaklara savrulan bir aşk hikâyesi. Rauf Efendinin tüm hayatını yönlendirecek olan, mutsuz bir aile hayatını kendine hak görmesine sebep, tüm vazgeçişlerinin sebebi, keşkelerle dolu bir yaşanamamışlık hikâyesi.

Gerek kişi analizlerindeki yerinde tespitlerden, gerekse kırılganlığın, isyanın, üzüntünün, ıstırabın, hor görülmenin bu kadar naif bir dille aktarılmış olmasından dolayı beni etkilemiş kitaplardan biridir. “Seninle, şöyle bir oturup konuşamadık…” demek zorunda kalmamayı, geç kalmışlıklarla, keşkelerle sınanmamayı diliyorum hepimiz için.

Keyifli okumalar.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

"Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin."

 “Bir ümidim yok. Bu sondu. Artık hiç bir şeyin değişmesine imkan yok, lüzum da yok."

“İnsanlara kızmama imkân yoktu, çünkü insanların en kıymetlisi, en iyisi, en sevgilisi bana en büyük kötülüğü etmişti; diğerlerinden başka bir şey beklenebilir miydi?

"Bu akşam anladım ki,  bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş."

"Bütün teessürlerimiz, inkisarlarımız (düş kırıklıklarımız), hiddetlerimiz, karşımıza çıkan hadiselerin anlaşılmadık, beklenmedik taraflarınadır. Her şeye hazır bulunan ve kimden ne gelebileceğini bilen bir insanı sarsmak mümkün müdür?"


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder