31 Ağustos 2022 Çarşamba

ŞEKER PORTAKALI


 










KÜNYE

Kitap Adı: Şeker Portakalı

Yazarı: Jose Mauro de Vasconcelos

Basım: Can Yayınları

Sayfa:  183

Tür:  Roman


İNCELEME:

Şeker Portakalı, “Bir gün acıyı keşfeden küçük bir çocuğun hikâyesi...”

Yazar bizi kendi çocukluğundan da izler taşıyan Zeze ile tanıştırıyor. Kitap çocuk edebiyatı olarak değerlendirilsede, zamansız diye nitelendirebileceğimiz bir eser. Hangi yaşta okursanız okuyun içinizdeki çocuğa dokunacak bir hikâye ve Zeze’yi eminim asla unutmayacaksınız.

Zeze 5 yaşında, kalbi ve hayal dünyası kocaman, çok zeki ve bir o kadar da yaramaz bir çocuk. Geçim sıkıntısı yaşayan bir ailenin en küçüğü. Yaptığı yaramazlıklar nedeniyle herkes ona “şeytanın vaftiz oğlu” diyor. Bu haylazlıklar yüzünden ailesinden özellikle babasından yoğun ve orantısız şiddet görüyor. Kalbi kırık çünkü baba bir evlat için çok şeydir aslında.

Bu kalabalığın içinde yalnız ve ilgisiz bu küçük çocuk, önce ‘içindeki kuş’ ile sonra da yeni taşındıkları evin bahçesindeki kendi gibi çelimsiz portakal fidanı ile dertleşmeye başlar. Fidana Minguinho adını verir. Mutlu olduğu zamanlarda ise ona Xururuca der.

Sonrasında tanıştığı 50 yaşlarında bir adam olan Portuga ile babası ile kuramadığı baba-oğul bağını kuracaktır Zeze. Portuga bu küçük çocuğun hayatında çok şey değiştirecektir. Doğru iletişim ve sevginin küçük bir çocuğun hayatındaki önemini kavratıyor ve sevginin iyileştiremeyeceği şey yoktur dedirtiyor Portuga ile Zeze’nin ilişkisi.

Bir gün evlerinin arazisinden yol geçeceği ve dolayısıyla şeker portakalı ağacının kesileceği haberiyle yıkılır Zeze. Ağacını kestirmek istemez ve ailesi ile tartışır, yine dayak yer. Okula gittiğinde de Portuga’nın ciddi bir kaza geçirdiği ve öldüğü haberini alır. İkinci darbeyi de böyle alır. Zeze acısını şöyle betimler:

''Onu aklımdan çıkaramıyordum, acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyorum. Acı çekmek bayılana kadar dayak yemek değildi, ayaktaki cam kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları başları hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönme isteğini bile söndüren bir şey.''

Çocuk kalbi ile bu iki acının altında ezilir ve çok hastalanır. Bir süre sonra ailesinin ilgisi ve bakımı ile iyileşecektir ancak Zeze artık çocuk değildir.

Vasconcelos, tam on iki günde yazdığı bu roman için “yirmi yıldan fazla bir zaman yüreğinde taşıdığını” söyler. Küçük Zeze’nin hikâyesinin sizin de yüreğinize dokunacağını ve uzun yıllar aklınızda yer edeceğini düşünüyorum.

Zeze’nin çocukluk yıllarını anlatan bu roman, gençlik yıllarını anlatan ‘Güneşi Uyandıralım’ ve devamında yetişkinlik anılarını anlatan ‘Delifişek’ romanları ile devam etmektedir.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 "Ben şuna inanıyorum, sevgi insana her şeyi yaptırabilir bir de sevgisizlik."

 

“- Acılarım kaç gün sürecek Portuga?

+ 40 gün.

- 40 gün sonra geçecek mi?

+ Hayır, alışacaksın...”

 

“Uyuyalım. İnsan uyudu mu her şeyi unutur.”

 

“- Biliyor musun, insanları öldürüyorum Portuga.

 + Bunu nasıl yapıyorsun Zeze?

- Onları unutarak.”

 

“Annem bana hep şöyle derdi Portuga,

‘Kalbini oluşturmak 9 ayımı aldı, kimsenin 15 dakikada kırmasına izin verme.’”

 

"- Daha çok anlat, dedim.

+ Hoşuna gidiyor mu?’

- Çok. Elimden gelse, seninle sekiz yüz elli iki bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.’

+ Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz?"

- Gider gibi yaparız."

 

"Hiçbir şey beklemiyorum. Böylece hayal kırıklığına uğramıyorum."

 

“Bir kış sabretmişsin de tam çiçek açacakken dolu vurmuş gibi oluyor bazen hayat.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder