25 Mart 2025 Salı

SAKAR

 











KÜNYE

Kitap Adı: Sakar

Yazarı: Alexandre Seurat

Basım: Metis Yayınları- 5. Basım- 2024

Sayfa: 120

Tür: Roman


İNCELEME:

Sakar/ Alexandre Seurat

Fransa’da Marina Olayı olarak bilinen gerçek olaydan uyarlanan bir kitap Sakar.

“Marina olayı, Marina Sabatier'in 2009 Ağustos'unda 8 yaşındayken Fransa'da ölümüyle ilgili bir Fransız adli ve idari olayıdır. Bu olay, Marina Sabatier'in iki ebeveyni Éric Sabatier ve Virginie Darras tarafından gördüğü istismar ve çocuğunun kötü muameleye maruz kalması sonucu gerçekleşmiştir.”(wikipedia)

Kitap bittikten sonra olayın, küçük bir kız çocuğuna yaşatılan vahşetin detaylarını araştırıp okumak kitabın sarsıcı etkisini çok daha vurucu kıldı. Kitapta 8 yaşındaki Diana (Marina Sabatier)’nın doğumundan, ailesince kurgulanan kaybına kadarki trajedisi kaleme alınıyor. Daha bebekken hastaneye terk edilen, 1 aylıkken tekrar geri alınan bir bebek. Anneanne ve teyze tarafından şahit olunan şiddet ihbar edilse de kanıtlanamıyor. Okulda öğretmenleri durumundan şüpheleniyor. Durum her araştırılmaya başladığında okul değiştiriliyor. Ailesine sevgiyle bağlı bir çocuk olması, vücudundaki morluk ve yaralanmaların kendi sakarlığı ile açıklanması, ebeveynlerin oynadığı teatral duruş, aile ve çocukların ağız birliği, somut kanıt bulunamaması ve ailenin çocuklarca da korunması nedeniyle sistem prosedürlerinin aşılamaması trajik bir sona zemin hazırlıyor.

Kitap küçük kızın anneannesi, teyzesi, ağabeyi, öğretmenleri, okul müdürleri,  sosyal hizmet görevlileri, jandarma, okul doktorunun süreç içindeki anlatımları ile aktarılıyor. Beni en çok etkileyen ağabeyin duruma yönelik hislerini aktarışı ve öğretmenlerin müdahale edebilmek için umutsuz çırpınışı oldu.

Tanıtım bülteninde “(…) roman, aile kurumuna sorgusuz sualsiz kutsallık atfedilmesinin yıkıcı sonuçlarını yalın ve sarsıcı bir anlatımla gözler önüne seriyor” deniyor. Can yakıcı bu hikaye 2024 NDS Edebiyat Ödülü kazanmış. Kitap orijinal adı ‘La maladroite’ ile 2019 yılında sinemaya da uyarlanmış. İçinizde uçsuz bucaksız bir boşluk, boğazınızda bir düğüm oluşturan zor bir hikaye. Alınacak dersler adına okunmalı diyorum.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Eğreti bir aileydi bizimki, evet, aile değil yamalı bohça, hiçbir şeyin konuşulmadığı ama herkesin gözü önünde sessiz dramların yaşandığı bir aile, araya kimse girmeden.”

 

"Artık sınıfımı görmüyorum, öğrencilerim siyah-beyaz kareler halinde donuyor ve aralarında Diana var: Bir tek o, siyah-beyaz ve hareketsiz değil, onun tehlikede olduğunu biliyorum, bana yapabileceğim bir şeyi, yapacağım bir şeyi sabırsızlıkla bekler gibi bakıyor. Ama karabasanda her şey için artık çok geç olduğunu biliyorum, bana bakıyor ve ben hiçbir şey yapamıyorum; beni bağışlamasını isterdim." (Öğretmen)

 

“Hayal etmemi istiyordu, eğer başına bir şey geldiyse acaba benim onun için ne yapmamı isterdi? Ona baktım dilimin ucuna kadar geldi. Onun için ne yapabileceğimi aklından bile geçirmiş olamazdı çünkü ONUN İÇİN KİMSE ASLA BİR ŞEY YAPMAMIŞTI, onun için hiçbir şey yapamazdım çünkü artık bitmişti.” (Ağabey)

 

“O zaman kendi kendime tuhaf sorular soruyorum, başka bir ailede ve başka bir dünyada olsaydık, o kendisi olabilseydi ve ben kendim olabilseydim, ağabey ve kız kardeş gibi olabilir miydik, demek istiyorum ki olduğumuz kişiler olmasaydık, o kendisi olmasaydı ve ben kendim olmasaydım, olmuş olacağımız o başkaları, ağabey ve kız kardeş olabilir miydi?” (Ağabey)

 

“Hayatımın neden art arda gelen felaketlerden ibaret olduğunu bir anlayabilseydim. Keşke biri bana bunu açıklayabilseydi; neden her şeyi yitirdiğimi.”

 

“…içimde bir boşluk açılıyordu, uçsuz bucaksız bir boşluk, o boşluğa düşmemek için yalpalayıp duruyordum.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder