16 Ağustos 2022 Salı

DELİ KADIN HİKAYELERİ


 











KÜNYE

Kitap Adı: Deli Kadın Hikâyeleri

Yazarı: Mine Söğüt

Basım: Yapı Kredi Yayınları- 23.Baskı-2020

Sayfa: 172

Tür: Öykü


ÖNSÖZ 

Bu yazımda sizlerle Mine Söğüt’ün Deli Kadın Hikâyeleri adlı öykü kitabını paylaşmak istiyorum. Öncelikle belirtmeliyim ki Mine Söğüt’ün kalemini ya çok seversiniz ya da size uzak gelecektir. Arası olduğunu düşünmediğim yazarlardan. Çok karanlık ve buhranlı bir havası var. Oldukça depresif. Bir öyküyü bitirip öyle hemen bir sonrakine geçemiyorsunuz. Bir sindirme süreci geçirmeniz gerekiyor. O nedenle okumaya başlamak için sağlam bir ruh hali gerektiğini düşündüğüm bir kitap ki yazarın okuduğum diğer kitapları da aynı atmosferi taşıyor. Kitaplarında eşi Bahadır Baruter’in çizdiği illüstrasyonlar da hikâyelerin karanlık atmosferini oldukça pekiştiriyor. Ben oldukça etkilendim. Ne mi anlatıyor Mine Söğüt? Gelin birlikte inceleyelim. Keyifli okumalar dilerim.


KİTABIN KONUSU

‘Delirerek ölenlere…’ atfedilmiş bir kitap. Peki ya okurken deliliğin sınırlarını hissedenler?

 

21 adet deli kadın hikâyesi içeriyor kitap. Deli değil delirtilmiş kadıların sarsıcı hikâyelerini okuyoruz. Ve tüm bu hikâyeleri deliliğin dili ile okuyoruz. Hem kitabın karanlık dili hem de eklenmiş çizimler benliğinizi içine çekiyor. Düşünmeden, hissetmeden okuyamıyorsunuz. Anlatılan hikâyeler yüreğinizi acıtıyor, kalbinizi avuçlarının içine alıp sıkıştırıyor.

 

21 Delir(til)miş kadın hikayesi… Kimi kimsesiz yapayalnız, kimi evladını toprağa vermiş, kimi kendi babasının tecavüzüne uğramış, kimi sevdiğini suya vermiş, kimi doğum psikozunda, kimi şiddete uğramış, kimi annesinin cinayetini izlemiş, kimi çocuk kimi kadın haliyle kendini asmış, kimi ailesinden kaçmış, kimi öldürülmüş, kimi öldürmüş… Tecavüze, şiddete, dehşete, ölüme tanık… 21 deli, 21 kayıp, 21 yok olmuş kadın hikâyesi…

 

Bu kadınlara hiç yabancı değiliz. Bu kadınları okuyoruz, izliyoruz, belki görüyoruz ve tanık oluyoruz. Ancak kitabı okuyunca madalyonun diğer yüzü ile tanışıyoruz. Yaşananın yaşandığı gibi kalmadığı gerçeği. Ruhunuzda asla büyük yaralar açılmaması dileğiyle.

 

KİTAPTAN ALINTILAR

“Size kadınlıkla lanetlenmiş bir varoluş hezeyanı anlatacağım. Sizi saçlarının ve ayaklarının ucu arasında olup biten şeylerden ibaret, Doğurmaya mahkûm, Çocuklarını kaybetmekle mühürlü, Yalnız, yapayalnız bir kalabalıkta dolaştıracağım. İçlerine açılan kapıların arkasına saklanmış kadınların Delirerek bedenlerinden dışarı açtıkları pencerelerden bakacağım. O pencerelerden tekrar ve tekrar ve tekrar kendimi aşağı atacağım.”

 

"Ne korkunç değil mi?

 Bu şehir öyle bir şehir ki, küçük bir kız üzülür, üzüldüğü anlaşılmaz. Kuşlar cehennem çığlıklarıyla ötüşür, duyan olmaz. Bir ağaç acıkır, kimse…hiç kimse umursamaz."

 

“Sahi insan ölünce içindeki şarkılara ne oluyor sen bilirsin. Ölüden avucuna hiç şarkı döküldü mü daha önce? Benim döküldü. Küçük oğlum öldüğünde, avuç avuç ninni döküldü avucuma.”

 

“Ben unutmak istiyorum doktorcuğum. Eskiden olan her şeyi unutmak. İnsan ölürken geçmişi hatırlarsa çok üzülür değil mi? İnsan ölürken kendi kendini niye üzsün ki?”

 
“Hiçbir ev kadını kendini mutfakta asmaz. Yemeklere yas sıçratmaz.”
 

“Bu şehir yüzyıllardır erkektir ve kadınları sevmeyi bilmez. İşte bu yüzden, bu şehirde ben her gün kendimi defalarca öl­dürürüm. Bomba olur patlarım; kulesinden, köprüsünden aşa­ğı atlarım. Elimde bir bıçak her yerime saplarım. Tavandaki bü­tün ipler kendimi asmam için sallanır. Arabalar önlerine atla­mam için yol alır. Denizinde, lağımında, çöpünde kimliksiz cesedim. Kimsesizler mezarlığında daracık çukurlara sığar dev cesaretim.”

  

EN ETKİLENDİĞİM ÖYKÜLER

ü    Beni Öldürmek İsteyen Muhteşem Hayat

ü    Naz Neden Derine Gömmüş Kediyi?

ü    Sinekler Sevişirken

ü    Vakvak Ağacı

ü    Veda Töreni

 

KAYNAK

Deli Kadın Hikâyeleri – Yapı Kredi Yayınları

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder