26 Ağustos 2022 Cuma

BİLİNMEYEN BİR KADININ MEKTUBU


 










KÜNYE

Kitap Adı: Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

Yazarı: Stefan Zweig

Basım: e-kitap (İş Bankası Kültür Yayınları)

Sayfa:  68

Tür:  Hikaye


İNCELEME:

13 yaşında karşı dairesine taşınan bir adama âşık olan bir kız çocuğu… 3 yıl boyunca karşı dairenin kapı deliğinden onun gelişini, gidişini, hayatını izler, aşkını içinde büyütür. 16 yaşında annesi başka bir şehre taşınmaları gerektiğini söyler ve dünya başına yıkılır. Taşınırlar ve içine kapanır.

18 yaşına bastığında ise eski şehrine geri döner ve adamı izlemeye başlar. En sonunda adamın dikkatini çeker ve 3 günlük bir ilişki yaşarlar. Kadın hamile kalır ve bir oğlu olur.

Bundan sonra kadın her doğum gününde adama bir buket beyaz gül yollar. Zengin adamlarla birlikte olur ya da günübirlik ilişkiler yaşar oğluna bakabilmek için.

Bir gün umduğu gibi adamla tekrar karşılaşır ve yakınlaşırlar ancak adam onu tanımaz ve fahişe muamelesi yapar. Kadın yıkılır ve adama karşı tüm umutlarını yitirir.

Oğlu bir gün hastalanır ve ölür. Kadını o zamana kadar oğlu hayata bağlamış ve her şeyi unutturmuştur. Oğlunun kaybı ile her şey anlamını yitirir ve adama bir mektup yazar.

 

"Bu mektup kime mi?

 Sana. Beni hiç tanımamış olan sana..."

Bir aşkın itirafı şeklinde yazılan mektup işte böyle başlıyor. Ve diyor ki eğer bu mektup sana ulaştıysa yüksek ihtimalle ben de ölmüşümdür. Adama tüm hislerini ve yaşadıklarını bu mektupla anlatır.

Bir kadının platonik ve hüzünlü aşk hikâyesini erkek bir yazarın kaleminden bu kadar başarılı okumak etkileyici. Sorulması gereken soru ise okuduğumuz hikâye aslında gerçek bir Aşk’ın mı yoksa bir saplantının mı hikâyesi idi? Zira ben hikâyeyi okuduğumda çok da sağlıklı duygular yaşanmadığı düşüncesine vardım? Okuduysanız siz ne düşünüyorsunuz?

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Çünkü acı, gidenin değil kalanın hikâyesidir. Ve hikâyeler kalanlara aittir.”

 

“Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.”

 

“Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder