KÜNYE
Kitap Adı:
Beyin – Senin Hikâyen
Yazarı: David
Eagleman
Basım: Domingo
Yayınevi- 9.Basım- 2017
Sayfa: 265
Tür: Bilim, Araştırma-İnceleme
İNCELEME:
Nörobilimci
David Eagleman’ın ikinci kitabı; beyin ile ilgili bilimsel araştırmaları,
yaşanmış olayları, deney ve gözlemleri aktarıyor. İlk kitabı İncognito ile benzerlik gösteren
konuları anlatıyor olsa da bu kitabında kullandığı akademik üsluptan uzak, yalın
dil ile çok daha geniş bir okuyucu kitlesini hedef aldığını belirtiyor. Yazar
önsözünde kitabı yazmaktaki amacının “daha derin bir sorgulama düzeyini
yakalayabilmek” olduğunu vurgulamış, ‘kendini anlamaya dair merak duygusu’
taşıyan okuyucu kitlesine hitap ettiğini belirtmiştir. İç kozmosa doğru
yapacağımız bu yolculukta hiç ummadığımız bir şeyi bulacağımızı umut ettiğini
söylüyor: kendimizi.
Kitap 6
bölümden oluşmaktadır;
1.
Ben
kimim?
“İnsanlarla
yaptığınız günlük konuşmalardan kültür birikiminize kadar, yaşamınız boyunca
kazandığınız bütün deneyimler, beyninizdeki mikroskobik ayrıntıları
biçimlendirir. Nöral açıdan bakıldığında kim olduğunuz, nerede bulunmuş ve
neler yapmış olduğunuza bağlıdır. Beyniniz yorulmak bilmeden biçim değiştirir
ve sahip olduğu devreler sistemini sürekli olarak yeniden kurar(...)” Bu
durumda beynimizde küçük bir hasarın gelişmesinin kişiliğimiz üzerinde ne gibi etkileri
olabilir?
2.
Gerçeklik
nedir?
“Beynin biyolojik
içyapısı deneyimlerimizi nasıl oluşturur? (…) Ya size deseydim ki çevrenizdeki
dünya, bütün zengin renkleriyle, dokusuyla, sesleriyle ve kokularıyla yalnızca
bir yanılsama; beyninizin sizin için tasarladığı bir gösteri? (…)” Beynimiz bir
hikâye ustası mı? Gerçeklik yalnızca bizim seyredebildiğimiz bir TV programı
mı?
3.
Kontrol
kimde?
Evrenin
boyutlarının, hayal edebildiğinizden çok daha büyük olduğu artık biliniyor.
Benzer biçimde kafamızın içindeki evren de, bilinçli deneyimlerimizle
belirlenen sınırların çok ötesine kadar uzanıyor (...) En basit eylemlerin
altında bile nöronlarca harekete geçirilen muazzam bir işgücü yatar. Siz bütün
bu etkinliklerden bihaber yaşarken, nasıl davrandığınız, önem verdiğiniz
şeyler, tepkileriniz, aşklarınız ve tutkularınız, doğru ve yanlış bildikleriniz,
yani bütün yaşamınız, aslında yüzeyin altında olup bitenlerle şekillenip
renklenmektedir.” Yani yaşamlarımız bizim kontrolümüz dışındaki kuvvetlerce mi
idare edilmekte?
4.
Nasıl
karar veririm?
“(…)
Günlerimiz; ne yapacağımız, hangi tarafa gideceğimiz, nasıl tepki vereceğimiz,
bir etkinliğe katılıp katılmayacağımız gibi konularda verdiğimiz binlerce küçük
kararın toplamından oluşur... Beyniniz bu anlamda, devleti yönlendirebilmek
için birbirleriyle kıyasıya mücadele eden rakip siyasi partilerden oluşmuş bir
nöral parlamentodur. Bu nedenle kararlarınızı kimi zaman bencilce, kimi zaman
cömertçe; kimi zaman dürtülerinizi, kimi zaman da geleceği merkeze alarak
verirsiniz.” Daha iyi kararlar verebilmek için neye ihtiyacımız var?
5.
Size
ihtiyacım var mı?
“Beyniniz,
normal biçimde işlev görmek için nelere ihtiyaç duyar? Yedikleriniz, aldığınız
besinler, soluduğunuz oksijen, içtiğiniz suyun ötesinde, en az bunlar kadar
önemli bir şey daha vardır: Beyin, başka insanlara da ihtiyaç duyar. Normal
beyin işlevleri bizi saran toplumsal ağlara bağlıdır.” Farklı insanlarla
kurduğumuz nöral iletişimin beynimizin gelişimine etkileri neler?
6.
Kime
dönüşeceğiz?
“İnsan
vücudu, karmaşıklık ve güzelliğiyle bir başyapıt; birbiriyle uyum içinde
çalışan kırk trilyon hücrenin hayat verdiği bir senfonidir. Ama vücudun tabi
olduğu bazı sınırlamalar da vardır. Duyularınız deneyimlerinize, vücudunuz
yapabildiklerinize sınırlar koyar. Ama ya beyin farklı türden girdileri de
algılayıp farklı türden kol ve bacakları da denetleyebilse ve böylece içinde
yaşadığımız gerçekliği genişletebilseydi?” Biyoloji ve teknolojinin evliliği sınırlarımızı ne ölçüde değiştirebilir?
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“İçine
doğduğunuz aile, içinde yaşadığınız kültür, arkadaşlarınız, işiniz, izlemiş
olduğunuz her bir film, yapmış olduğunuz her bir sohbet sinir sisteminiz
üzerinde iz bırakmıştır. Bu kalıcı, mikroskobik izler birikerek sizi siz yapan
bütünü oluşturur ve nasıl birine dönüşebileceğinizle ilgili sınırlamalar
getirir.”
“Yaklaşık
yedi yıl içinde vücudunuzdaki her bir atomun yerini başka atomlar almış olur.”
“Bir şeye
bakınca ne gördüğümüz, beklentilerimizden güçlü biçimde etkilenir.”
“Dünyayı
nasıl algıladığımız çoğunlukla hikayenin yarısıdır; diğer yarısı ise onunla
nasıl etkileşim kurduğumuzdur.”
“Beyin,
dış verilerle bağlantısının kesildiği durumlarda bile kendi imgelerini
yaratmayı sürdürür. Dünya sahneden çekilse bile gösteri devam eder.”
"Acı
içindeki birini izlemek ile acıyı hissetmek, aynı nöral mekanizmadan
yararlanır. Empatinin temeli de budur. Bir başka kişiyle empati kurmak, o
kişinin acısını sözcüğün tüm anlamıyla hissetmek demektir.
“Türümüz
şu anda kendi kaderimizi elimize almamızı sağlayacak araçları keşfetme
aşamasında. Ve kime dönüşeceğimiz, tümüyle kendimize bağlı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder