24 Eylül 2022 Cumartesi

DAMIZLIK KIZIN ÖYKÜSÜ

 












KÜNYE

Kitap Adı: Damızlık Kızın Öyküsü

Yazarı: Margaret Atwood

Basım: Doğan Kitap–35.Basım-2020

Sayfa: 392

Tür: Roman, Distopya


KİTABIN KONUSU

Bir sabah güne uyandığınızda bir darbe olduğunu ve totaliter bir sistemin başa geçip kadınların sahip olduğu tüm hakların ellerinden alındığını hayal edin? Çalışmak yasak, para ve mal sahibi olmak yasak, sohbet etmek, eğlenmek, hissetmek, zevk almak yasak. İsteme, tercih etme hakkınız yok. Tüm özgürlüklerinize el konulmuş. Artık sadece doğurgansanız varsınız. Bir isminiz bile yok. Tüyler ürpertici değil mi? İşte yazar feminist distopya olarak nitelendirilen bu eserinde tam da bu ürkütücü senaryoyu kurguluyor.

Hikâye liberal demokrasi ile yönetilen Amerikan hükümetine yapılan darbe ile başlıyor. Bir Hristiyan mezhebine bağlı olan ve İncil’de geçen Tekvin suresinden ilhamla kendilerine ‘Yakup’un Oğulları’ diyen Gilead örgütü, yönetimi ele geçirir ve yönetim şeklini teokratik, dini bir diktatörlüğe çevirir. Yeni kurulan düzende kadının hiçbir varlığı yoktur.

Yönetime gelenlerin uyguladığı kimyasal saldırılar, radyasyon ve yoğun çevre kirliliği nedeniyle doğurganlık durma noktasına gelir, nüfus azalır. Ve tüm totaliter yönetimlerde, dikta rejimlerinde olduğu gibi yönetim değerli şeyleri tekeline alır: Doğurgan kadınları… Kendilerine Damızlık Kız adı verilir.

“Biz iki bacaklı rahimleriz, hepsi bu.”

Gilead rejimi tarafından kadınlar başta olmak üzere toplum korkunç bir hiyerarşik düzene sokulur. Tabi ki erkekler bu hiyerarşinin en tepesinde olmakla birlikte onlar arasında da bir kast sistemi oluşur. Kadının sahip olma, tercih etme, isteme hakkı yoktur. Kadınların artık adı yoktur, bulunduğu sınıfa göre adlandırılır ve o sınıfın renklerini taşıyan genel giysileri giyebilirler. Kadın eski sosyal statüsünü, işini, evini, parasını, malını, ailesini, eşini, çocuğunu; her şeyini yitirir. Kadının kimliği tamamen yok edilir.

Erkeklerin hiyerarşideki sınıflandırılmaları şöyledir:

1-      Komutanlar: En üstte yer alan ve en fazla ayrıcalığa sahip olanlardır.

2-      Muhafızlar: Polislerin yürüttüğü işleri yürütürler.

3-      Melekler: Gilead rejimi için çalışan askerlerdir.

4-      Gözler: Gizli polislerdir.

5-      Fakir erkekler.

 

Kadınlar arasındaki sınıflandırma ise şu şekildedir:

1-      Eşler: Kadınlar içindeki ayrıcalıklı sınıftır. Komutan eşleridir. Mavi renk giysi giyerler.

2-      Teyzeler: Damızlık kızların eğitilmesi ile görevli kısır kadınlardır. Kahverengi renk giyerler.

3-      Marthalar: Doğurma yeteneği olmayan, hizmetçi kadınlardır. Yeşil renk giyerler.

4-      Damızlıklar: Sağlıklı ve doğurgan kadınlardır. Kırmızı renk bir giysi giyerler ve kanat ismi verilen beyaz bir başlık takarlar.

5-      Ekonokadınlar: Alt sınıf erkeklerin kadınlarıdır. Ev işlerini ve çocuk doğurma görevini yerine getirirler. Çizgili desenli giysi giyerler.

6-      Kolonilere gönderilen kadınlar: Yaşlı, kısır ve asi kadınlar. Ağır işlerde ve kimyasal atık temizleme tesislerinde çalıştırılarak yavaşça ölürler.

7-      Fahişeler (Jezebel): Komutanların yasa dışı partilerinde onları eğlendirirler.

 

Hikâyeyi bir damızlık kız olan ‘Fredinki’nin ağzından dinliyoruz. Evet damızlık kızların ismi yok. Sahipleri olan komutanların isimlerinin sonuna eklenen iyelik eki ile isim buluyorlar (Fred+inki). Fredinki hikâyeyi şimdiki zaman ve geçmiş zaman arasında gidip gelerek anlatıyor.

Hikâyenin ürkütücü yanlarından biri ise; bir sınıf kadının (Teyzeler) sırf bu yönetimde toplu iğne kadar güç elde edebilmek adına kendi hemcinslerine yaptıkları zulüm. Bu korkunç idareyi normalleştirme çabaları. Ve bir diğer yanı; olup biten her şeyin çok kolay kanıksanmış görünmesidir.

Distopyalar genelde her şey olup bittikten, şu anki yaşam tarzı ile bağlar tamamen koptuktan sonraki uzak bir gelecekte anlatılır. Bu romanın etkileyiciliğini arttıran ise tam da dönüşüm zamanını aktarıyor olması bence. Ve içinde yaşadığımız dönemde yaşananlar ile kıyasladığımızda çok da distopik görünmemesi belki de.

Yayınevinin kitap arka kapak yazısında belirttiği gibi; (…) Damızlık Kızın Öyküsü, bütün distopyalar gibi geleceğe dair bir paranoyayı değil, içinde yaşadığımız gerçeğin ta kendisini dile getiriyor.

Elimizdeki özgürlüğün kıymetini bilmek ve haklarımız uğruna gereken mücadele ruhunu kaybetmemek dileğiyle…

 

KİTAPTAN ALINTILAR

"Doğanın sonradan aklına düşen bir fikir, insanlığın kaderinde ikincil oyuncular değil kadınlar."

 

“Tanrım (…) Keşke amacının ne olduğunu bilsem. Ama ne olursa olsun, buna dayanmam için yardım et bana, lütfen. Senin işin olmasa bile; orada, dışarıda olup bitenlerin senin istediğin bir şey olduğuna bir an için bile inanmıyorum

(…) Şimdi sıra bağışlamada. Şimdi beni bağışlamakla uğraşma. Daha önemli şeyler var. Örneğin: Diğerlerini koru, eğer güvenlikteyseler. Çok fazla acı çekmelerine izin verme. Ölmeleri gerekiyorsa, ölümleri çabuk olsun. Onlar için bir cennet bile sağlayabilirsin. Cennet için sana ihtiyacımız var. Cehennemi kendi başımıza da yapabiliyoruz.”

 

“Gazetelere konu olmayan insanlarız biz. Baskı kenarlarındaki beyaz boş alanlarda yaşıyorduk. Bu bize daha çok özgürlük veriyordu. Öyküler arasındaki boşluklarda yaşardık. İşte, yaptıkları şeylerden biri bu. Seni öldürmeye zorluyorlar, kendi içinde.”

 

“Hiçbir şey bir anda değişmez. Derece derece ısınan bir küvette farkına varmadan haşlanarak ölürsünüz.”

 

“erkekler kadınların onlara güleceğinden korkar, kadınlar ise erkeklerin onları öldüreceğinden.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder