incognito etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
incognito etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Eylül 2022 Cumartesi

BEYİN - SENİN HİKAYEN

 












KÜNYE

Kitap Adı: Beyin – Senin Hikâyen

Yazarı: David Eagleman

Basım: Domingo Yayınevi- 9.Basım- 2017

Sayfa:  265

Tür:  Bilim, Araştırma-İnceleme


İNCELEME:

Nörobilimci David Eagleman’ın ikinci kitabı; beyin ile ilgili bilimsel araştırmaları, yaşanmış olayları, deney ve gözlemleri aktarıyor.  İlk kitabı İncognito ile benzerlik gösteren konuları anlatıyor olsa da bu kitabında kullandığı akademik üsluptan uzak, yalın dil ile çok daha geniş bir okuyucu kitlesini hedef aldığını belirtiyor. Yazar önsözünde kitabı yazmaktaki amacının “daha derin bir sorgulama düzeyini yakalayabilmek” olduğunu vurgulamış, ‘kendini anlamaya dair merak duygusu’ taşıyan okuyucu kitlesine hitap ettiğini belirtmiştir. İç kozmosa doğru yapacağımız bu yolculukta hiç ummadığımız bir şeyi bulacağımızı umut ettiğini söylüyor: kendimizi.

Kitap 6 bölümden oluşmaktadır;

1.         Ben kimim?

“İnsanlarla yaptığınız günlük konuşmalardan kültür birikiminize kadar, yaşamınız boyunca kazandığınız bütün deneyimler, beyninizdeki mikroskobik ayrıntıları biçimlendirir. Nöral açıdan bakıldığında kim olduğunuz, nerede bulunmuş ve neler yapmış olduğunuza bağlıdır. Beyniniz yorulmak bilmeden biçim değiştirir ve sahip olduğu devreler sistemini sürekli olarak yeniden kurar(...)” Bu durumda beynimizde küçük bir hasarın gelişmesinin kişiliğimiz üzerinde ne gibi etkileri olabilir?

2.         Gerçeklik nedir?

“Beynin biyolojik içyapısı deneyimlerimizi nasıl oluşturur? (…) Ya size deseydim ki çevrenizdeki dünya, bütün zengin renkleriyle, dokusuyla, sesleriyle ve kokularıyla yalnızca bir yanılsama; beyninizin sizin için tasarladığı bir gösteri? (…)” Beynimiz bir hikâye ustası mı? Gerçeklik yalnızca bizim seyredebildiğimiz bir TV programı mı?

3.         Kontrol kimde?

Evrenin boyutlarının, hayal edebildiğinizden çok daha büyük olduğu artık biliniyor. Benzer biçimde kafamızın içindeki evren de, bilinçli deneyimlerimizle belirlenen sınırların çok ötesine kadar uzanıyor (...) En basit eylemlerin altında bile nöronlarca harekete geçirilen muazzam bir işgücü yatar. Siz bütün bu etkinliklerden bihaber yaşarken, nasıl davrandığınız, önem verdiğiniz şeyler, tepkileriniz, aşklarınız ve tutkularınız, doğru ve yanlış bildikleriniz, yani bütün yaşamınız, aslında yüzeyin altında olup bitenlerle şekillenip renklenmektedir.” Yani yaşamlarımız bizim kontrolümüz dışındaki kuvvetlerce mi idare edilmekte?

4.         Nasıl karar veririm?

“(…) Günlerimiz; ne yapacağımız, hangi tarafa gideceğimiz, nasıl tepki vereceğimiz, bir etkinliğe katılıp katılmayacağımız gibi konularda verdiğimiz binlerce küçük kararın toplamından oluşur... Beyniniz bu anlamda, devleti yönlendirebilmek için birbirleriyle kıyasıya mücadele eden rakip siyasi partilerden oluşmuş bir nöral parlamentodur. Bu nedenle kararlarınızı kimi zaman bencilce, kimi zaman cömertçe; kimi zaman dürtülerinizi, kimi zaman da geleceği merkeze alarak verirsiniz.” Daha iyi kararlar verebilmek için neye ihtiyacımız var?

5.         Size ihtiyacım var mı?

“Beyniniz, normal biçimde işlev görmek için nelere ihtiyaç duyar? Yedikleriniz, aldığınız besinler, soluduğunuz oksijen, içtiğiniz suyun ötesinde, en az bunlar kadar önemli bir şey daha vardır: Beyin, başka insanlara da ihtiyaç duyar. Normal beyin işlevleri bizi saran toplumsal ağlara bağlıdır.” Farklı insanlarla kurduğumuz nöral iletişimin beynimizin gelişimine etkileri neler?

6.         Kime dönüşeceğiz?

“İnsan vücudu, karmaşıklık ve güzelliğiyle bir başyapıt; birbiriyle uyum içinde çalışan kırk trilyon hücrenin hayat verdiği bir senfonidir. Ama vücudun tabi olduğu bazı sınırlamalar da vardır. Duyularınız deneyimlerinize, vücudunuz yapabildiklerinize sınırlar koyar. Ama ya beyin farklı türden girdileri de algılayıp farklı türden kol ve bacakları da denetleyebilse ve böylece içinde yaşadığımız gerçekliği genişletebilseydi?” Biyoloji ve teknolojinin evliliği sınırlarımızı ne ölçüde değiştirebilir?

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

“İçine doğduğunuz aile, içinde yaşadığınız kültür, arkadaşlarınız, işiniz, izlemiş olduğunuz her bir film, yapmış olduğunuz her bir sohbet sinir sisteminiz üzerinde iz bırakmıştır. Bu kalıcı, mikroskobik izler birikerek sizi siz yapan bütünü oluşturur ve nasıl birine dönüşebileceğinizle ilgili sınırlamalar getirir.”

 

“Yaklaşık yedi yıl içinde vücudunuzdaki her bir atomun yerini başka atomlar almış olur.”

 

“Bir şeye bakınca ne gördüğümüz, beklentilerimizden güçlü biçimde etkilenir.”

 

“Dünyayı nasıl algıladığımız çoğunlukla hikayenin yarısıdır; diğer yarısı ise onunla nasıl etkileşim kurduğumuzdur.”

 

“Beyin, dış verilerle bağlantısının kesildiği durumlarda bile kendi imgelerini yaratmayı sürdürür. Dünya sahneden çekilse bile gösteri devam eder.”

 

"Acı içindeki birini izlemek ile acıyı hissetmek, aynı nöral mekanizmadan yararlanır. Empatinin temeli de budur. Bir başka kişiyle empati kurmak, o kişinin acısını sözcüğün tüm anlamıyla hissetmek demektir.

 

“Türümüz şu anda kendi kaderimizi elimize almamızı sağlayacak araçları keşfetme aşamasında. Ve kime dönüşeceğimiz, tümüyle kendimize bağlı.”


9 Eylül 2022 Cuma

VE... SONRAKİ HAYATTAN KIRK ÖYKÜ


 










KÜNYE

Kitap Adı: Ve… Sonraki Hayattan Kırk Öykü

Yazarı: David Eagleman

Basım: Domingo Yayınevi - 6.Basım- 2017

Sayfa:  127

Tür:  Öykü


İNCELEME:

 “Öldükten sonra başımıza neler gelir? Ve bu insanlığımız hakkında bize neler söyler?“

Birçoğunuz öldükten sonra hayatın varlığını, ne ile karşılaşacağımızı, ne yaşayacağımızı kısaca öldükten sonra bizi neyin beklediği sorusunu aklından geçirmiştir. Bir sinirbilimci olan Eagleman ise bu kitabında, öldükten sonraki hayata dair kısacık 40 adet senaryo ile çıkıyor karşımıza. Ölümden sonraki yaşama ait bu hikâyeler tamamen kurgu olması yanında, müthiş bir zekânın ve hayal gücünün ürünü. Kesinlikle dini bir olgu ya da bilimsel bir açıklama içermiyor. Bazen üzücü, bazen komik, çoğu zaman düşünmeye sevk eden biraz çılgınca kurgusal hikâyeler.

Küçük bir uyarı olarak; eğer katı dini görüşlere sahipseniz, bu gibi konuların sorgulanması konusuna kapalı iseniz kitap size hitap etmeyecektir. Ölümü, Tanrı’yı, yaşamı, ölüm sonrası yaşamı çok farklı boyutlarda ele almış. Bilgi vermek amaçlı, gerçekleri anlatmak mahiyeti taşımayan kurgu hikâyeler olarak bakabilirseniz her kesime hitap edecektir.

Kurgu da olsa, çılgınca da gelse, zihninizde farklı kapılar açacak, etkileyici ve su gibi akıcı bir kitap.

Bazı hikâyelerin aklınızda yer edeceğine eminim. Kendimden örnekle; kitabı okuyalı yıllar olsa da ‘Metafor’ isimli hikâyeyi hala anarım. Hikâye, ölümün son nefesimizi verdiğimizde değil, yaşayıp bizi hatırlayan son kişi dünyadan göçtüğünde gerçekleştiğine dair bir kurgu anlatıyor.

Mezarlıkların yakınından geçerken kendime sorduğum bir sorudur bu: ‘Acaba mezar taşını gördüğüm bu insanı hatırlayan biri kaldı mı dünya üzerinde?’ Ölüm ile Unutulmayı aynı potada eriten yalnız ben değilmişim dedirtti okuduğum hikâye.

Bizi tanıyanların zihninde keyifli anılar bırakmak, güzel hatırlanmak dileğiyle…

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 “Üç ölüm vardır. Birincisi bedenin işlevini yerine getirmeyi bıraktığı zamandır. İkincisi bedenin mezara sevk edildiği zamandır. Üçüncüsü ise gelecekte, isminizin son defa telaffuz edildiği andır.” (Metamorfoz)

 

“Öldüğünüzü sandığınızda aslında ölmezsiniz. Ölüm iki aşamalı bir süreçtir ve son nefesinizin ardından uyandığınız yer bir tür Araf'tır: kendinizi ölü hissetmezsiniz, ölü gibi görünmezsiniz ve aslında ölü değilsinizdir. Henüz.”

 

“Oysa asıl işareti kaçırdınız. Aslında hayat değil, ölüm bir rüyadır. Daha da garibi, bu sizin rüyanız değil, başkasının rüyasıdır.”

 

“Muhteşem bir yolculuk bekler sizi. Yolda korkulara rastlar onları alt edersiniz, kendinden şüphe nehirleriyle karşılaşır, onları geçersiniz, kibrinizin zirvelerini fark eder, oradan aşağı inersiniz, tepenizde gezinen kendine acıma bulutlarını ayırt eder, altlarından yürüyüp geçersiniz. Yolun sonuna geldiğinizde özgüveniniz artık güçlenmiştir ve yaratıcınızla yüzleşmeye, başyapıta şeklini veren o dehayı bir anlığına da olsa görmeye hazır olduğunuza inanırsınız.”

 

“İnsanlar yavaş yavaş ölümün sona ermesinin, motivasyonun da ölümü anlamına geldiğini keşfetmeye başlarlar. Anlaşılan çok uzun yaşam, kitlelerin afyonudur.”

 

“Her günü bir önceki gün gibi deneyimleyen diğer hayvanların aksine insan, aldırış etmekte, arayışa girmekte, özlem duymakta, hata yapmakta, gıpta etmekte ve acı çekmektedir...”

 

“… Ve Tanrı tüm yaradılışın kaçınılmaz biçimde şöyle sonlandığını düşünerek avunur: Aciz kalan yaratıcılar, kendi elleriyle yarattıklarından köşe bucak kaçar.”