KÜNYE
Kitap Adı:
Aeden – Bir Dünya Hikayesi
Yazarı: Akilah
Azra Kohen
Basım: Destek
Yayınları - 2016
Sayfa: 616
Tür: Roman, Kurgu
İNCELEME:
“Masalla gerçeği ayırt edebilecek olan okurlara…”
diye başlıyor roman.
Azra Kohen
yazdığı fantastik-bilim kurgu türündeki bu romanda aslında kurgu ve gerçekliği
iç içe anlatıyor. “Gerçeğin masalıdır
Aeden” diyor yazar. Bir yanda bizi ütopik bir yaşamın var olduğu Aeden
gezegeni ile tanıştırıyor. Diğer tarafta da yaşadığımız dünyanın soğuk
gerçekliğini tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Aeden evrimsel
ve teknolojik olarak çok ilerde bir insan formunun yaşadığı, tüm canlılığın
eşsiz bir denge içerisinde var olduğu, huzur dolu bir gezegen. Yapılan her şey
yaşama katkı sağlamak için ve tüketilen her şey bir şekilde doğaya yeniden
kazandırılıyor. İçinde yaşam enerjisi taşıyan - ki buna Çİ adı veriliyor - her şeye
sonsuz saygı duyuluyor. Öyle gelişmişler ki birbirleriyle telepatik yolla
iletişim kurabiliyorlar. Burada anlatılan yaşam bize biraz Avatar dünyasını
anımsatıyor.
Ana
karakterlerimiz Aedenli Sonje ve Numi. Aeden toplumuna bazı açılardan uyumsuz
şekilde davranan Numi annesinin Dünyalı olduğunu öğrenir ve Sonje’yi annesini
aramak için birlikte Dünya’ya gitmeye zorlukla da olsa ikna eder. Dünyaya
vardıklarında ise gördükleri nedeniyle pişman olurlar, geri dönmek isterler
ancak bunu hemen yapamazlar. Yolları ayrılır ve tekrar buluşana kadar ayrı ayrı
yaşadıkları serüvene şahit oluruz.
Sonje ve
Numi’nin Dünya’ya gelişleriyle birlikte Dünyalı insan ırkına dışardan bir göz
ile bakmaya başlıyoruz. Ve Aedenlilerin neden bize ‘insansı’ dediklerini çok
iyi anlıyoruz. Hava kirliliği, şiddet, cinayetler, savaşlar, tecavüzler, çocuk
istismarları, hayvanlara yapılan eziyet ve katliam, bitkilerin-ormanların
katledilişi, besin adı altında kendimizi zehirliyor oluşumuz, para için yapılan
tüm kötülükler… Aeden aslında bizi insanlığımızdan utandıracak şekilde bize
bizi gösteriyor. Bir sistem ve insanlık eleştirisi… Dünyayı, canlılığı hatta
kendi türümüzü bile bir parazit gibi nasıl sömürdüğümüzü vuruyor yüzümüze.
Fantastik
bir kurgu içinde yaşamımızı sorgulatan ve farkındalık yaratan bir kitap. Umarım
bir gün biz de Çİ’ye saygı duymayı öğreniriz.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
"Çi'den
gel, Çi'ye dön. Potansiyeline doğ, kaderinin efendisi ol. Olmaktan, doğmaktan,
dönüşmekten yoksunma."
“Kendi
kümelerinden görmedikleri insansıları öldüren bir uygarlıktan, yaşama saygıyı
öğrenmeleri beklenemez.”
“neyi,
niye nasıl merak ettiğine dikkat et. Evren merakla harekete geçer, düşünceyle
genişler, korkuyla küçülür, analizle büyür, yargıyla son bulur. Merak ettiğin
her şey senin kim olacağına yön verir.”
“Babam
derdi ki, bu kadar iyi olma... Sen bu kadar iyisin diye evrenin bir yerinde
birileri o kadar kötü olmak zorunda kalıyor... Evrenin tek sorunu denge...”
“Güç
neydi? Etrafına saldığın korku mu? Etrafında uyandırdığın saygı mı?”
“Yargılamak
insanlığın en büyük duvarıdır. Anlamak ve kabullenmekse yargılamanın tek ilacı.”
“Hayat
kınadığımız, anlamakta zorlandığımız her şeyi bize yaşatmak için mükemmellikle
dizayn edilmişti.”
”Önyargı
düşüncenin en büyük hastalığıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder