KÜNYE
Kitap Adı:
Şizofren
Yazarı: Emre
Timur
Basım: Az Yayıncılık–
5.Basım- 2020
Sayfa: 248
Tür: Roman,
Psikoloji, Felsefe
İNCELEME:
Emre
Timur dan okuduğum 7.kitap Şizofren. "bir şizofrenin akıl almaz hayat
hikâyesi"
1958
de doğarken annesini kaybeder isimsiz anlatıcımız. Ayna yapıp satan baba ise
daha 8 yaşındayken büyük bir travma yaşatır. Başına sıkmış babanın aksiyle
aynada yüzleşen çocuğun aynalar yoldaşı olur. Herkesin tam olarak istemediği
ama kıyamadığı çocuk amcası tarafından yetimhaneye verilir. Yalnızlık, bir
başınalık. Kütüphane en büyük dostu olur. Sürekli okur. Karar verir ve yapar. İçindeki
anlamsızlığı anlamak için Psikolog olur.
Darbe
öncesi, siyasi kutuplaşmaların arşa çıktığı bir dönem. Üniversitede Müjgan’ı
görür aşık olur. Ona ulaşmak için arkadaşı devrimci lider Müjdat ile tanışır. Üçlü
ev arkadaşı olur. ‘Fert’ diyen Psikolog, ‘cemiyet’ diyen Müjdat, ‘var mıyız?’ diye
soran Müjgan. Derin sohbetler. Ancak gün gelir Psikolog itildiğini hisseder,
içine şüphe düşer. Sesler… Aynalar ayrı gölgeler ayrı. Aynalar nefret, ölüm
buyurur; gölgeler saklan, kaç der. Şüphe gerçekliği olur ve ihanetle tanışır. Aynaları
dinler. Cinayete teşebbüs.
Devrimcilerin
liderinin canına kast eden olsa olsa Anarşisttir. Akıl almaz işkencelerle dolu
hapishane hücresinden doğru akıl hastanesine. Tanı konur. Paranoid Şizofreni. Yine
bir ‘öteki’ oluvermiştir. Ölümden daha çok hayattan korkan, cinneti, korkuyu,
hasreti, yalnızlığı yaşayan delilerin arasında, deliliğe direnir. Türkiye’de akıl
hastalıklarının ilaç tedavisinin yayılmaya başladığı yıllar… Olur olmadık
ilaçlamalar, aç-susuz muameleler, işkenceler, EKT, lobotomi… O dönemlerde akıl
hastanelerinin iç yüzü.
Kaçışlar,
girişler, taburcu iken darbe, tımarhanede kalakalışlar… Darbe tutuklularının da
tımarhaneye doldurulması, aynı muamelelere maruz kalmaları.
Onbaşı
(hastabakıcı) Pertev, kendini Nietzsche sanan ve onun lügatından konuşan hasta
Nietzsche, mavi gözlü başhekim yardımcısı… Sohbetler ve sorgulamalar; “Bütün
bunların anlamı nedir?” Şizofrenin aklında Müjgan.
Bir
şizofrenin ağzından hayatta ve tımarhanede bir varoluş mücadelesi. Dostların
tek tek kaybı, düşmek, kalkmak, çırpınmak ve hayata yeniden başlamak.
Yıl
2018. Bir seminer ve Türk Şizofreni Derneği başkanı konuşma yapıyor. Kim
dersiniz? Geçmiş süreçlerin tecrübesi, eleştirisi, derinlikli bir konuşma. Peki
ya sonra? Acı sürprizler!
Bu
hayatta rüzgara karşı duran kelebek misin yoksa boyun eğip sürüklenen yaprak
mı?
Yoğun
bir psikolojik araştırma ve incelemenin ürünü olduğunu anlatımdan anladığımız
gibi yaşanmış birçok öyküden ilham alınarak hazırlandığını da belirtiyor yazar.
Farklı yazar-düşünürlerden alıntılar ve kendi şiirleriyle besleyerek, yine okuyucuyu
düşündüren, sorgulamalara iten felsefe tarafı ağır basan başarılı bir roman.
Tavsiye ederim.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
"Günah,
eylemlerin neticesine göre midir, niyete göre mi?"
"Her
aidiyet bir öteki yaratır!"
“Dünyanın
bu sömürü çağında, tarih boyunca görülmedik miktarda emiyor güçlü güçsüzü.
Dünyaya on ekmek düşüyor gökten. Bu ekmeklerin dokuzu bir kişiye, biri de kalan
dokuz kişiye pay ediliyor. Kendi eli altında çok nimeti bulunan, düşküne,
miskine infak edeceğine, bir de onların bir kuru hasırına göz dikiyor. İnsan
fıtraten bencil... İnsan fıtraten hırsız. İnsan fıtraten kibirli, hodbin ve
dünyayı sahiplenici...”
“Aşk,
olunan, insan ise doğulan bir şey değildi. Aşka maruz kalınır, insan inşa
edilirdi.”
“Dünyada
insan sayısı kadar dünya var. Kimse kimseyle aynı dünyada yaşamıyor.
İçeridekiler dışarıdakilerden az daha dayanıksız hepsi bu... Dayanamayanları
içeri alıyorlar işte...”
“Bizleri
delirten, çıldırtan şeyler başımıza gelenlerin kendisi mi yoksa onlara
verdiğimiz anlamlar mı?...O acele anlamları şuurun kendisi mi veriyor, yoksa bu
anlamlar vakaların kendisinde mi var?”
“Eksiz
yaratılışımızda tamlığı aramak ve kendimizi kandırmak... Hep, bir ötekine
muhtaç ama ötekini de ezici, köleleştirici ve ötekileştirici tutumlarımız (...)
Doğanın kendisine ait olmayana saldırısı gibi, toplum da abanır kendi gibi
olmayanlara.”
"Bir
toplumun gelişmişliğini ispat eden şey, ötekine yaptığı muamelede
gizlidir!"
"Ne
zaman sona ereceğini bildiğimiz acılar, acıtıcılığını yitirir, çünkü teselli
kazanır. Belirsiz bitimler en kötüsüdür."
“hayatımızda
zaten sahip oluğumuz ya da zaten sahip olmadığımız şeyleri oldukça zor
farkederiz. Aslında etmeyiz (…) Hayatımızda bir şey değişmeden öylece değişikliksiz
sürüp devam etse görmeyiz bir şey. Bir nevi körlüktür bu.”
“İnsanların
hayatları da atomlar gibi; ufacık birkaç nokta dışında çoğunluğu boşluk,
çoğunluğu hiçlik.”
“Hatırlayarak
hayatta kalır, vazgeçerek devam ederiz!”
“Şu
dünyaya gelmiş, insan bedeniyle doğmuş bir kişinin, delirmemesi bir mucizedir!
Var olduğunu anlamış, yaşamın farkına varmış bir kişinin, aklına sahip çıkması
yegâne ödevidir. Çünkü farkındalık, beraberinde deliliği de getirir.”
“En
büyük cinayet, ümidi öldürmek...”
“Hiçbir
zaman rüzgârda sürüklenme, uçamıyorsan koş, koşamıyorsan yürü, yürüyemiyorsan
sürün ama kendin git. İşte "hayır " demek budur!”
“Bu
kadar karanlık bir gökyüzü altında aydınlık insan bulmak mümkün müydü? Dünya
kötü müydü? Yaşanılası mıydı?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder