KÜNYE
Kitap Adı:
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Yazarı: Şermin
Yaşar
Basım: Doğan
Kitap- 57.Basım- 2019
Sayfa: 166
Tür: Öykü
İNCELEME:
“Hayat ne biriktirir bizim için?
Kırık dökük aşklar,
yaşanmamışlıklar, olmamışlıklar, bir çocukluk anısına teğellenmiş
hüzünler, aşkın sonsuz bekleyişleri, ayrılıklar, kentler, köyler, yollar,
rüzgarlar, gündoğumları, biraz keder, biraz da neşeyle çatılmış evler...
Hayat bizim için saklamaya hazır
olduklarımızı, bize yakışanları, ihtiyacımız olanları ve bizi büyütecekleri,
bizi biz edecekleri biriktirir.
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
gidenler için bir ağıt, kalanlar içinse bir şiir, biriktirilmiş insan
öyküleri…” (Arka
Kapaktan)
Şermin
Yaşar ın sıcacık ve zarif dilinden 19 adet öykünün yer aldığı kitap bir
türküden alıntı ile başlıyor.
"Sırlarımı söyledim dağlara
dumanlara
Ben yazarken ağladım, okurken de
sen ağla."
Bazı
öyküler güldürse de öykülerin genelinde bir duygusallık, bir hüzün yatıyor.
Ölüm, ayrılık, yalnızlık, vefasızlık, hasret yatıyor öykülerde. Her bir hikâye
öyle içten öyle samimi, karakterler öyle hayatın içinden ki kendinizden mutlaka
bir şeyler buluyorsunuz öykülerde.
Benim en
çok sevdiğim öyküler ise şunlar oldu: Geçtiğimiz Kırk Gün, Kimlikte Nurşen, Fehime
Halamı Kaybedip Tekrar Bulduğumuz Gün, Ömer, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Son
Attığın Kartopunun İçine Taş Sakladığını Bilmiyordum.
Geçtiğimiz
Kırk Gün’den ayrıca bahsetmek istiyorum. Yazarı sosyal medyadan takip edenler
bilir. Şermin Yaşar’ın 2.eşi doktor Nedim Arda evlendikten 3 ay sonra kalp
krizi geçirip vefat etmişti. Yazar yaşadığı süreci eşinin anısına öyle gerçek
anlatmış ki okurken yüreğim yandı. Öyküden bir serzeniş paylaşmak istiyorum:
"Dediler
ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar, her gün biri söner. Kırkıncı gün
hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben
buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki
cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime
derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Geçtiğimiz kırk gün bu günü
bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı
ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşaldı gözlerimden. Gecesini bekledim
ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir
mum kalacaktı hani, peki ne bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?"
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“O gün
yutamadığım, boğazıma takılan, kursağımda kalan o şeyin ‘hevesim’ olduğunu
yıllar sonra anlıyorum.”
"Morg
neden tek heceli bir kelime, o gün anladım. İki heceli olsa çıkmaz insanın
ağzından. Bir kerede söylüyorsun, boğazına takılıyor, sonunu duymuyorsun."
“Görünmez
bir defter vardır babaların elinde, başkalarının sözüyle kapandığı çok
olmuştur.”
“İntikam;
taş atana taş atmak değil, taş atanı unutmak, atılan taşı saklamaktı benim
dünyamda.”
“İnsan
nasıl ki rüyalarından kendisi uyanamıyorsa, rüyadaymış gibi yaşadığı
gerçeklikten de kendisi uyanamıyor.”
“Bu
zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?”
“Anlıyordum
ki, fakirlik ve ucuzluk aynı şey; biri insana, biri eşyaya mahsus; ikisi de
sevilmiyor, ikisinde de tüm samimiyetine rağmen değersizleşiyorsun.
"Hayatım
boyunca bütün ‘ölümü öp'leri annem demiş, öpülmek için ölmekse babama
düşmüştü."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder