28 Mart 2023 Salı

GÖÇÜP GİDENLER KOLLEKSİYONCUSU


 











KÜNYE

Kitap Adı: Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu

Yazarı: Şermin Yaşar

Basım: Doğan Kitap- 57.Basım- 2019

Sayfa: 166

Tür: Öykü


İNCELEME:

“Hayat ne biriktirir bizim için?

Kırık dökük aşklar, yaşanmamışlıklar, olmamışlıklar, bir çocukluk anısına teğellenmiş hüzünler, aşkın sonsuz bekleyişleri, ayrılıklar, kentler, köyler, yollar, rüzgarlar, gündoğumları, biraz keder, biraz da neşeyle çatılmış evler...

Hayat bizim için saklamaya hazır olduklarımızı, bize yakışanları, ihtiyacımız olanları ve bizi büyütecekleri, bizi biz edecekleri biriktirir.

Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu gidenler için bir ağıt, kalanlar içinse bir şiir, biriktirilmiş insan öyküleri…” (Arka Kapaktan)

Şermin Yaşar ın sıcacık ve zarif dilinden 19 adet öykünün yer aldığı kitap bir türküden alıntı ile başlıyor.

"Sırlarımı söyledim dağlara dumanlara

Ben yazarken ağladım, okurken de sen ağla."

Bazı öyküler güldürse de öykülerin genelinde bir duygusallık, bir hüzün yatıyor. Ölüm, ayrılık, yalnızlık, vefasızlık, hasret yatıyor öykülerde. Her bir hikâye öyle içten öyle samimi, karakterler öyle hayatın içinden ki kendinizden mutlaka bir şeyler buluyorsunuz öykülerde.

Benim en çok sevdiğim öyküler ise şunlar oldu: Geçtiğimiz Kırk Gün, Kimlikte Nurşen, Fehime Halamı Kaybedip Tekrar Bulduğumuz Gün, Ömer, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu, Son Attığın Kartopunun İçine Taş Sakladığını Bilmiyordum.

Geçtiğimiz Kırk Gün’den ayrıca bahsetmek istiyorum. Yazarı sosyal medyadan takip edenler bilir. Şermin Yaşar’ın 2.eşi doktor Nedim Arda evlendikten 3 ay sonra kalp krizi geçirip vefat etmişti. Yazar yaşadığı süreci eşinin anısına öyle gerçek anlatmış ki okurken yüreğim yandı. Öyküden bir serzeniş paylaşmak istiyorum:

"Dediler ki sevdiğin ölünce kalbinde kırk mum yanar, her gün biri söner. Kırkıncı gün hepsi söner, biri bekler. O tek mum ebediyen yanar, acını o tek mum tutar. Ben buna inandım. Hayalimde otuz dokuz mum söndürdüm her gece üfleyerek, içimdeki cılız nefeslerle. Göğsümdeki sızı hafifler, kalbim tekrar toplanır, ciğerime derin bir nefes girer diye kırk gün bekledim. Geçtiğimiz kırk gün bu günü bekledim. Sabah uyandım, kendimi yokladım. Öğlen tekrar baktım. Kırkıncı ikindiyi beklerken kırkikindi yağmurları boşaldı gözlerimden. Gecesini bekledim ve de gece yarısını. Hiçbir şey olmadı yalanınız batsın dedim. İçimde tek bir mum kalacaktı hani, peki ne bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?"

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“O gün yutamadığım, boğazıma takılan, kursağımda kalan o şeyin ‘hevesim’ olduğunu yıllar sonra anlıyorum.”

 

"Morg neden tek heceli bir kelime, o gün anladım. İki heceli olsa çıkmaz insanın ağzından. Bir kerede söylüyorsun, boğazına takılıyor, sonunu duymuyorsun."

 

“Görünmez bir defter vardır babaların elinde, başkalarının sözüyle kapandığı çok olmuştur.”

 

“İntikam; taş atana taş atmak değil, taş atanı unutmak, atılan taşı saklamaktı benim dünyamda.”

 

“İnsan nasıl ki rüyalarından kendisi uyanamıyorsa, rüyadaymış gibi yaşadığı gerçeklikten de kendisi uyanamıyor.”

 

“Bu zamanla geçer dediğiniz zaman, takribi ne zaman ey insanlar?”

 

“Anlıyordum ki, fakirlik ve ucuzluk aynı şey; biri insana, biri eşyaya mahsus; ikisi de sevilmiyor, ikisinde de tüm samimiyetine rağmen değersizleşiyorsun.

 

"Hayatım boyunca bütün ‘ölümü öp'leri annem demiş, öpülmek için ölmekse babama düşmüştü."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder