9 Nisan 2023 Pazar

KARDEŞİMİN HİKAYESİ


 











KÜNYE

Kitap Adı: Kardeşimin Hikayesi

Yazarı: Zülfü Livaneli

Basım: İnkilap Kitapevi - 2021

Sayfa: 276

Tür: Roman


İNCELEME:

Zülfü Livaneli tarafından kaleme alınmış Kardeşimin Hikâyesi isimli roman bir polisiye-gizem romanı gibi başlasa da psikolojik öğelerin ağır bastığı bir aşk hikayesine evriliyor. Roman Podima köyü, İstanbul, Moskova ve Minsk şehirlerinde geçiyor.

Ahmet Arslan olarak kendini tanıtan karakterimiz çocukken ailesinin bir kazada kaybetmiş, yakın zamanda Karadeniz’in sessiz bir kasabası olan Podimaya yerleşmiş, duvarları kitaplıklarla kaplı bir evde, bahçesinde Kerberos ismini verdiği köpeğiyle yaşayan, duyguları körelmiş 50 yaşlarında emekli bir inşaat mühendisidir. Aynı zamanda dokunma fobisine sahiptir. Sarılma ihtiyacını kendi tasarladığı sevgili ismini verdiği kucaklama makinası ile giderir. Ayrıca ev işlerini gören Hatice Hanım’ın zihinsel engelli oğlu Muharrem’e ders vermektedir.

Bir gün ailecek görüştükleri komşularının evinde bir cinayet işlenir ve arkadaşı Arzu Kahraman öldürülür. Cinayet soruşturması başlar. Bölgeye akın eden gazetecilerden biri olayla ilgili bilgi almak için Ahmet Bey’in peşini bırakmaz.

Soru-cevaplarla geçen bir sürenin sonunda bu sefer Ahmet kızın yanından ayrılmamasını sağlamak için ona muhteşem bir hikâye anlatacağını vadeder. Gazeteci kıza ikiz kardeşi Mehmet’in İstanbul’dan Rusya’ya uzanan aşk ve kayboluş hikâyesini anlatmaya başlar. Ahmet hikâyeyi sürekli duraksayarak ve erteleyerek anlatsa da Olga-Ludmilla-Mehmet üçgeninde yaşananlar kızın da dikkatini çeker.

Soruşturma devam ederken Ahmet köpeğinin kulübesinin yanında Arzu’nun kolyesini bulur ve zihninde her şey çözülür. Tüm süreci anlatan 253 sayfalık notlar (roman) ile birlikte cinayeti işleyen kişi hakkında savcılığa bir mektup bırakır.

Romanın sonundaki Karar kısmında ise Mahkeme tutanağı şeklinde hazırlanan resmi bir yazı verilmiş. Herşeyin aydınlandığı bu kısım okuyucuyu ters köşe yapacak bir son oluşturuyor. ‘Katil Kim?’ in de ötesinde sorulacak sorularla karşılaşıyoruz.

Duygular olmadan nasıl yaşanır?

Karasevda bir insana neler yapar?

Acaba hangi kardeşin hikâyesini okuduk biz?

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Evet, insan her şeyi unutarak yaşayabilirdi ama her şeyi hatırlayarak yaşayamazdı.”

 

"Aşk dünyadaki en tehlikeli, en öldürücü duygudur"

 

“Ama inan bana, insanların çoğunun ruhu, bedeninden önce çürür.”

 

“İnsanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin “ölmüş” olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum.”

 

“İnsanın biyolojik fonksiyonlarına aşırı bir anlamı yükleme çabası içindeyiz. Çünkü hiçlik zor geliyor.”

 

“Karasevda, gözleri bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek değil miydi? Birine sevdalanmak, donmuş bir gölde, nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkân olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu?”

 

“Kimse kimseyi bilemez. Çünkü herkesin anlattıklarının bir kısmı kurgudur, kiminde daha az, kiminde daha çok.”

 

"Peki sizin ayrıcalığınız ne?" "Çok basit. Okumak sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını."

 

“İnsanın kaderini bilmesinden daha korkunç ne olabilir? Herkes öleceği günü saati bilseydi, geriye sayım ne kadar zor olurdu.”

 

“Zamanı bilmek, kavramak ne kadar önemli bir şeymiş meğer. Zaman kavramın kayboldu mu, içindeki temel gerçeğe, uygarlığın çeşitli yöntemlerle değiştirmeye çalıştığı, yücelttiği halde içinde durmakta olan gerçek kimliğine, yani hayvan oluşa doğru adım adım alçalıyorsun.”



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder