6 Nisan 2023 Perşembe

GÖRMEK


 











KÜNYE

Kitap Adı: Görmek

Yazarı: Jose Saramago

Basım: Kırmızı Kedi Yayınevi- 9.Basım- 2020

Sayfa: 324

Tür: Roman


İNCELEME:

Jose Saramago’nun Görmek isimli romanı daha önce kaleme aldığı Körlük romanı ile bağ kuruyor. O nedenle henüz okumadıysanız önce Körlük romanını okumanızı tavsiye ediyorum. Saramago’nun virgüllerle bağlanan uzun cümleleri, konuşma çizgisi barındırmayan diyalogları ve ismi olmayan sıfatlarla tanımlanan karakterleri ile kendine has yazım tarzı ile buluşuyoruz yine.

Körlük romanının geçtiği ülkedeyiz yine. Beyaz körlük salgınının üzerinden henüz fazla zaman geçmemişken yeni bir felaket, olağandışı bir durum geliyor yine kentin başına. Sandıklar kuruluyor ve bir seçim yapılıyor. Ve oy kullananların yüzde 80’i boş oy kullanıyor. Seçim tekrar ediliyor ve bunun üzerine çok daha yüksek oranda boş oy kullanılıyor.

Bunun üzerine hükümet yetkilileri toplanıyor ve bir komplo kurulduğuna inanarak sıkıyönetim ilan ediyorlar. Halk cezalandırılır. Başkent değiştirilir ve hükümet üyeleri şehri terkederek yeni başkente taşınır. Şehirde kalan halkın şehri terketmesi yasaklanır. Sınırlara tanklar ve askerler yerleştirilir. Sınırdan çıkma konusunda diretenler için ‘vur emri’ verilir. Hükümetin peşpeşe aldığı yanlış kararlara tanık oluyoruz.

Hükümet üyeleri bu kararları alırken şehirde bir yağma ve talan, bir kargaşa olacağını öngörür hatta ister. Öyle ki polisi de şehirden çeker ki ortalık iyiden iyiye karışsın, halk kendini güvende hissedemesin. Hükümete ihtiyaç oluşsun. Peki ne olur?

Halk gayet barışçıl ve huzur içinde yaşamaya devam eder. İhtiyaçları için birbirlerine yardım ederler. Parlamento üyelerinin canı sıkılır. Ne yapacaklarını düşünürken bir mektup alırlar. Mektup, daha önce yaşanan körlük salgınında bir kadının (doktorun karısı) salgına yakalanmadığını, gördüğünü, hatta bir kişiyi de öldürdüğünü yazar. Hemen bu kadın ‘boş oy’ salgınından da sorumlu tutulur ve soruşturma için bir komiser tutulur. Ancak komiser masum birini suçlayamayacağını ifade edince görevden alınır. Ertesi gün bir gazete ile anlaşılır ve kadının fotoğrafı ve hakkındaki suçlama paylaşılır.

Komiser hemen duruma müdahale eder, gazeteler ile görüşür. Bir gazete cesur davranarak haberin düzmece olduğu ve kadının masum olduğu haberini yazar. Halk destek verir. Ve biz okuyucular içinde bu diktatörlüğün başarısız olacağına dair bir umut doğar. Ancak önce içişleri bakanı görevden alınır, sonra da komiser bir parkta başından vurularak öldürülür. Peki hükümetin bu öfkesi karşısında doktorun karısını ne beklemektedir? Umutlar yerle bir… Hazin bir son…

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Tanımadığınız birine ağlamaktan daha saygın bir şey olamaz.”

 “Kadere meydan okumanın çok çeşitli yolları vardır ve neredeyse hepsi de boşunadır ve en kötüsünün olacağını düşünmeye mecbur kalırken en iyisinin olacağına inanmak ise bu yolların en sıradanlarındandır.”

 

“Saygı görmek istiyorsan samimiyet kurma...”

 

“Huzur içinde olmak için uykuya ihtiyacımız olmasa çok daha iyi olur.”

 

“İnsanlar arasında yapabileceğimiz en kesin ayrım onları zekiler ve aptallar diye ayırmak değil, zekiler ve aşırı zekiler diye ayırmaktır. Aptallarla ne istersek yaparız, zekiler karşısında en iyi çözüm onları hizmetimize almak olur, aşırı zekilere gelince, onlar bizim tarafımızda olsalar bile özünde tehlikelidirler, bu tehlikeden kaçınamazlar. İşin en tuhaf yanı, ne yaparlarsa yapsınlar sürekli olarak onlara karşı dikkatli olmamız konusunda bizi uyarırlar ama genellikle uyarılara dikkat etmeyiz ve sonra sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız."

 

“İnsan soyunun ahlaki kusuru ne bugüne özgüdür ne de düne, tarihseldir, çok eski zamanlardan gelmektedir. Şu an birbirimizle dayanışma içinde gibi görünüyoruz, fakat yarın birbirimizi yemeye başlarız ve sonda açık savaş evresine geçilir, anlaşmazlık, çatışma olur. Bu sırada dışardakiler de yan gelip yatarlar ve ne kadar direnebileceğimize dair bahse girerler, ne kadar sürerse o kadar iyi, evet, efendim, fakat yenilgi kesin, garanti.”

 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder