28 Mart 2024 Perşembe

SÖYLEME BİLMESİNLER

 










KÜNYE

Kitap Adı: Söyleme Bilmesinler

Yazarı: Şermin Yaşar

Basım: Doğan Kitap– 1.Basım- 2023

Sayfa: 200

Tür: Roman


 İNCELEME:

Şermin Yaşar’dan okuduğum ikinci kitap Söyleme Bilmesinler.

“İnsan böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan içi cılk yara.”

1 kitap 8 ayrı hikâye. Anne Mürüvvet Hanım, baba Kazım Bey. Oğulları Emin, Ethem, Ekrem ile onların eşleri Hülya, Nurten, Sevgi. Mürüvvet Hanım vefat etmiş, Kazım bey hasta, bakıma muhtaç. 4 hane, farklı hayatlar, farklı karakterler. Her birinin hikâyesini kendi ağzından dinlerken bir de birbirleri hakkındaki düşünce ve yargılarını da yine kendi ağızlarından öğreniyoruz.

Neden böylesin insanoğlu? Yargılarla dolu. Anlamadan, anlamak istemeden, anlamaya çalışmadan gördüğünle, bilmediğinle, hep en negatif, en kötü tarafından yargılıyorsun. Hâlbuki her insanın bir hikâyesi var. Her insan tuğla tuğla inşa ediyor kendini. Yaşadıklarıyla örüyor duvarlarını, hayatına girenlerin yaşattıkları ölçüsünde açıyor kalbini, kendini. Soğuk demek, nemrut demek vs ne kolay. Kimbilir ne yaşadı hâlbuki! Ya da insanların davranışlarını, eylemlerini kendi içimizdeki fesat süzgeçten geçirip anlamlandırmak, vesvese yapmak, ‘bak işte bunu demek istedi’, ‘bunu da bu yüzden yaptı kesin’ demek. Kime sorsan herkes çok iyi. Kendi içlerindeki karanlıktan, kötülükten haberleri yok. Empati ve şefkatten öyle uzağız ki çürümüş içimiz. Böyle hissettim ben kitabı okurken.

Ve saklanılan sırlar. Herkesin vardır kimseye anlatmadığı, yüreğine yük sırları. Kimi paylaşılınca şifa olur. Kimi tarumar eder herkesi. Bu aile hikâyesinde de herkesin sakladığı sırlara tanıklık ediyoruz. Kısa bir zaman dilimindeki -2 gün- anlatılardan öğreniyoruz tüm aileyi. Her hafta Cuma günü bir kardeş yemeğe alıyor aileyi. Ne kadar bağlı bir aile diyebilirsiniz ama bu babanın isteği. Ethemlerde yenilen yemek, başlayan sohbet derken bir yanlış anlaşılma üzerine buz kesiyor ortam. En büyük sır aile babası Kazım Bey’den dökülüyor. Silindir gibi geçiyor ailenin üzerinden. Ama bunca yıl içindeki anlamsız boşluğun sebebini bulamayan Ethem’e şifa oluyor. Ve hayatta hiçbir şey için geç değil dedirtiyor. Bir bakmışsın hayallerin bir gün hayatının devamı oluveriyor.

“Bazen suyun berraklaşması için önce bulanması gerekiyor.”

Şermin Hanım yazarken nasıl etkilendiyse kurmaca karakteri Ethem’den, kitabını ona ithaf etmiş. Okuyucuya da umut olsun istemiş belki. Ayrıca kitabın kapağına açtığı pencere ile okuyucuya farklı bir pencereden bakmanın önemini vurgulamış belki de. Kimi zaman gülümseten, çokça hüzünlendirip düşündüren bir kitaptı. İyi ki okudum dediklerimden biri oldu.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Neşe bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun o an ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden üzerinden. Kasvet öyle değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.”

 

“Kıyametin çok gürültülü olacağını sanıyoruz ya, kimbilir belki de sessizdir. Sessizlik gürültüden çok daha ağır bir şey.”

 

“Bedenim ruhumun betonu gibi, çık içinden çıkabilirsen.”

 

“İnsan yüzüne gülmediğinde, yalanı kabul etmediğinde, doğruları çat çat söylediğinde geçimsiz oluyorsun. Varsın öyle olsun.”

 

“Zenginin zengin diye derdi olamaz . Fakirin fakir diye. Gencin genç diye. Yaşlının yaşlı diye. Kime hak lan bu dert dediğiniz şey? Niye sormuyor kimse birbirine derdini? Niye dinlemiyor? (…) Ulan yaşamak ayrı dert, yaşadığını anlatamamak ayrı dert. Anlatsan, seni anlayacakları bile şüpheli, Sadece bu yetmez mi insana?”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder