1 Mart 2024 Cuma

PALYAÇONUN LİSTESİ

 










KÜNYE

Kitap Adı: Palyaçonun Listesi

Yazarı: Emre Timur

Basım: AZ Kitap– 2.Basım- 2022

Sayfa: 212

Tür: Roman, Varoluşçu Roman


İNCELEME:

''Hayat, sizin ağladığınızdan çok daha hüzünlü ve sizin güldüğünüzden çok daha komik.''

Emre Timur’dan okuduğum 5.Kitabım, yazarın ilk kitabı olan Palyaçonun Listesi oldu. Söylemeliyim ki bir yazarın ilk kitabında görmeyi bekleyebileceğiniz acemilikten eser yok, aynı olgunluk, o demini almış zihin efsane bir kurgu ile yine kaleme dökmüş tüm huzursuzluğunu. Varoluşçu felsefeyi temele alan, ‘ben kimim?’, ‘ne yapmalıyım?’, ‘yaşanmaya değer hayat nasıl olmalıdır?’ sorularını soran ve okuyucuya da sorgulatan, yine buhranlı ve huzur kaçıran bir roman Palyaçonun Listesi.

Ailece yaşanan bir kaza. Sonrasında hayatının anlamsızlığını keşfeden, içinde duyumsadığı huzursuzluğu anlamak, kocaman boşluğu doldurabilmek için içsel bir yolculuğa çıkan bir adam. Karısını ve çocuklarını terkeden, bir yandan çalışıp parasını çıkardığı sefil bir otel odasına kafasını sokmuş, yolu ara ara intihar girişimleriyle buluşmuş, gittiği hastanede önce bir palyaçoluk işi bulmuş ve hasta çocukları güldürerek kendini sorgulamaya devam eden karakterimiz Palyaço. Kendi çocuklarını ağlatan palyaço başka çocukları mı güldürüp hayata bağlıyor denebilir tabi. Kitabın gizemlerinden biri.

Hastaneye bir gidişinde kimsesiz Palyaçoya bir iş teklif edilir; ilaç denemelerine kobay olacaktır. Parası çok iyidir ancak alabilmesi için tek şart deneyler bitene kadar hayatta kalabilmesidir. Eh intihar girişimlerine bir süre ara vermek zorundadır. Hem kendini bulması, hayatı anlaması için bir yola çıktı ise de yaşaması gerekmektedir değil mi?

Ve insandan palyaçoya, palyaçodan deney faresine bir yolculuk başlar.

Bu sırada ona yol gösteren karakterler var. İnsana ihtiyacı olan cümleler gösteren yazı levhası olan sahaf Bilge. Aklı küçük, dev cüsseli, ölümcül hasta bir oğlu olan ve ilaç parası için zorlu bir hayat süren Hanım Bayan. Kanser hastası karısı hastanede rahat içinde ölebilsin diye çaresiz bekleyen Derviş Bey. Palyaço ile aralarında geçen çok derin diyaloglar.

Çıkarılan derslerle saman kağıdı deftere 3 maddede yazılan Palyaçonun Listesi:

1-Kendine dönüş 2-Korkularından arın 3-Eyleme geç

Peki bunların altını doldurabilecek mi Palyaço? İlaç kobaylığından hayatta kalabilecek mi? Peki ya yan etkiler! Ya işlediği cinayetler, nedendi? Olaylar, kişiler hangisi gerçek, hangisi hayaldi? Gerçek neydi? Önemli olan çıktığımız yolculuk değil miydi? Bunlar da kitabın gizemlerinden.

Altı çizilesi çok cümle barındırdığı gibi önemli şahsiyetlerden de birçok alıntı mevcut. Yine aralara serpiştirilmiş sembolik olgu ve anlatımlarla zenginleşmiş (örn:Dr.Simge Nur Fırad) Psikoloji ve felsefe sevenlere, huzurunun kaçmasından çekinmeyenlere şiddetle önerilir.

Mukaddimeden bir alıntıyla bitiriyorum: “şu sinekli çöplükte daha üst bir mutluluk var değil kanaatimce; olmak için doğduğu şeyi bulan insanın vazifesi bitmiştir, ölebilir.” Ve ben hala arıyorum.

 

 KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

"Kendi yaşamınız anlamla dolmadan kimseye anlam aşılayamaz ve hatta anlamlı hiçbir eylem yapamazsınız."

 

“Gerçekler ve acılar nasıl el eleyse, yalanlar ve korkular da öyle el eledir. Yalanlar ve korkular... Her korkak bir yalancı, her yalancı bir korkaktır unutma!”

 

"Evet, hayatı yaşamanın iki yolu vardır üç değil: ya acı içinde gerçeklerle, ya da mutlu yalanlarla yaşarsın. Üçüncü şıklar illüzyondur."

 

“… Asıl amacın gerçek olduktan sonra zaten faydalı acılar bulur seni. Aslında genel olarak hayal kırıklığı en iyi acıdır. En kalıcı, en değiştirici, en dönüştürücü... (…) İçinde hayal kırıklığı olan şeyden kaçma. Genelde eğitir.”

 

“Her şeyi yaparken iki adet neden oluyor keyfiyetçe. Birisi, insanlara ve kendimize söylediğimiz "normal" ve "topluma aykırı olmayan" neden, bir de pis yanımızın, sırlı dünyamızın elinde tuttuğu asıl neden. Birincisi zahiri, ikincisi batıni. Birincisi yalan, ikincisi gerçek.”

 

“Ümit bazen en büyük işkencecidir. Ümitsizlikte bile yumuşak bir teselli vardır, bunu bilin.”

 

“Doğduğumuz andan ölene kadar hayatımız sürekli bir yolculuktur. Manzara değişir, insanlar değişir, ihtiyaçlar değişir, ama tren hep ileri gider. Hayat bir trendir, tren istasyonu değil...”

 

"Şiddet... İnsan onu ne kolay öğrenip ne zor unutuyor."

 

“Ancak yüzleşecek gücümüz olan şeyleri anlarız.”

 

“Güçlü olmalısın. Kime karşı? Kendine karşı... Zayıf yanlarına karşı... Güç, duygu ve düşüncelerini yönetebilmendir. Veya ne kadar yönetebildiğindir."

 

“İnsan en çok yalanı kendisine söylüyor. Ve işin ilginci, kendisini de ikna ediyor.”

 

“İnsanı korkutan daima belirsizliktir. Ya da belirsizliği fark ediştir.”

 

“Acıyı küçülterek erteleme yolu yoktur. O ertelendikçe büyür.”

 

“Kötü duygu yoktur, kötüye kullanılan duygu vardır.”

 

“Depresyon, şehirli ruhsuzların icat ettiği ve geçmişi en fazla yüz elli yıl olan, ilk önce burjuvazide görülmüş, oradan halka yayılmış bir sanayi devrimi hastalığıdır. Bulaşıcıdır. Betonlar ve kalabalık şehirlerde kolay yayılır. Hissiz, şuursuz fertler üretir. Bir kere bulaşınca hayat boyu zaman zaman uğrar. Tembellik ve intihar yaratır. Fakat o bir duygu değildir. Tam tersine duygu iflasıdır.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder