KÜNYE
Kitap Adı:
Homo Deus – Yarının Kısa Bir Tarihi
Yazarı: Yuval
Noah Harari
Basım: Kolektif
Kitap – 1.Basım- 2016
Sayfa: 415
Tür: Bilim,
Araştırma
İNCELEME:
Homo
Deus – Yarının Kısa Bir Tarihi | Yuval Noah Harari
Harari,
Hayvanlardan Tanrılara Sapiens kitabıyla insan türünün dünyaya nasıl egemen
olduğunu anlatmıştı. Homo Deus ise insanlığın ölümsüzlük, mutluluk ve
tanrısallığın peşindeki yolculuğunu, bambaşka bir tür olan Homo Deus’a (Tanrı
İnsan) evrildiğimiz yarınımızı, dikkat çekici öngürüler ile kurguluyor. Kitap
açılış bölümü ve 3 kısımdan oluşuyor.
1.Kısım:Homo
Sapiens Dünyayı Fethediyor: İnsan neden kendisinin bir hayvan türü olduğu
gerçeğini unutmak için elinden geleni yapıyor? Tanrısallığa oynarken nerden
geldiğimizi hatırlamak önem arzediyor. Hayvan-insan ilişkisi neden önemli?
Gelecekte süperzeki syborgler, sıradan insana nasıl davranacak dersiniz?
İnsanın daha az zeki hayvan akrabalarına nasıl davrandığına bakmak ipucu verir
mi? 21.yy.a hükmedecek algoritma kavramı nedir ve duygularla ilişkisi nedir?
2.Kısım:Homo
Sapiens Dünyayı Anlamlandırıyor: İnsanlar nasıl bir dünya yarattı? Dünyayı
kontrol etmenin ötesinde insanlar kendi anlamlandırdıkları dünyaya nasıl
inanmaya başladılar? Homo Sapiens nasıl oldu da evrenin insan türünün etrafında
döndüğünü ve insanların tüm anlam ve gücün odağı olduğunu iddia eden hümanist
öğretiye inandı?
3.Kısım:
Homo Sapiens Kontrolü Kaybediyor: İnsanlar dünyayı yönetmeye devam edebilir mi?
Hümanizmin yerine getirmeye çabaladığı girişimler neden kendi sonunu getirebilir?
Ölümsüzlük, mutluluk ve ilahilik arayışımız insanlığa duyduğumuz temel inancı
nasıl sarsabilir? Karmaşık insan zihnini tamemen çözmeyi başaramamışken, zihin
sürümünü yükseltmek için yapılacak girişimler bir felaketle sonuçlanabilir mi? Biyoteknoloji
ve yapay zeka hümanizmi nasıl tehdit ediyor? İnsan türünü kim devralacak,
hümanizmin yerini ne alabilir?
İnsanın
anlamlandırdığı dünyada ideolojiler (kapitalizm,komünizm,liberalizm vb.) ve
dinler nasıl gelişti, birbirleriyle ilişkileri nasıl şekillendi? 19 yy.da Hümanizm
nasıl baskın öğreti haline geldi? Hümanizmin yükselmesi düşünce merkezini Tanrı’dan
Homo sapiens’e nasıl çevirdi? Ancak teknolojik gelişmelerle Hümanizm de
geçerliliğini yitiriyor. 21.yy.da geleceğin dini ne olacak? “Yükselen en ilginç
din, ne tanrılara ne de insana tapıyor, sadece veriye tapıyor: Dataizm dini”
Harari’nin
kitabın sonunda aklımızda kalmasını umduğu 3 önemli soru ise şöyle;
1.
Organizmalar birer algoritmadan, yaşam da veri işlemeden mi ibarettir?
2.
Zeka mı daha değerlidir yoksa bilinç mi?
3.
Bilinci olmayan ama yüksek zekalı algoritmalar bizi bizden daha iyi bilecek
duruma geldiğinde toplum, siyaset ve gündelik hayat ne olacak, neye benzeyecek?
Yakın
geçmişimizi, bugünümüzü insanlık tarihi açısından ele alan ve özellikle insanın
geleceğine ışık tutan senaryoları irdeleyen ufuk açıcı bir kitap. Zamana
yayarak, irdeleyerek okumakta fayda var. Üçüncü kitap 21.yüzyıl 21 ders beni
bekler.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“En önemli
mesele, insan türünü ve gezegeni bir bütün olarak kendi gücümüzden korumak
olacaktır?”
“Biz
ölümlüler, hayatlarımızın bir gün sona ereceğini bilerek alıyoruz günlük riskleri...
Halbuki ebediyete kadar yaşayacağınıza inandığınızda, böyle bir sonsuzluğu
riske atmak için deli olmanız gerekir.”
“Tarihsel
bilginin çelişkisi budur. Davranışı değiştirmeyen bilgi işe yaramaz, ama
davranışı çok hızlı değiştiren bilgi de hızla bağlamını yitirir.”
“21.
yüzyılda ilerleme trenine yetişenler, yaratmanın ve yok etmenin ilahi kudretini
elde ederken, geride kalanlar yok olma tehdidiyle karşı karşıya kalacaklar.”
“Modern
bilimin ve sanayinin gelişmesi insan ve hayvan ilişkisindeki yeni dönüm noktalarında
şekillendirdi. Tarım devrimi boyunca insan türü hayvanları ve bitkileri
susturarak animist Senfoni insan ve tanrı arasındaki bir diyaloğa dönüştürdü.
Bilimsel Devrim sırasında ise insan türü tanrıları da susturdu. Dünya artık
insanı yönettiği tek kişilik bir gösteri.”
“Dünyayı
ele geçirmemizi sağlayan en can alıcı özellik, birçok insanı bir araya getirip
birbirleri ile iletişim kurmalarını sağlayabilmekti. İnsan bir şempanzeden ya
da kurttan bireysel olarak çok daha zeki olduğu ya da becerikli parmakları var
diye değil, Homo Sapiens kalabalık gruplarla bile esnek işbirliği yapabilen tek
tür olduğu için dünyaya hükmediyor.”
"Din
her şeyin ötesinde düzen ister. Sosyal bir yapı kurmayı ve bunu sürdürmeyi
amaçlar. Bilimse her şeyden önce güç kazanmakla ilgilenir. Araştırmalarıyla
hastalıkları iyileştirme, savaşlar kazanma ve besin yaratma gücü edinebilmeyi
amaçlar. Tekil olarak biliminsanları ve rahipler hakikate çok kıymet veriyor
olabilirler ama toplumsal kurum olarak bilim ve din, düzen ve gücü hakikate
tercih eder."
“Her
şeye muktedir olma ihtimalimiz çok yakın, neredeyse parmaklarımızın ucunda,
ancak tam altımızda hiçlikten meydana gelen dipsiz bir uçurum uzanıyor.
Anlamdan yoksun bir evrende, güç peşinde, bitmek tükenmek bilmeyen bir koşudur
aslında modern yaşam.”
“Elitler
ve Hükümetler ekonomik olarak fayda sağlamadıklarında da insanlara değer
vermeye devam edecekler mi? (…) çok önemli bir devrimin eşiğindeyiz. İnsanlar
ekonomik değerlerini yitirmek üzereler çünkü zeka bilinçten ayrılıyor.”
“İnsanları
tanrı mertebesine yükseltmek muhtemelen üç şekilde ilerleyebilir: Biyoloji
mühendisliği, siborg mühendisliği ve organik olmayan varlıkların mühendisliği.”
“DATAİZM,
EVRENİN VERİ AKIŞINDAN meydana geldiğini ve her olgunun ya da varlığın
değerinin veri işleme sürecine yaptığı katkıyla belirlendiğini öne sürer.”
“Hümanizm,
"Duygularınıza kulak verin!" diye buyuruyordu, Dataizm ise
Algoritmaları dinleyin!" diye emrediyor.”
“Kendi
içinde değerlendirildiğinde, insan deneyimlerinin kurtların ya da
fillerinkinden üstün hiçbir yanı yoktur. (…) Kıymetimiz deneyim sahibi olmakla
değil, bu deneyimleri serbest hareket edebilen verilere dönüştürebilme kapasitemizle
belirleniyor.”
“…insan
türünü gelecekte tehlikeye atacak büyük salgınların, acımasız bir ideolojinin
takipçisi insanların bizzat kendi elinden çıkması işten bile değil. insan
evladının doğal salgınlar karşısında çaresiz kaldığı çağ, muhtemelen sona
erdi. ne var ki o günleri mumla arayabiliriz.”
“terör,
güce gerçekten sahip olmayanların benimsediği bir zayıflık stratejisidir
(…)Terör büyük bir zücaciye dükkanını dağıtmaya niyetli bir sineğe benzer.
Sinek güçsüzdür, tek başına bir fincanı bile hareket ettiremez. Bu yüzden kendine
bir boğa bulur, kulağına girer ve vızıldanmaya başlar. Boğa korku ve öfkeyle
çıldırıp dükkanı altüst eder. Geçtiğimiz on yılda Orta Doğu’nun başına gelen de
bundan ibaret.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder