KÜNYE
Kitap Adı:
Antabus
Yazarı: Seray
Şahiner
Basım: Everest
Yayınları
Sayfa: 112
Tür: Roman, Kara Mizah, Eleştiri
Her gün yazılı ve görsel basında,
sosyal medyada, belki mahallemizde hatta belki ailemizde ezilen, haksızlığa
uğrayan, terk edilen, şiddet gören, tecavüze, tacize maruz kalan, cinayete
kurban giden bir kadın hikâyesine tanıklık ediyoruz ne yazık ki. Seray Şahiner tarafından kaleme alınmış Antabus isimli roman da
Leyla’nın hikâyesi. Leyla ile tanışmaya var mısınız? Leyla’nın iç sesini
duymaya hazır mısınız?
“Ben,
Osman kızı Leyla, Remzi’nin karısı Leyla oldum. Bana sorsalar, sadece ‘Leyla’
olmak isterim. ‘Leyla’yla Mecnun’ bile değil, düz Leyla...”
Hayatındaki
tüm erkekler sınavı olmuş, hayatındaki en önemli kadın, annesi arkasında
durmamış Leyla. Evlilik hayali kurduğu adam tarafından bir parkta terk edilmiş,
çalıştığı konfeksiyon atölyesinin patronu tarafından tecavüze uğramış, işe
gitmeyince babası tarafından ölesiye dövülmüş, dayaktan bebeğini düşürünce
hamile olduğu anlaşılmış, abisi tarafından korunmamış, kocasına para karşılığı
satılmış, kocasının her gün içip dövdüğü, tecavüz ettiği Leyla…
“Annem beni
savunsaydı belki gene başıma aynıları gelirdi ama derdim ki en azından şu
hayatta beni kollayan koruyan biri var.” diyen Leyla…
En
sonunda gazetelerin 3.sayfalarına düşen Leyla… Ama siz gelin hepsini Leyla’dan
dinleyin.
Neredeyse
okuduğunuz her cümle altı çizilesi, ibret alınası. Yazar kara mizah kullanmış. Sıkı
sık argo kullanılmış ve mahalle ağzıyla yazılmış. Ancak küfür bile öyle yerinde
kullanılıyor ki, siz içinizden sarf ettiklerinizle kıyaslayarak, az bile
diyorsunuz. Başka türlü de anlatamazdı zaten bir kadın bu yaşadıklarını.
Güldüğünüzde
bile trajediye, çaresizliğe güldürüyor Leyla sizi. İçinizi yaktığında da aynı
çaresizlik incitiyor yüreğinizi.
Leyla’yı
dinlerken bir çırpıda bitiveriyor kitap ama anlattıkları tokat gibi çarpıyor
yüzünüze. Hem düşündürecek hem sorgulatacak bir hikâye.
Ebeveynlerin
çocuklarını sevgiyle büyütecekleri, vicdan ve merhameti aşılayacakları, özellikle
erkek çocuklarına saygıyı ve sınırlarını doğru öğretecekleri, kız çocuklarının
da toplumun her kesiminde eşit haklarla büyütülecekleri yarınlar diliyorum. Ve
pek tabi ki adaletin doğru işleyeceği, şiddete, istismara karşı cezaların
caydırıcı nitelikte olacağı, mağdurun haklarının korunacağı bir sistem umut
ediyorum.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR
“Sayfayı
çevirmeyin. Üçüncü sayfa haberleri üç-beş satırdan ibaret olsa da hikâyeleri;
“kırk katır mı kırk satır mı?”dır.
Siz
beni zaten tanıyorsunuz. Yok tanışmadık ama sokakta karşılaşsak gözünüz bir
yerden ısırır en azından. Adım dilinizin ucuna gelir belki. Ben, “Kocasını
bıçakladı, serbest kaldı”yım.
Şimdi
sayfayı çevirebilirsiniz.”
“Siz
hiç gazetede, “Kocası karısına tecavüz etti,” diye haber okudunuz mu? Evliyken
olan tecavüzü kimse tecavüzden saymaz. Cilve falan sanıyorlar herhal: tecoş!
Aaa,
ben de kocama laf ettirmem. Ne de olsa nikâhlı tecavüzcüm!”
“Bir
şey söyliyim mi, başkasının derdi olmasa insan kendi kahrından ölür.”
“Mesela
ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E
aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, ‘Sana
ne be, kocam değil mi döver de sever de,’ bile derim de, siz kötü olursunuz di
mi?
Siz
karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız...
Öyle
de bir tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız.
Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı
değil erkek tarafıydı.
Size
baba diyebilir miyim?!”
“Depresyon
zengin hastalığı kızım! Bize gelmez. Biz kanser oluruz, verem oluruz, ülser
oluruz…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder