5 Aralık 2022 Pazartesi

ANTABUS

 












KÜNYE

Kitap Adı: Antabus

Yazarı: Seray Şahiner

Basım: Everest Yayınları

Sayfa:  112

Tür:  Roman, Kara Mizah, Eleştiri



Her gün yazılı ve görsel basında, sosyal medyada, belki mahallemizde hatta belki ailemizde ezilen, haksızlığa uğrayan, terk edilen, şiddet gören, tecavüze, tacize maruz kalan, cinayete kurban giden bir kadın hikâyesine tanıklık ediyoruz ne yazık ki. Seray Şahiner tarafından kaleme alınmış Antabus isimli roman da Leyla’nın hikâyesi. Leyla ile tanışmaya var mısınız? Leyla’nın iç sesini duymaya hazır mısınız?

“Ben, Osman kızı Leyla, Remzi’nin karısı Leyla oldum. Bana sorsalar, sadece ‘Leyla’ olmak isterim. ‘Leyla’yla Mecnun’ bile değil, düz Leyla...”

Hayatındaki tüm erkekler sınavı olmuş, hayatındaki en önemli kadın, annesi arkasında durmamış Leyla. Evlilik hayali kurduğu adam tarafından bir parkta terk edilmiş, çalıştığı konfeksiyon atölyesinin patronu tarafından tecavüze uğramış, işe gitmeyince babası tarafından ölesiye dövülmüş, dayaktan bebeğini düşürünce hamile olduğu anlaşılmış, abisi tarafından korunmamış, kocasına para karşılığı satılmış, kocasının her gün içip dövdüğü, tecavüz ettiği Leyla…

“Annem beni savunsaydı belki gene başıma aynıları gelirdi ama derdim ki en azından şu hayatta beni kollayan koruyan biri var.” diyen Leyla…

En sonunda gazetelerin 3.sayfalarına düşen Leyla… Ama siz gelin hepsini Leyla’dan dinleyin.

Neredeyse okuduğunuz her cümle altı çizilesi, ibret alınası. Yazar kara mizah kullanmış. Sıkı sık argo kullanılmış ve mahalle ağzıyla yazılmış. Ancak küfür bile öyle yerinde kullanılıyor ki, siz içinizden sarf ettiklerinizle kıyaslayarak, az bile diyorsunuz. Başka türlü de anlatamazdı zaten bir kadın bu yaşadıklarını.

Güldüğünüzde bile trajediye, çaresizliğe güldürüyor Leyla sizi. İçinizi yaktığında da aynı çaresizlik incitiyor yüreğinizi.

Leyla’yı dinlerken bir çırpıda bitiveriyor kitap ama anlattıkları tokat gibi çarpıyor yüzünüze. Hem düşündürecek hem sorgulatacak bir hikâye.

Ebeveynlerin çocuklarını sevgiyle büyütecekleri, vicdan ve merhameti aşılayacakları, özellikle erkek çocuklarına saygıyı ve sınırlarını doğru öğretecekleri, kız çocuklarının da toplumun her kesiminde eşit haklarla büyütülecekleri yarınlar diliyorum. Ve pek tabi ki adaletin doğru işleyeceği, şiddete, istismara karşı cezaların caydırıcı nitelikte olacağı, mağdurun haklarının korunacağı bir sistem umut ediyorum.

 

KİTAPTAN  SEVDİĞİM ALINTILAR

 

“Sayfayı çevirmeyin. Üçüncü sayfa haberleri üç-beş satırdan ibaret olsa da hikâyeleri; “kırk katır mı kırk satır mı?”dır.

Siz beni zaten tanıyorsunuz. Yok tanışmadık ama sokakta karşılaşsak gözünüz bir yerden ısırır en azından. Adım dilinizin ucuna gelir belki. Ben, “Kocasını bıçakladı, serbest kaldı”yım.

Şimdi sayfayı çevirebilirsiniz.”

 

“Siz hiç gazetede, “Kocası karısına tecavüz etti,” diye haber okudunuz mu? Evliyken olan tecavüzü kimse tecavüzden saymaz. Cilve falan sanıyorlar herhal: tecoş!

Aaa, ben de kocama laf ettirmem. Ne de olsa nikâhlı tecavüzcüm!”

 

“Bir şey söyliyim mi, başkasının derdi olmasa insan kendi kahrından ölür.”

 

“Mesela ben dayak yedim diye karakola gitsem, biriniz şahitliğe gelmezsiniz, niye? E aile meselesi ne olsa, yarın öbür gün ben kocamla iyi olurum, hatta size, ‘Sana ne be, kocam değil mi döver de sever de,’ bile derim de, siz kötü olursunuz di mi?

Siz karışmazsınız. Bana üzülürsünüz tabii ama taraf tutmazsınız...

Öyle de bir tutarsınız ki: Ben zulüm çekerken susuyorsanız, kocamın tarafındasınız. Siz, erkek tarafısınız. Amaaan, benim babam bile özbeöz babamken, kız tarafı değil erkek tarafıydı.

Size baba diyebilir miyim?!”

 

“Depresyon zengin hastalığı kızım! Bize gelmez. Biz kanser oluruz, verem oluruz, ülser oluruz…”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder