KÜNYE
Kitap
Adı: Onu Sevdiğim Zamanlar
Yazarı:
Kemal Varol
Basım:
Doğan Kitap –1.Basım- 2025
Sayfa:
302
Tür:
Roman
İNCELEME:
Onu
Sevdiğim Zamanlar /Kemal Varol
Yazarın
kalemi ile son kitabı ile tanışmış bulundum. Yazar kendi coğrafyasında yaşanan
hikayelerin de etkisiyle bir dönemin sosyolojik durumunu romanına aktarmış. Kitap
iki ayrı coğrafyayı, iki ayrı hikayeyi anlatıyor. Ankanya (Diyarbakır) dan
Paris’e uzanıyor anlatı ve karakterleri kesiştiriyor.
Geri
Gönderme Merkezi, Paris’e kaçak olarak girmiş ve yakalanmış göçmenlerin bir
süre tutulup ülkelerine geri gönderildiği merkez. Bu merkezin müdürü Eleonore
işinde oldukça disiplinli ve katı kuralları olan bir kadın. Fransa-Ortadoğu
melezi bir adamla yaşadığı aşkın yarım kalması sonucu hayalkırıklığıyla işine ve
kurallarına daha da sarılmış. Ancak hayat hep uzak kalmak istediğimiz olgularla
sınamaz mı bizi? Geri Gönderme Merkezi’ne teslim edilmiş, hiçbir kaydı olmayan,
hırpani kıyafetli, kendini sessizliğe gömmüş bir göçmen ile sınavı başlar
Eleonore’un. Göçmen bir anda ilgisini çeker, kim olduğunu öğrenmeye çalışır
ancak sonuç hep sessizliktir. Üzerinden sadece bir muska ve içinden bir
flashbellek çıkar. Bir gün merkezde baş gösteren bir isyan bu iki karakteri
birbirine daha da yakınlaştırır. Flashbellek’in içindeki hikaye ise Kennan’ın geçmişini,
yaşamının zorluklarını bize anlatır.
Bir
aşk romanından öte aidiyetsizlik, kırgınlık, bazı coğrafyaların acı öykülerini
çok incelikle dile getirmiş yazar. Ben kitabı kendi hayatımdaki karışıklık
nedeniyle biraz uzun sürede ve dağınık okudum, biraz bu yüzden arada hikayeden
koptuğumu düşünüyordum. Ancak bu dağınık okumama rağmen öyle bir son okudum ki
başım döndü. Sadece tek bir cümle, 300 sayfalık bir kitaptan anladığınız tüm
hikayeyi bir anda değiştirebilir mi? “Nasıl yani!!!” dedim ve elimde kitapla
kalakaldım. Elinde kitap olanlar ve okuyacaklar, asla son sayfaya bakmayın,
büyüyü bozmayın. Yazarla tanıştığıma memnun olduğum bir okumaydı, tavsiye
ederim.
KİTAPTAN SEVDİĞİM
ALINTILAR:
“Çünkü
insan bazen ülkesine de ağlar!”
“Gerçek
hayattansa kitaplardaki dünyada yaşamak bana daha güzel geliyordu. Kitaplar
yalnızlar içindi çünkü. Dışarıdaki gerçek hayat onları avutamadığı için
okuyordu insanlar.”
“Cevdet
Abim yanılıyordu. Çünkü hiçbir roman bütünüyle gerçeğe yaslanmazdı. Bir romanın
böyle bir derdi olmazdı. Allah, yeryüzüne gönderdiği yalnız ve biçare
kullarına, bu dar-ı dünyaya katlanma gücü versin diye kimine hayal gücü
vermişti. Başka bir hayatın da olabileceğini, bir yerlerde başka bir ömrün
sürdüğü fikriyle avunsunlar diye...”
“Tek
istediğim uyumaktı. Çünkü eğer rüyaları saymazsak, uyku tıpkı ölüm gibiydi; her
şeyi silen, yaşadıklarımızı bir süreliğine de olsa sindirmemize yarayan bir
unutma hali. Bazı uykular unutmanın diğer adıydı.”
“Ortak
çıkarlar söz konusu olduğunda, ulusun kendisi bir yalana inanmak istediğinde,
bir suçun örtbas edilmesi gerektiğinde herkesin nasıl seferber olup kendine
haklı gerekçeler bulduğunu çok iyi biliyordum.”
“Oldum
olası içimde biri, tüm gücüyle hiç kimse olmamaya çalışıyor."
“Çok
sonra anladım: Bazı aşklar unutarak değil, hatırlayarak biterdi belki de.”