KÜNYE
Kitap
Adı: Sybil
Yazarı:
Flora Rheta Schreiber
Basım:
E Yayınları– 2.Basım- 2018
Sayfa:
504
Tür:
Psikoloji
İNCELEME:
Sybil
/ Flora Rheta Schreiber
Çoklu
kişilik bozukluğu (Dissociative Identity Disorder – DID) konusunda daha önce
filmler izlemiştim ki en bilineni Split-Parçalanmış adlı filmdi. Ancak Sybil bu
konudaki ilk kitap deneyimim oldu.
1973
yılında yazılan kitap, benliğinde tam 17 farklı kişilik taşıyan (kendi ana
karakteri ile birlikte) “Sybil Isabel Dorsett” takma adlı kadının (1923-1998)
hayat hikâyesini konu alıyor. Tıp dünyası açısından önemi ise; Sybil’in
psikanalizi yapılan ilk çoklu kişilik vakası olmasıdır. O zamana kadar ki diğer
DID vakalarından bir diğer ayrımı da bünyesinde farklı cinsiyetler taşıyan ilk
çoklu kişilik oluşumudur.
Sybil
yaşadığı ‘kayıp zaman’lara bir anlam veremez. Diğer insanların bu zaman
karmaşalarını yaşamadığını anladığında bir sorunun varlığından emin olur. Ailesini
zorlu ikna çabaları sonunda bir psikiyatriste görünebilsede araya giren imkânsızlıklar
nedeniyle gerçek anlamda tedaviye başlaması daha ileri bir zamanı bulur. Sybil 1950’lerde
psikanalist Dr. Cornelia B. Wilbur tarafından tedaviye alınır. Başta basit bir
kişilik bozukluğu sanılırken çok daha karmaşık bir vaka olduğu anlaşılır. Kendi
dışında 16 birbirinden farklı kişiliğin keşfi ve onlarla bir yüzleşme süreci
başlar.
Tek
bir benlikte birleşebilmenin ilk koşulu ise çoklu kişiliklerin oluşum
nedenlerinin keşfedilmesidir. Sybil onlara neden ihtiyaç duydu? Şizofren bir
anne, destek görülmeyen bir baba, aşırı dindar aile büyükleri. Annenin sadist
ve sapkın davranışlarını, küçücük bir çocuğun uğradığı işkenceyi okumak
gerçekten çok zor ve ürperticiydi. İnsan ruhunda ne denli yaralar açtığını bildiğimiz
sevgisizliğin insanın benliğini de nasıl parçalara ayırdığına şahit oluyoruz.
Oluşan her bir kişilik ise Sybil için onu gerçek dünyadan koruyan bir savunma
mekanizması. Peki, Sybil’in tüm alter kişilikleri sonunda birleşebilecek mi?
Hikâyenin
tamamının gerçek olmadığına, bazı eklemelerle daha çarpıcı hale getirildiğine
yönelik eleştiriler olsa da, bu konuda oldukça bilgi verici ve etkileyici bir
kitaptı. Psikoloji sevenlere şiddetle tavsiyedir. Aynı isimli bir sinema
uyarlaması da mevcutmuş, ben izlemedim ancak bilgi olsun.
KİTAPTAN SEVDİĞİM
ALINTILAR:
“Doktorun
kanısına göre normal doğan Sybil, iki buçuk yaşına yani tam anlamıyla bütün
kavgalarından dayak yiye yiye arınana dek, kendi kavgasını sürdürmeye çalışmış
bir bebekti. Dışarıdan kendisine bir kurtarıcı aramış ve sonunda hiçbir
kurtuluş sunulmadığını anlayınca, bu kez kurtuluşu kendi içinde aramaya
koyulmuştu: İlk önce, onu çok seven bir annenin de bulunduğu bir hayal dünyası
yaratmıştı kafasında; ama diyordu doktor, çok-kişilik en son kurtuluş olarak
çıkmıştı önüne. Yalnızca dayanılmaz değil, aynı zamanda tehlikeli bir gerçeğe
karşı savunmasını değişik kişiliklere bölünme yöntemine dayandıran Sybil,
hayatta kalabilmek için bir 'modus operandi' (davranış biçimi) bulmuş oluyordu.
Hastalığı, her ne kadar kaygı vericiyse de aslında bir savunma aracı olarak
belirlenmişti.”
“Hayatın
öyle çok acıları var ki, insan bir doruğa ulaşmak istiyor. Kaçmayı
kastetmiyorum. Kaçış, kitaplarla olamaz. Tersine, kitaplar insanın kendisini
daha yakından tanımasına yardımcı oluyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder