8 Eylül 2024 Pazar

MAVİ SAÇLI KIZ

 










KÜNYE

Kitap Adı: Mavi Saçlı Kız

Yazarı: Burçak Çerezcioğlu

Basım: Yapı Kredi Yayınları– 88.Basım- 2024

Sayfa: 288

Tür: Günce


İNCELEME:

Mavi Saçlı Kız, Burçak Çerezcioğlu’nun 16.doğum gününe 4 gün kala kanserden vefatının ardından ailesi tarafından derlenen günlüklerinden oluşuyor.

Burçak 11 yaşında ilk günlüğünü yazmaya başlıyor. ‘Anne Frank’ın Günlüğü’ filmini izleyip etkileniyor. Anne Frank’ın onun yaşlarındayken tutmaya başladığı maalesef ki savaş dönemini içeren günlüğünden basılan ‘Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ kitabını da edinip okumaya başlıyor. Yine onun yaşlarındayken öldüğünü öğrenince hüzne boğuluyor ve ne acı ki kendine benzetiyor Anna’yı. “Keşke yaşasaydı. Ama belki de yaşasaydı bu kadar okunmaz ya da basılmazdı.” diye yorum yapıyor hatta kendini bekleyen kaderi bilemeden.

14 yaşında önce yanlış bir teşhis ile brucella olduğu sonrasında detaylı analizler ile Lösemi teşhisi konuyor Burçak’a. Bir süre saklanıyor ondan. Detaylı tedavi için Almanyaya gidiyorlar ve o sırada öğreniyor. Ama azmediyor ve yaşama tutunmayı seçiyor. Çünkü çok büyük hayalleri var Burçak’ın. Amerika da ünlü bir sanatçı olacak. Doktorlarına ve ailesine yardımcı olarak en çok kendine iyilik ediyor. Zorlu mücadele sonrası hastalığı yeniyor da. Bunda en çok da Amerika ziyaretinin sağladığı motivasyon etkili oluyor sanırım.

16 yaşına kadar yazdığı 3 günlüğün birleşimine, babasının şiirleri ile annesinin mektupları ve ara bilgilendirme notları eşlik ediyor. Bir de an an fotoğraflar. Burçak’ın umutları, gönül telaşları, hüznü, buhranları, heyecanları, yaşama tutunmak için tutunduğu hayalleri, dostları… Günlük olarak kendi elinden, gönlünden dökülüyor. 16 yaşına yaklaşırken ki hayat sorgulamaları ve ergenlik dalgalanmaları biraz endişelendiriyor. Ve maalesef ki bir anda amansız hastalık tekrar yakalıyor genç kızı.

Edebi bir değerlendirme elbette ki yapmayacağım. Daha çok ‘Bir Genç Kızın Gizli Defteri’ tadında ilerliyor. Ancak hastalığın aktif olduğu dönemler için hem Burçak’ın hem ailenin anlatımıyla yürek burkan bir anlatı halini alıyor. Bir babaya şu satırları yazdıran hayat ne acı:

“Sabahları

Hasta uyanmanı istiyorum.

Hastaysan eğer

Yaşıyorsun demektir.”

 

 KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Sevgi dünyadaki en güzel ve tek şey bence. Keşke insanlar bunun bilincine varabilseler, çok geç olmadan.”

 

“Ben bir şeyi iyice anladım. Genelde hep iyiler ölüyor. Çünkü eğer Allah varsa (inanmak istiyorum çünkü bir şeylere inanmam gerek, tutunacak bir varlık olması gerek, çünkü öyle kendimi daha güvende hissediyorum ve sadece bu sebeple Allah' a inanıyorum.) Dünyayı kötülere bırakıyor. İyiler yavaş yavaş mutluluğa eriyorlar belki de. Eğer böyleyse ölüm çok korkunç değil.”

 

“... zaten bu dünya biz iyiler için değil kesinlikle değil. Bizim yeri­miz başka yer olmalı. Evet, bambaşka bir yer. Neden hep iyiler ölür, iyiler acı çeker, neden? Tanrım neden? Sanırım bunun cevabını bedenimiz bu dünyadan ayrılınca alacağız.

İnanıyorum ki çok daha iyi günler bekleyecek bizleri. Bunu hak ettiğime inanıyorum. Bu bir dini görüş değil, öyle olmalı, burada bitmemeli her şey. Hayat bu olamaz.”

 

“Aslında ölüm üzücü bir şe y değil, insanların üzülmelerinin sebebi, onu özleyişleri, bir daha göremeyecek olmaları. Ama bunun farkında değil insanlar, ölümü kötü bir şey, korkulacak bir şey sanıyorlar. Birçoğumuz öyle. Ben öl­mekten değil, ama sevdiklerimi yitirmekten korkuyorum. Tanrı bizi ayırmasın.”

 

“Sabaha değin

Oturup bekliyorum

Karanlıkta

Başına karanlık şeyler

Gelmesin diye.”

Mehmet Çerezcioğlu (baba)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder