20 Nisan 2024 Cumartesi

TANRI KÜÇÜK TAHTA PARÇALARINI SEVMEZDİ

 












KÜNYE

Kitap Adı: Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi

Yazarı: Pınar Seyhun

Basım: Gece Kitaplığı– 1.Basım- 2021

Sayfa: 178

Tür: Roman


İNCELEME:

Sevgili arkadaşım Pınar Seyhun’un ilk kitabı olan Tanrı Küçük Tahta Parçalarını Sevmezdi isimli roman ile sizlerleyim. Romanın 17.Tudem Yetişkin Edebiyat Ödüllerinde üçüncülüğe layık görülmüş olduğunu da not düşeyim. Ki bir ödülü sonuna kadar hak eden bir anlatım ile karşılaştım. Pınarcım o nasıl kalem, ilk roman için nasıl da profesyonel bir dil kullanımı, betimlemeler, kurgu… En çok da karakterlerin tüm duygularını olduğu gibi hissettirişini sevdim. Tebrik ediyorum ve sen yazmalısın arkadaşım, kalemin daim olsun diyorum.

Nedim, Nermin ve Fehmi arasındaki derin bağ ile başlıyoruz kitaba. Hemen sonrasında Nermin’in aileye katılma hikayesini öğreniyoruz. Nedim’in teyzesi Zehra çocuk sahibi olamaz ve eşiyle birlikte evlat edinmeye karar verirler. Nermin sessiz, çekingen ve biraz hüzünlü bir kız çocuğudur. Nedim ve Nermin’in yolları böyle kesişir ve iki kuzen hayatları boyunca iki yoldaş olur.

Fehmi ile ilk tanışıklıkları çocukken bir haftasonu tatilinde olur. Yıllar sonra üniversitede yolları kesişir Nedim ile Fehmi’nin. Sıkı dost olmanın hemen akabinde ev arkadaşı olurlar. Ve bir aile davetinde Nermin ile tekrar karşılaşır Fehmi. Çocuk Nermin değişmiş çok güzel bir genç kız olmuştur. İlk gördüğünde âşık olur. Zamanla yakınlaşırlar ve Nermin de karşılık verir bu sevgiye.

Fehmi tahtaları oyarak onlara hayat veren cüce Arif’in oğludur. Annesi o bebekken onları terk eder. Fehmi akıllı bir çocuktur, hayatına doğru yön verir. Mimar olur, akademisyenliği birkaç yıl sonra bırakır. Fehmi ile Nedim iş kurarlar sonrasında Nedim yurtdışında işlerini sürdürür. Nermin ve Fehmi evlenirler. Kızları Deniz’in annesiyle bir türlü yıldızı barışmaz. Yine de Nermin sabırla bekler aralarındaki buzların çözülmesini.

Ve Çiğdem… Toksik bir ilişkiyi yıllarca sürdürmüş ama en sonunda aklı başına gelip hayatında doğru karalar almayı başarmıştır. Edebiyat öğrencisi Çiğdem eğitimine odaklanır. Okul ödevi sayesinde yolu Fehmi ile kesişir. Gerçek hayattan esinlenerek hazırlanacak bir öykü ödevinin başkahramanı olması için ihtiyarı ikna eder Çiğdem. Ses kayıt cihazları, roman taslak kağıtları birlikteliğinde her Cuma buluşup görüştükleri, Fehmi’nin ağzından onun hayatını dinlediğimiz bir süreç başlar. Ta ki bir Cuma günü Çiğdem ihtiyar tarafından ekilene kadar. Ve birkaç Cuma daha haber alamadığı ihtiyarın peşine düşer.

Nermin yüreğindeki acıyla tek başına zorlanmakta olduğu bir günde tanır Çiğdem’i. Genç kızın ona verdikleri armağan gibidir. Fehmi’nin yüreği, hisleri ellerindedir. Şimdi sıra kendi sırlarını, suskunluğunun, hüznünün sebebini ortaya dökme vaktidir. Küflü bir depodaki sandığa kapattığı çocukluğu, geçmişi, hüznü taşıyan defteri alır. Fehmi’nin ve Nermin’in tüm hayatları artık Deniz’in çalışma masasının üzerindedir.

Ben okurken kolay ağlamam ama 178 sayfalık kitapta 3 kez tutamadım gözyaşlarımı. Zehra’nın eksik hissedişine, küçük Fehmi’nin öğretmenle sınavına ve küçük Nermin’in trajedisine… Çok çok beğendim ve okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum.


KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Her şeyi sil baştan değiştirmeyi isterdi (…) Ama ömür denen şey hep bu istekler silsilesinin kırsalında devam eden gerçeklik değil miydi zaten?”

 

“Henüz başarısız erkeklerin, başarılı kadınların arkasında bir gölge olmaktan vazgeçemediklerini ama bu sığınmaya karşın bile küstahlıklarını koruduklarını bilmiyordu Çiğdem.

Ve yine bilmediği başka şeyler de vardı. Onlar kendilerini yaralı ve yetersiz hissettiklerinde, karşılarında duranın canını acıtmak için mutlaka bir b planına başvururlardı.”

 

“Zaten dürüstlüğümüze alkış beklediğimizde çoğu zaman hayal kırıklığına uğramadık mı?”

 

“Mutlu olmak için hayatındaki herkesin bir şekilde hoşnut, hiç değilse huzurlu olmasını sağlamak zorundaydın, dünyadaki en bulaşıcı hastalık hüzündü çünkü.”

 

“Âşıkken bile bencilleşmiyorsan eğer, insansındır… İnsanlığın galip geliyorsa eğer mutluluğa, büyük insansındır…”

 

“Mutsuz olmamak için pişman olmamayı öğrenmeliyiz.”

 

“… Ölüm haindi. Bütün hayalleri der top edip kaldırıp atmaktı ölüm, ölüm maskeler bulamamaktı hayata. Ölüm sıradandı. Ölüm gerçekti.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder