KÜNYE
Kitap Adı:
Milena’ya Mektuplar
Yazarı: Franz
Kafka
Basım: Panama
Yayıncılık
Sayfa: 400
Tür: Mektup
İNCELEME:
1919
yılında Prag’daki bir kafede tesadüfen tanıştıklarında Franz Kafka 36, Milena Jesenská 23 yaşındadır. Milena Viyana'ya
döndükten sonra Kafka'ya bir mektup yazarak eserlerini Çekçeye çevirmek
istediğini söyler. Kafka buna olumlu yanıt verir. Ardından 2 yıl yoğun şekilde sürecek
bir mektuplaşma başlar.
Mektuplaşma
başlangıcında Kafka nişanlı, Milena ise evlidir. İlk mektuplarda hissedilen
resmiyet giderek tutkulu bir aşka dönüşür. Milena ve Kafka bu süre boyunca
sadece 2 kere yüz yüze görüşürler. Kafka bu süreçte hem verem hem depresyon ile
mücadele etmektedir. Milena da ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Kafka Milena’ya
aşkı ile nişanlısından ayrılmıştır ancak Milena evliliğini sürdürür.
Milena’nın
mektuplarının kendi isteğiyle yakılarak yok edilmesi nedeniyle kitapta sadece
Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektupları okuyoruz. Mektuplarda Kafka’nın duyduğu aşkın
yanında, ölümcül hastalık sürecine yaklaşımı, dönemin yazarları ve Milena’ın
çeviri ve yazıları hakkında yorumlar, eleştiri ve övgüler, dönemin siyasal ve ekonomik
sıkıntıları yer alır. Kafka’nın karamsarlığı, kendine güvensizliği ve korkuları
mektuplara yansır.
1920
de başlayan mektuplaşma 1 yıl boyunca neredeyse her gün hatta bazen günde iki
mektup şeklinde devam eder. 1922 de ise birkaç ayda bir olacak şekilde seyrelir
ve 1923 sonunda son bulur. Milena’nın mektupları başta Kafka’ya güç ve ilham
vermiş olsa da sonlara doğru uykusuzluk ve huzursuzluk nedeniyle ızdırap
kaynağı olur. Okuduğumdan hissettiğim kadarıyla Milena’nın evliliğini sürdürme
kararı ve Kafka’nın ciddileşen sağlık durumu nedeniyle içinde bulunduğu ruh
hali buna etken olmuş olabilir.
Kitabın
sonunda Milena’nın Kafka’nın yakın dostu Max Brod’a yazdığı birkaç mektup
paylaşılmıştır. Bu mektuplar okuyucuya Milena’nın Kafka’ya hisleri,
düşünceleri, endişesi ve pişmanlığı konusunda bilgi verir.
Kafka
ölümünden sonra yazdığı tüm öykü, günlük ve yazıların yok edilmesini istemiştir.
Max Brod arkadaşının ölümünden sonra eserlerini bastırarak dünyaya tanıtan
kişidir.
Mektupları
tek taraflı okumak oldukça yorucu ve sıkıcıydı. Milena’nın düşünce ve
sorularını bilmediğimizden anlatılanlar ve verilen cevaplar çoğunlukla birbiriyle
bağ kuramıyor, kopukluk oluşturuyor hissiyatı oluşturuyordu. Sorulan soruların
cevaplarını ise sonraki mektuplardan tahmin etmek durumunda kalıyorsunuz tabi
anlatıdan kopmadıysanız. Kitabı bırakmamak için epey direndim. Çapraz okuma ile
yanında 4 kitap bitirdim, okumakta zorlandığım bir kitap oldu maalesef.
“Yanımda
yürüyordun, bir düşünsene, yanımdaydın!”
“Dün, her gün bana yazmamanı telkin etmiştim,
bugün hâlâ aynı fikirdeyim, bu her ikimiz için de daha iyi olacak ve bu nedenle
bir kez daha ve bu sefer daha ısrarlı bir şekilde telkinde bulunuyorum -ama
lütfen beni dinleme ve bana her gün yaz Milena, çok kısa olabilir, bugünkü
mektuptan da kısa olabilir, iki satır da, bir satır da, hatta tek kelime bile
olabilir, ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim.”
“Yorgunum,
hiçbir şey düşünemiyorum, başımı kucağına koyup, elini başımda hissetmek ve
sonsuza kadar böyle kalmak istiyorum.”
"Dünyanın
herhangi bir yerinde benim ihtiyacımı karşılayacak kadar çok sabır var mıdır
Milena?"
“Her
şeye rağmen, mutluluktan ölünebiliyorsa, o zaman kesinlikle bu şekilde
öleceğim. Ayrıca, ölüm döşeğindeki birisi, mutluluk sayesinde hayata
tutunabiliyorsa o zaman ben de hayatta kalacağım.”
“Seni
seviyorum işte, budala, deniz dibindeki çakıl taşı nasıl sevilip, sarmalanır,
ona bağlanılırsa ben de sana öyle bağlıyım.”
“...insanın
tüm benliği ile kendini sözcüklerle ifade edememesi ne kadar kötü, ifade
edebilse, sözcüklerin saldırısı karşısında büsbütün kendini savunabilir veya
tamamıyla imha olur.”
“Bu
mektuplar sadece düş kırıklığı, tedavi edilemeyecek dertler nedeniyle
yazılıyorlar ama tedavisi mümkün olmayan dertlere sebep oluyorlar.(…) Ama dert
uyurken de, uyanıkken de vücudu ikiye bölen saban gibidir ve katlanılması
mümkün değildir.”
“Mektupların
uykuyu engelleyen muazzam bir ilaç olduğunu söyleyebilirim. Nasıl görünürlerse
görünsünler hiç önemli değil, yavan, yararsız ve kışkırtıcıdırlar, kısa süren
bir mutluluğun ardından acı vermeye başlarlar.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder