mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
mektup etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Nisan 2024 Pazar

MİLENA'YA MEKTUPLAR

 












KÜNYE

Kitap Adı: Milena’ya Mektuplar

Yazarı: Franz Kafka

Basım: Panama Yayıncılık

Sayfa: 400

Tür: Mektup


İNCELEME:

1919 yılında Prag’daki bir kafede tesadüfen tanıştıklarında Franz Kafka 36, Milena Jesenská 23 yaşındadır. Milena Viyana'ya döndükten sonra Kafka'ya bir mektup yazarak eserlerini Çekçeye çevirmek istediğini söyler. Kafka buna olumlu yanıt verir. Ardından 2 yıl yoğun şekilde sürecek bir mektuplaşma başlar.

Mektuplaşma başlangıcında Kafka nişanlı, Milena ise evlidir. İlk mektuplarda hissedilen resmiyet giderek tutkulu bir aşka dönüşür. Milena ve Kafka bu süre boyunca sadece 2 kere yüz yüze görüşürler. Kafka bu süreçte hem verem hem depresyon ile mücadele etmektedir. Milena da ciddi sağlık sorunları yaşamaktadır. Kafka Milena’ya aşkı ile nişanlısından ayrılmıştır ancak Milena evliliğini sürdürür.

Milena’nın mektuplarının kendi isteğiyle yakılarak yok edilmesi nedeniyle kitapta sadece Kafka’nın Milena’ya yazdığı mektupları okuyoruz. Mektuplarda Kafka’nın duyduğu aşkın yanında, ölümcül hastalık sürecine yaklaşımı, dönemin yazarları ve Milena’ın çeviri ve yazıları hakkında yorumlar, eleştiri ve övgüler, dönemin siyasal ve ekonomik sıkıntıları yer alır. Kafka’nın karamsarlığı, kendine güvensizliği ve korkuları mektuplara yansır.

1920 de başlayan mektuplaşma 1 yıl boyunca neredeyse her gün hatta bazen günde iki mektup şeklinde devam eder. 1922 de ise birkaç ayda bir olacak şekilde seyrelir ve 1923 sonunda son bulur. Milena’nın mektupları başta Kafka’ya güç ve ilham vermiş olsa da sonlara doğru uykusuzluk ve huzursuzluk nedeniyle ızdırap kaynağı olur. Okuduğumdan hissettiğim kadarıyla Milena’nın evliliğini sürdürme kararı ve Kafka’nın ciddileşen sağlık durumu nedeniyle içinde bulunduğu ruh hali buna etken olmuş olabilir.

Kitabın sonunda Milena’nın Kafka’nın yakın dostu Max Brod’a yazdığı birkaç mektup paylaşılmıştır. Bu mektuplar okuyucuya Milena’nın Kafka’ya hisleri, düşünceleri, endişesi ve pişmanlığı konusunda bilgi verir.

Kafka ölümünden sonra yazdığı tüm öykü, günlük ve yazıların yok edilmesini istemiştir. Max Brod arkadaşının ölümünden sonra eserlerini bastırarak dünyaya tanıtan kişidir.

Mektupları tek taraflı okumak oldukça yorucu ve sıkıcıydı. Milena’nın düşünce ve sorularını bilmediğimizden anlatılanlar ve verilen cevaplar çoğunlukla birbiriyle bağ kuramıyor, kopukluk oluşturuyor hissiyatı oluşturuyordu. Sorulan soruların cevaplarını ise sonraki mektuplardan tahmin etmek durumunda kalıyorsunuz tabi anlatıdan kopmadıysanız. Kitabı bırakmamak için epey direndim. Çapraz okuma ile yanında 4 kitap bitirdim, okumakta zorlandığım bir kitap oldu maalesef.

  

 KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Yanımda yürüyordun, bir düşünsene, yanımdaydın!”

 

 “Dün, her gün bana yazmamanı telkin etmiştim, bugün hâlâ aynı fikirdeyim, bu her ikimiz için de daha iyi olacak ve bu nedenle bir kez daha ve bu sefer daha ısrarlı bir şekilde telkinde bulunuyorum -ama lütfen beni dinleme ve bana her gün yaz Milena, çok kısa olabilir, bugünkü mektuptan da kısa olabilir, iki satır da, bir satır da, hatta tek kelime bile olabilir, ama onlarsız kalırsam çok acı çekerim.”

 

“Yorgunum, hiçbir şey düşünemiyorum, başımı kucağına koyup, elini başımda hissetmek ve sonsuza kadar böyle kalmak istiyorum.”

 

"Dünyanın herhangi bir yerinde benim ihtiyacımı karşılayacak kadar çok sabır var mıdır Milena?"

 

“Her şeye rağmen, mutluluktan ölünebiliyorsa, o zaman kesinlikle bu şekilde öleceğim. Ayrıca, ölüm döşeğindeki birisi, mutluluk sayesinde hayata tutunabiliyorsa o zaman ben de hayatta kalacağım.”

 

“Seni seviyorum işte, budala, deniz dibindeki çakıl taşı nasıl sevilip, sarmalanır, ona bağlanılırsa ben de sana öyle bağlıyım.”

 

“...insanın tüm benliği ile kendini sözcüklerle ifade edememesi ne kadar kötü, ifade edebilse, sözcüklerin saldırısı karşısında büsbütün kendini savunabilir veya tamamıyla imha olur.”

 

“Bu mektuplar sadece düş kırıklığı, tedavi edilemeyecek dertler nedeniyle yazılıyorlar ama tedavisi mümkün olmayan dertlere sebep oluyorlar.(…) Ama dert uyurken de, uyanıkken de vücudu ikiye bölen saban gibidir ve katlanılması mümkün değildir.”

 

“Mektupların uykuyu engelleyen muazzam bir ilaç olduğunu söyleyebilirim. Nasıl görünürlerse görünsünler hiç önemli değil, yavan, yararsız ve kışkırtıcıdırlar, kısa süren bir mutluluğun ardından acı vermeye başlarlar.”


12 Kasım 2023 Pazar

PAZARTESİ MEKTUPLARI

 










KÜNYE

Kitap Adı: Pazartesi Mektupları

Yazarı: Ege Soley

Basım: Doğan Yayınları– 1.Basım- 2023

Sayfa: 194

Tür: Kişisel Gelişim


İNCELEME:

Yazar Ege Soley, pazartesi günleri kaleme aldığı kendi düşüncelerinden, iç hesaplaşmalarından, çocukluk, annelik, yetişkinlik ve hayata dair genel deneyimlerinden, bu yaşanmışlıklardan çıkardığı derslerden oluşan 44 adet mektubu sunuyor Pazartesi Mektupları kitabında. Bazen zaten bildiklerinizi, bazen ise itiraf edemediklerinizi sorgulatıyor sohbet havasında. Yakın bir arkadaşınız size içini açmış gibi samimi ve yalın.

Kendimi en çok içinde bulduğum ve sevdiğim mektuplar ise:

ž   Dört Yüz Trilyonda Bir

ž   Bu hayatla Ne Yapmalı

ž   İçimdeki Kadınlar

ž   Nereden Nereye Bilemiyorsun

ž   Dünün Hikayeleri

Kitabı ise okuyucusuna şöyle seslenerek bitiriyor Ege Hanım;

“Sevgili arkadaşım,

Hepimizin zor zamanları oluyor. Bazen hayat hepimizin türlü huyunu, sabrını, dirayetini test ediyor. Fakat tüm zorlu zamanlarda, evdeki hesabının çarşıyı tutmadığı günlerde ya da kendini, gerçeğini unutmak için bir yerlerde kaybetmeye çalıştığını fark ettiğinde bunu hatırlamanı isterim senin de.

O köy, senin evin değil. Orası sadece bir durak.

Endişen, yorgunluğun ve korkun senin gerçeğin değil. Onlar sadece duygular. İyisi ya da kötüsü olmayan, gelen geçen, olan ve mutlaka biten duygular.

Tüm duraklar insanlar için ve tüm duygular geçici.

Kendi gürültülü köyümden yeni dönmüş, dolap kapaklarımı yeni kapatmış ve kuytumun köşemin tozunu sessizce almaya başlamışken nihayet, sana da yazmak istedim.

Gürültülü durakların ve türlü duyguların kıymetini hiçbir zaman görmezden gelmemeni, fakat tüm gerçeklerin üzerinde duran kendi sakin, sessiz ve huzurlu gerçeğini de unutmamanı dilerim.”

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“İnsanı sadece kendi sabahları anlar”

 

“Sahi, şu elindeki hayatla ne yapacaksın?”

 

“Fark etmek, hayatın bize çaldığı müziğe çok güzel notalar ekleyen bir teli.”

 

“Bazen mesela dilinin ucuna gelen her şeyi konuşmamayı öğretiyor hayat ona, bazen de hiçbir şeyi içinde tutmamayı.”

 

“İnsanız, elbet düşebiliriz. Başımız her şey gelebilir. Ama olasılıklar diyarında ümit mi tükenir?”

 

“Miras, etrafındaki herkesle, arkadaşlarınla, sevgilinle, ailenle, çocuklarınla, kedinle, köpeğinle ve hatta sadece kendinle geçirdiğin bu bir sürü çok sıradan ama çok güzel an. Kasaya koyamadığın, tapusunu alamadığın, kullanamadığın, sadece hatırlayabildiğin, elinde, aklında, içinde taşıdığın, seni sen yapan bir sürü kıymetli küçücük zaman.”

 

“Büyümek her istediğini söyleyerek değil, daha fazla susarak oluyor. Büyümek insanı daha zengin değil daha çıplak, daha gürültülü değil daha sakin yapıyor(…) Acıyla, korkuyla ve belirsizliğe beklentisizce açılmakla oluyor. Ve maalesef büyümek beraberinde çoğunlukla coşkulu bir zevk değil, hep ince bir sızı getiriyor.”

 

“Hayat, belki de eninde sonunda bir delikten girip bambaşka bir delikten çıkan bir iğnenin, sabırla, kocaman yastıklara işlediği, büyülü, sürprizli, renkli bir etamin.”


28 Mart 2023 Salı

ABELARD VE HELOİSE


 











KÜNYE

Kitap Adı: Abelard ve Heloise

Yazarı: Ronald Duncan

Basım: Helikopter Yayınları - 5.Basım- 2021

Sayfa: 70

Tür: Mektup, Tiyatro


İNCELEME:

Abelard ve Heloise’in etkileyici aşk öyküsünden geriye kalan mektuplar.

Abelard dönemi için oldukça önemli bir din bilimci, düşünür ve ozan. Heloise ise yaşadığı dönemin kadınlarında pek de rastlanmayan bir kültüre, eğitime, toplumsal bilince ve duyarlılığa sahip bir kadın. Bu iki âşık da yaşadıkları dönem için önemli isimler aslında.

12. yüzyıl Fransasında geçiyor bu aşk öyküsü. Yine aşkları yüzünden acı çeken, engelleri aşamayıp hüzünlü bir ayrılığa mahkûm kalan iki âşık.

Aslı latince olarak yazılmış bu mektuplar 16.yy.dan itibaren çeşitli dillere çevrilmiş. Ronald Duncan ise Abelard ve Heloise arasındaki yazışmaları İngilizce olarak okumuş ve sahnelenmek üzere bir oyun tarzında yeniden kaleme almış. Acıklı ve etkileyici bir aşk hikayesini şiirsel bir dil kullanarak pekiştirip okuyucu ile buluşturmuş. Gerçek hikayede Abelard’ın 4, Heloise’in ise 3 mektubu bulunurken Duncan bu sayıyı 12 mektuba çıkarıyor.

Heloise, Abelard’ın öğrencisidir. Ders verdiği sırada Abelard Heloise’e aşık olur ve aşkı da karşılık bulur. Ancak Heloise’in vasisi olan dayısı karşı çıkar. Abelard’ın hadım edilmesine kadar gider bu süreç. Abelard utanç ve ızdırap ile kendini soyutlar. Heloise ise bir manastırda rahibeliğe başlar. Bir daha hiç görüşmeyen aşıkların birbirlerine yazdıkları duygu yüklü mektuplar aşkın bedenlerden çok daha öte ve bu denli güçlü yaşanabileceğini göstermesi ile de aşka farklı bir pencereden bakmayı sağlarken, anlatımın şiirselliği ile de duygusal olarak okuyucuyu etkisi altına alıyor.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Küçücük bir kuş gibiyim.

Havam sensin, es üstüme.

Küçücük bir balık gibiyim.

Suyum sensin, ak üstüme.

Suskunluğun çöl olur bana.

Suskunluğunda boğulurum.”

 

“Ondan mahrum kalmadan anlamıyoruz sevginin kıymetini...”

 

“Hatıralar kimseye aktarılamıyor maalesef.”

 

“Elin... Elin değmiş bu mektuba. (...) Aşık olduğum elin. O aşka susamışım.”

 

“Sanki duygularımız dizginlenip denetlenebilir şeylermiş gibi yazmışsın; neden? Dizginleyebilseydik, duygu denmezdi onlara, düşünce denirdi.”

 

“Çünkü sevmek dediğin aşk oyunlarıyla olmaz.

Şiir yazarak olur, çiçek toplayarak olur.”

 

“Umarım öldüğünde yanıma gömülmek istersin.

Toprağa karışmış kollarım uzanır, kucaklar seni.”