KÜNYE
Kitap Adı:
Söyleme Bilmesinler
Yazarı: Şermin
Yaşar
Basım: Doğan
Kitap– 1.Basım- 2023
Sayfa: 200
Tür: Roman
Şermin
Yaşar’dan okuduğum ikinci kitap Söyleme Bilmesinler.
“İnsan
böyle bir şey. Nerede, hangi yaşta olursa olsun, kabuğunu kırıp içine baksan
içi cılk yara.”
1
kitap 8 ayrı hikâye. Anne Mürüvvet Hanım, baba Kazım Bey. Oğulları Emin, Ethem,
Ekrem ile onların eşleri Hülya, Nurten, Sevgi. Mürüvvet Hanım vefat etmiş,
Kazım bey hasta, bakıma muhtaç. 4 hane, farklı hayatlar, farklı karakterler. Her
birinin hikâyesini kendi ağzından dinlerken bir de birbirleri hakkındaki
düşünce ve yargılarını da yine kendi ağızlarından öğreniyoruz.
Neden
böylesin insanoğlu? Yargılarla dolu. Anlamadan, anlamak istemeden, anlamaya
çalışmadan gördüğünle, bilmediğinle, hep en negatif, en kötü tarafından
yargılıyorsun. Hâlbuki her insanın bir hikâyesi var. Her insan tuğla tuğla inşa
ediyor kendini. Yaşadıklarıyla örüyor duvarlarını, hayatına girenlerin
yaşattıkları ölçüsünde açıyor kalbini, kendini. Soğuk demek, nemrut demek vs ne
kolay. Kimbilir ne yaşadı hâlbuki! Ya da insanların davranışlarını, eylemlerini
kendi içimizdeki fesat süzgeçten geçirip anlamlandırmak, vesvese yapmak, ‘bak
işte bunu demek istedi’, ‘bunu da bu yüzden yaptı kesin’ demek. Kime sorsan
herkes çok iyi. Kendi içlerindeki karanlıktan, kötülükten haberleri yok. Empati
ve şefkatten öyle uzağız ki çürümüş içimiz. Böyle hissettim ben kitabı okurken.
Ve
saklanılan sırlar. Herkesin vardır kimseye anlatmadığı, yüreğine yük sırları.
Kimi paylaşılınca şifa olur. Kimi tarumar eder herkesi. Bu aile hikâyesinde de
herkesin sakladığı sırlara tanıklık ediyoruz. Kısa bir zaman dilimindeki -2
gün- anlatılardan öğreniyoruz tüm aileyi. Her hafta Cuma günü bir kardeş yemeğe
alıyor aileyi. Ne kadar bağlı bir aile diyebilirsiniz ama bu babanın isteği.
Ethemlerde yenilen yemek, başlayan sohbet derken bir yanlış anlaşılma üzerine buz
kesiyor ortam. En büyük sır aile babası Kazım Bey’den dökülüyor. Silindir gibi
geçiyor ailenin üzerinden. Ama bunca yıl içindeki anlamsız boşluğun sebebini
bulamayan Ethem’e şifa oluyor. Ve hayatta hiçbir şey için geç değil dedirtiyor.
Bir bakmışsın hayallerin bir gün hayatının devamı oluveriyor.
“Bazen
suyun berraklaşması için önce bulanması gerekiyor.”
Şermin
Hanım yazarken nasıl etkilendiyse kurmaca karakteri Ethem’den, kitabını ona ithaf
etmiş. Okuyucuya da umut olsun istemiş belki. Ayrıca kitabın kapağına açtığı
pencere ile okuyucuya farklı bir pencereden bakmanın önemini vurgulamış belki
de. Kimi zaman gülümseten, çokça hüzünlendirip düşündüren bir kitaptı. İyi ki
okudum dediklerimden biri oldu.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“Neşe
bulaşıcıdır falan diyorlar. Yalan. Neşe kolonya gibi bir şey. Dökünüyorsun o an
ferahlıyorsun. Sonra uçup gidiyor burnundan, elinden üzerinden. Kasvet öyle
değil ama, zamk gibi, bulaşıyor ve dokunan herkese yapışıyor.”
“Kıyametin
çok gürültülü olacağını sanıyoruz ya, kimbilir belki de sessizdir. Sessizlik
gürültüden çok daha ağır bir şey.”
“Bedenim
ruhumun betonu gibi, çık içinden çıkabilirsen.”
“İnsan
yüzüne gülmediğinde, yalanı kabul etmediğinde, doğruları çat çat söylediğinde
geçimsiz oluyorsun. Varsın öyle olsun.”
“Zenginin
zengin diye derdi olamaz . Fakirin fakir diye. Gencin genç diye. Yaşlının yaşlı
diye. Kime hak lan bu dert dediğiniz şey? Niye sormuyor kimse birbirine
derdini? Niye dinlemiyor? (…) Ulan yaşamak ayrı dert, yaşadığını anlatamamak
ayrı dert. Anlatsan, seni anlayacakları bile şüpheli, Sadece bu yetmez mi
insana?”