KÜNYE
Kitap Adı:
Perdeleri Kapatma Anne
Yazarı: Ülkü
Yağmur Ural
Basım: Dorlion
Yayınları – 1.Basım- 2023
Sayfa: 169
Tür: Roman
İNCELEME:
“Yaşadığımız
coğrafyada kadın olmak zor, sancılı. Zira kadına ikinci sınıf insan muamelesi
yapılan toplumların belki de ilk ‘öteki‘ sidir kadın. Yok sayılan, sadece fikri
değil, varlığı değersiz görülen, üzerinden pazarlıklar yapılan, alınan,
satılan, verilen, öldürülen...”
(yazar-Önsöz)
Ne
acı ki günümüzde bile eğitim hakkı tanınmayan ya da bu bir lüks gibi görülen
pek çok kız çocuğu var. Çoğu zaman kendi ayakları üzerinde durmasına izin
verilmeyen, görevi evde oturup temizlik yapmak, yemek yapmak ve çocuk bakmak
olarak adledilen, oldu ki meslek sahibi oldu yükselmesine izin verilmeyen,
hayatın birçok alanında hep mücadele içinde olmak zorunda kalan kadın. Fikrinin
yanında birçok kere varlığı da değersizleştirilen kadın. Sosyal hayatı,
hobileri, arkadaşları, giydikleri, içtikleri, nerde ne zaman yürüdüğü ile
ilgili herkesin beyanat verdiği kadın. Haksızlığa uğrayan, psikolojik şiddete
ya da daha fenası fiziksel şiddete uğrayan ama bir nedenle susmak durumunda
kalan kadın. Ve sonunda en vahimi yaşam hakkı elinden alınan, cinayete kurban
giden kadın.
"Bir
kadın öldürülünce, kaç kadın ölür? Bu travmayı yaşayan aileler nasıl etkilenir?"
Yazar
gerçek bir olaydan yola çıkarak kaleme aldığı bu romanda kadına yönelik şiddet
ve bir kadın cinayetini dört kadın üzerinden anlatıyor. Tülay, Ayşegül, Gülay ve Güz.
Gülay
güzel, hayat dolu, evli ve bir kız çocuğu annesi. Yetiştirdiği öğrencilerine saygıyı,
sevgiyi, hayata nasıl hazırlanmaları gerektiğini ve kendilerini haksızlıklara
karşı nasıl koruyacaklarını anlatan bir öğretmen. Ancak kendini eşi Adnan’ın şiddetinden,
onur kırıcı davranışlarından koruyamıyor. Sevenleri duruma karşı tedirgin olup
onu uyarsa da bahaneler her zaman aynı: ‘O aslında böyle biri değil’, ‘Bana söz
verdi, yapmayacak’, ‘Biz konuştuk, çok pişman, değişeceğini söyledi’. Oysa “İnsanların değişeceğini sanmak büyük bir
yanılgıdan ibaretti.” Ve sonunda hazin son onu da buluyor. Eşi, kızları Güz’ün
gözleri önünde önce Gülay’ı öldürüyor sonra intihar ediyor.
Güz
bu travma ile büyüyor ve o gün yaşadıklarını kimse ile paylaşamıyor. Ta ki bir
gün Ayşegül’e destek olacak gücü kendinde bulamayınca hayatını değiştirmeye
karar veriyor.
Ayşegül
başarılı bir öğretim görevlisi. Ancak o da eşinin gittikçe artan baskıları ile
bunalmış halde yaşamına devam etmekte. Ta ki sözlü şiddet bir gün fiziksel şiddete
evrilene kadar. Ve sorgulamalar başlar. İnsan teyzesinin kaderini miras
alabilir mi?
Tülay
ise kardeşinin cenazesini katilinin yanına defnetmek zorunda bırakılmış, yaşadığı
acıyı geriye itip yeğeni Güz’e sahip çıkmış, ancak yaşadığı travma nedeniyle
bir zaman sonra beyni tüm hatıraları yavaş yavaş zihninden silmeyi seçmiş bir
anne.
Oldukça
akıcı ve etkileyici bir anlatım. Ülkemizin maalesef ki kanayan yarasına parmak
basan ve bu konuda farkındalık oluşturma yönünde başarılı olacağına inandığım romanı
okumanızı tavsiye ederim.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“Özgürlüğün
ve umudun olmadığı “er” meydanında ölümün siyahı, karabasan gibi üstümüze
çökerken, kadınlar reva görülene kader deyip geçmişiz.”
“Makul
sanrılar var zihnimde. Bir kadın kendini de doğurabilmeli. Doğumun eşiğindeyim”
“Bir
insanın geçmişi silinirse geriye ne kalır ki?”
“Ölümün
adeti mi olur? Kanıksanmış, doğruluğu sorgulanmamış, bizden öncekiler öyle
yaptığı için bize de dayatılan ne çok şey vardı. Acı çekerken bile, toplumun
belirlediği ritüellere uymak zorundaydık.”