6 Temmuz 2023 Perşembe

BÖYLE KÜÇÜK ŞEYLER


 










KÜNYE

Kitap Adı: Böyle Küçük Şeyler

Yazarı: Claire Keegan

Basım: Jaguar Kitap– 5.Basım- 2022

Sayfa: 86

Tür: Novella


İNCELEME:

Böyle Küçük Şeyler aslında tarihi bir dönemde oldukça acı vermiş ‘büyük’ olaylara parmak basan kısacık ancak etkileyici bir novella. Kitap 1916 yılında yayınlanmış İrlanda Bildirgesinden çocuk ve kadın haklarına atıf yapan bir bölüm ile başlayarak ironi yapıyor.

Sade ve yalın bir dille seyreden olayları okurken aslında ortalama bulduğum konu, kitabın sonundaki ‘metin üzerine bir not’ şeklinde verilen tarihsel açıklama ile derinleşip yoğun bir etki bıraktı üzerimde. Yazar her ne kadar kişi ve anlatının kurmaca olduğunu belirtmiş olsa da tarihsel bir gerçeğe dayanmış olması etkileyiciliğini arttırıyor. Bu tarihsel lekenin adı Magdelen Çamaşırhaneleri.

Bilgi vermek gerekirse bu kurumlar 20.yüzyılda (1758-1996) İrlanda’da Katolik Kilisesi tarafından, İrlanda Cumhuriyeti Devleti işbirliği içinde işletilip finanse edilmiş. Kilise kurallarına uymayarak evlilik dışı hamile kalan, ailesi tarafından reddedilen bekar anneler, yetim, alkolik, engelli genç kız ve kadınlar bu kurumlarda kendi iradesi dışında kalıyor ve zorlu çalışma şartlarına maruz bırakılıyor. Yaşanan şiddet, istismar ve ölümler ise sonradan açığa çıkıyor. Birçok bebek evlatlık verilse de birçoğu da yaşamını yitirmiş, birçok kadın ve genç kız gibi. Oluşturulan araştırma komisyonları raporlarına göre tahminen 30bin kadın buralarda alıkonulmuş, tek bir merkezde 796, sadece 18 tanesinde 9bin çocuğun öldüğü tespit edilmiş. Bunlar ulaşılabilen kayıtlar çünkü birçoğu imha edilmiş. 2013 yılında İrlanda Başbakanı Enda Kenny tarafından hükümet adına özür dilenmiş.

Kitap 1985 yılında, kilisenin etkisinin baskın olduğu İrlanda’da bir kasabada geçiyor. Bill Furlong karısıyla birlikte beş kızını okutup büyütmeye çalışan, borca girmeden hayatlarını idame etmeye uğraşan bir odun-kömür tüccarıdır. Şans eseri zengin bir kadının himayesine girip işlerini gören ve belki böylece bu kurumların himayesine girmekten kurtulup evladına sıcak bir yuva sağlayan bekar annesini 12 yaşında kaybeden Furlong babasının kimliğini ise öğrenememiştir.

O yıl Noel yaklaşırken siparişler de oldukça sıklaşır. Bir sabah manastıra siparişlerini götürdüğünde ise kömürlüğe kapatılmış oldukça kötü durumda genç bir kıza rastlar. Rahibelerle yaptığı konuşma sonrası burada başka olaylar döndüğünden şüphelenir ve alttan alttan araştırmaya çalışır. Ancak karısı dahil kiminle konuşsa üstü kapalı uyarılır. Saygınlığını ve huzurunu korumak adına olanları görmezden gelen bir kalabalık ile karşılaşır. Annesinin geçmişinin de etkisinde olayları değerlendiren Furlong bu gördükleri karşısında sessiz ve hareketsiz kalabilecek midir?

Dinin hakimiyeti altında uygulanan yanlış ve katı uygulamalar, affedici ve birleştirici olması beklenirken ötekileştiren, dışlayan hatta zulmeden bağnaz bir yaklaşım. Ve bana dokumayan yılan bin yaşasın deyip bu zulme göz yuman bir halk. Birçok açıdan okuyucuyu sorgulamalara iten kısacık bir kitap. Tavsiyemdir.

 

 KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Bu dünyada en kolay iş her şeyini kaybetmekti…”

 

"Bu hayatta ilerlemek istiyorsan, bazı şeyleri görmezden gelmek zorundasın, ancak böyle yol alabilirsin."

 

“İnsan neden en çok da gözünün önünde duran şeyleri görmekte zorlanıyordu?”

 

“Sonuçta biz onlara ne kadar güç veriyorsak ancak o kadar güçlüler, haksız mıyım?”

 

“Yine de esasen kadınlar o keskin sezileriyle çok daha derinlikliydiler; gelmekte olanı gelmezden çok önce kestirebilir, geceleri rüyalarında görebilir ve aklınızı okuyabilirlerdi.”

 

“Bu hayatta sadece çocuğu olmayanlar umursamaz olma lüksüne sahiptir.”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder