KÜNYE
Kitap Adı:
Dul
Yazarı: Jean-Louis
Fournier
Basım: Yapı
Kredi Yayınları– 9.Basım- 2023
Sayfa: 112
Tür: Anlatı
- Anı
İNCELEME:
"Artık dulum. 12
Kasım günü Sylvie öldü.”
diye
başlıyor kitap. Yazarımız Jean Louis Fournier’in 40 yıllık eşi Sylvie’nin ölümü
sonrası kaleme aldığı anılardan oluşuyor Dul. Anlatı türünde işlenmiş. Kimi bir
sayfa kimi bir ya da birkaç cümleden oluşan düşünceler, anılar, itiraflar,
pişmanlıklar.
Fournier
hep eşinden önce ölmek istemiş ve bunu da sürekli dile getirirmiş Ancak kaderin
farklı planları olacak ki eşi ondan önce davranmış. 40 yıl, kimi için bir ömür.
Onlar bu sürede evli kalmayı başarmışlar ve bunu huzur, mutluluk ve aşkla
yapmışlar. Bunca süre boyunca sevgiyle hayatı paylaştığınız kişi bir eşten
fazlası oluyordur muhtemelen. Hayata tutunacak bir dal, hatta belki kendinizden
bir parça.
Ve
kaybı ile büyük bir acı ve yas süreci yaşıyor. Kitabı yazmasının sebebi ise ne
kendini ne Sylvie’yi ne de yasını anlatmak. Bu sebebi şöyle açıklıyor:
"İkimizi
birlikte yaşatmak için yazıyorum. Kitaplarda, yazar ne isterse o olur, patron
odur, hayat öyle değildir. Salpêtriére Hastanesi'nin bütün o sofistike
makinelerinin yapamadığını ben sözcüklerle yapıyorum. Seni diriltiyorum."
Gerçek
dünyada birlikteliklerini daha uzun yıllara taşıyamayan Fournier bunu bu
kitapla yapmak istemiş belli ki. Onu yanında hissetmek istemiş. Bunu her yazıda
okuyucuya da hissettirmiş.
“Kimliğini buldum,
fotoğrafın güzel çıkmış, kendi kimliğimle birlikte cüzdanıma koydum; iki
fotoğraf üstüste gelecek şekilde yerleştirdim; hiç olmazsa orada birlikteyiz.”
Duygularını
çok sade ve yalın şekilde anlatmış. Kendisi buhranlı, arabesk bir dil
kullanmasa da, hatta yer yer esprilerle havayı dağıtmaya çalışsa da anlatı o
kadar gerçek ve his yüklü ki özellikle kitabın ilk yarısında çok duygulandım. Kısacık
bir kitap olabilir ancak ben tek solukta okuyamadım ve gözlerim dolu dolu halde
bir es vermem gerekti. İkinci yarısı daha ılıman bir havada geçti. Kimbilir
belki yazar da bu acıyla yaşaması gerektiğini kabullendiğindendir.
Dul benim
için arkada kalmışlığın, yalnızlığın ve hüznün kitabı olarak kalacak. Ama
okuduğum son Fournier kitabı olmayacak. Taze acıların üzerine olmasa da okunması
gereken kitaplardan olduğunu düşünüyorum.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“Devamlı
akan su durduğunda serinliği özlenir, yanan ışık söndüğünde aydınlık özlenir ve
insan karısını kaybettiğinde de onu ne kadar çok sevdiğini anlar. Anlayabilmek
için en kötüsünün başa gelmesini beklemek ne acı. Neden mutluluğu, ancak çekip
giderken çıkardığı sesle tanıyabiliyoruz?”
“Çok
tuhaf, insanlar büyük bir mutsuzluk yaşayanlara mutluluktan bahsedemiyor.”
“Seni
benim vücudumdan kesip aldılar, beni uyuşturmadan. Yarımı benden aldılar, en
güzel yarımı. Yeniden çık diye senin parfümünle suluyorum kendimi.”
“En
korkuncu, yalnız başıma ölecek olmam. Beni rahatlatmak, elimi tutmak, gözlerimi
kapamak için yanımda olmayacaksın.”
“Artık,
her sabah yalnız uyanıyorum. Uyanır uyanmaz aklıma gelmiyor öldüğün, sanki her
sabah tekrar ölüyorsun.”
“İyi bir
hatıra iyi bir şarap gibidir, yalnız içmemek gerekir. Akranlarımın birer birer
öldüğünü gördükçe, beni en çok, "hatırlıyor musun?" diye
sorabileceğim kimsenin kalmayacağı gün korkutuyor.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder