5 Ekim 2022 Çarşamba

GÖR BENİ - İKİ DEVRİN HİKAYESİ


 










KÜNYE

Kitap Adı: Gör Beni - İki Devrin Hikayesi

Yazarı: Azra Kohen

Basım: Everest Yayınları- 3.Basım- 2019

Sayfa:  592

Tür:  Roman


İNCELEME:

“Bedenimin içindeki canı gör, sadece etimi değil.

Gözlerimin içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil.

Hissettiklerimi gör, sadece tepkilerimi değil.

Beni gör.

 

Derinliğimden boğulmadan,

Sorularımda kaybolmadan,

Korkularında yok olmadan,

Gör beni.

 

Bir fısıltıya koydum kendimi.

Kalbine soruyorum yerimi:

Başarabilir misin beni görmeyi?

Cesaretin yeter mi?

Topla cesaretini ve gör beni.

 

Birileri bizden fırtına bekliyor, onlara gökkuşağı vermeye hazır mısınız?”

(Arka Kapaktan)

 

İki Devrin Hikâyesi… Adı gibi bir geçiş dönemini anlatıyor. Cumhuriyetin ilk yılları… Osmanlı’nın yıkıldığı, saltanatın sona erdiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin adımlarının atıldığı yıllar… Savaşlardan can ve mal kayıplarıyla çıkan bir millet… Cumhuriyeti destekleyenler bir yanda, hala saltanatı savunan Osmanlı’ya dönme çabası içinde bir güruh bir yanda. Oldukça sancılı bir dönem.

Selim: Osmanlının son sadrazamının oğlu. Babası tarih kitaplarında ‘Yüzellilikler’ olarak geçen, ülkeden sürgün edilmiş, önemli bir şahsiyet. Selim babası gibi padişaha bağlı, cumhuriyet karşıtı. Lüks içinde saraylarda yaşamış, yakışıklı ve zeki. Atatürk’e, yeni düzene düşman ve saltanat yanlısı ajanların toplantılarına katılmakta.

Ülkü (Dudu): Ailesinin erkeklerini savaşta şehit vermiş, babasının üniforması ile at binen, silah kullanan, güçlü, onurlu, özgür, modern, tam bir Cumhuriyet kadını. Yakışıklı isminde bir atı var.

Selim ve Ülkü’nün karşılaşmaları; Selim’in babasının konağının ellerinden alınmasıyla, Türkiye’nin ilk apartmanı olan Valpreda Apartmanında komşu olmaları ve filizlenen bir aşk hikâyesi. Cumhuriyetçi bir kız ile Cumhuriyet karşıtı bir adamın fikirlerinin çarpışması bir değişimi tetikleyecek midir?

Bu aşk hikâyesi yanı sıra, Ülkü’nün kardeşleri İlmiye ve Ali ile birlikte Öğretmen Fred’in sınıfında öğrenci oluyoruz. Oğlunu Çanakkale savaşında kaybeden Avusturyalı öğretmenin dersleri Atatürk’ün müfredata kattığı muazzam bilgiler içerir: İnsanlık tarihi, dinler tarihi, edebiyat, medeniyetler, Sümerler, kil tabletler…

Anlatıldığı dönemde yaşanan kargaşa, entrikalar, dinin çıkarlara alet edilmesi, cahillikle mücadele, yapılan yenilikler, kadının toplumdaki yeri, istiklal mücadelesi ve bir aşk hikâyesi…

Kitapta verilen bilgiler kaynak gösterilerek dipnot şeklinde paylaşılmış. Ayrıca kitabı okurken faydalanması için okuyucuya müzik önerileri de sunulmuş.  

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“...kadın olmak başlı başına ihtilaldi. Her gün bir zihni fethedip varlığını olduğun gibi kabul ettirmekle geçen gündelik ama sonsuza kadar süren bir ihtilal. Her gün yeniden başlayan, hiç bitmeyen bir direniş. İnsan yerine konulmanın savaşı!”

 

“Toplumları doğuran kadınları kişi olarak göremeyen, karanlığa iten toplumlar, mazeretleri ne olursa olsun, yok olmaya, yağmalanmaya ve köle olmaya mahkûmdurlar, çünkü kölelik anneden geçer.”

 

“Sevgisizlik resmen bir hastalıktı, henüz tıp dünyasında adı konmamış, insanlığı bozan, yıpratan, dünyayı cehenneme dönüştüren bir hastalıktı ve belki de bulaşıcıydı.”

 

“İnsan olmayı başarabilmek için doğduğunu anlamadıysan, hangi dine inandığının hiçbir anlamı yok.”

 

“İnsanın kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığında, geri kalan herkes anlamsızlaşır.”

 

"Bazen sorgulamak savaşmaktan daha fazla cesaret isterdi."

 

“İnsan, ait olmadığı yerlerde hep azalırdı.”

 

“Hissettiklerimiz değil miydi cennetimiz ya da cehennemimiz?”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder