KÜNYE
Kitap Adı:
Gör Beni - İki Devrin Hikayesi
Yazarı: Azra
Kohen
Basım: Everest
Yayınları- 3.Basım- 2019
Sayfa: 592
Tür: Roman
İNCELEME:
“Bedenimin
içindeki canı gör, sadece etimi değil.
Gözlerimin
içindeki hayatı gör, sadece bakışımı değil.
Hissettiklerimi
gör, sadece tepkilerimi değil.
Beni
gör.
Derinliğimden
boğulmadan,
Sorularımda
kaybolmadan,
Korkularında
yok olmadan,
Gör
beni.
Bir
fısıltıya koydum kendimi.
Kalbine
soruyorum yerimi:
Başarabilir
misin beni görmeyi?
Cesaretin
yeter mi?
Topla
cesaretini ve gör beni.
Birileri
bizden fırtına bekliyor, onlara gökkuşağı vermeye hazır mısınız?”
(Arka Kapaktan)
İki
Devrin Hikâyesi… Adı gibi bir geçiş dönemini anlatıyor. Cumhuriyetin ilk
yılları… Osmanlı’nın yıkıldığı, saltanatın sona erdiği, Türkiye Cumhuriyeti’nin
adımlarının atıldığı yıllar… Savaşlardan can ve mal kayıplarıyla çıkan bir
millet… Cumhuriyeti destekleyenler bir yanda, hala saltanatı savunan Osmanlı’ya
dönme çabası içinde bir güruh bir yanda. Oldukça sancılı bir dönem.
Selim:
Osmanlının son sadrazamının oğlu. Babası tarih kitaplarında ‘Yüzellilikler’
olarak geçen, ülkeden sürgün edilmiş, önemli bir şahsiyet. Selim babası gibi
padişaha bağlı, cumhuriyet karşıtı. Lüks içinde saraylarda yaşamış, yakışıklı
ve zeki. Atatürk’e, yeni düzene düşman ve saltanat yanlısı ajanların
toplantılarına katılmakta.
Ülkü
(Dudu): Ailesinin erkeklerini savaşta şehit vermiş, babasının üniforması ile at
binen, silah kullanan, güçlü, onurlu, özgür, modern, tam bir Cumhuriyet kadını.
Yakışıklı isminde bir atı var.
Selim
ve Ülkü’nün karşılaşmaları; Selim’in babasının konağının ellerinden alınmasıyla,
Türkiye’nin ilk apartmanı olan Valpreda Apartmanında komşu olmaları ve
filizlenen bir aşk hikâyesi. Cumhuriyetçi bir kız ile Cumhuriyet karşıtı bir
adamın fikirlerinin çarpışması bir değişimi tetikleyecek midir?
Bu
aşk hikâyesi yanı sıra, Ülkü’nün kardeşleri İlmiye ve Ali ile birlikte Öğretmen
Fred’in sınıfında öğrenci oluyoruz. Oğlunu Çanakkale savaşında kaybeden
Avusturyalı öğretmenin dersleri Atatürk’ün müfredata kattığı muazzam bilgiler
içerir: İnsanlık tarihi, dinler tarihi, edebiyat, medeniyetler, Sümerler, kil
tabletler…
Anlatıldığı
dönemde yaşanan kargaşa, entrikalar, dinin çıkarlara alet edilmesi, cahillikle
mücadele, yapılan yenilikler, kadının toplumdaki yeri, istiklal mücadelesi ve bir
aşk hikâyesi…
Kitapta
verilen bilgiler kaynak gösterilerek dipnot şeklinde paylaşılmış. Ayrıca kitabı
okurken faydalanması için okuyucuya müzik önerileri de sunulmuş.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“...kadın
olmak başlı başına ihtilaldi. Her gün bir zihni fethedip varlığını olduğun gibi
kabul ettirmekle geçen gündelik ama sonsuza kadar süren bir ihtilal. Her gün
yeniden başlayan, hiç bitmeyen bir direniş. İnsan yerine konulmanın savaşı!”
“Toplumları
doğuran kadınları kişi olarak göremeyen, karanlığa iten toplumlar, mazeretleri
ne olursa olsun, yok olmaya, yağmalanmaya ve köle olmaya mahkûmdurlar, çünkü
kölelik anneden geçer.”
“Sevgisizlik
resmen bir hastalıktı, henüz tıp dünyasında adı konmamış, insanlığı bozan,
yıpratan, dünyayı cehenneme dönüştüren bir hastalıktı ve belki de bulaşıcıydı.”
“İnsan
olmayı başarabilmek için doğduğunu anlamadıysan, hangi dine inandığının hiçbir
anlamı yok.”
“İnsanın
kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığında, geri kalan herkes anlamsızlaşır.”
"Bazen
sorgulamak savaşmaktan daha fazla cesaret isterdi."
“İnsan,
ait olmadığı yerlerde hep azalırdı.”
“Hissettiklerimiz
değil miydi cennetimiz ya da cehennemimiz?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder