11 Ekim 2022 Salı

CESUR YENİ DÜNYA

 












KÜNYE

Kitap Adı: Cesur Yeni Dünya

Yazarı: Aldous Huxley

Basım: İthaki Yayınları- 28.Baskı- 2018

Sayfa:  266

Tür:  Bilimkurgu, Ütopya-Distopya


İNCELEME:

Aldous Huxley’in Cesur Yeni Dünya adlı romanı ütopya mı yoksa distopya mı tartışmalarına sebep olmuş. Sanırım herkesin kendi bakış açısından değerlendireceği bir konu bu. Bu türün çok okunanlarından Orwell’ın 1984 romanı ile karşılaştırıldığında tam tersi bir dünya kurgusu mevcut. Her şeyin kısıtlandığı, yasaklandığı değil serbest bırakıldığı bir dünya. Böyle söyleyince Huxley’in kurgusu daha cazip görünebilir ama derinlemesine bakıldığında pek de öyle değil ve bence tam bir distopya. 1932 basımlı bu roman 26.yüzyıl Londrası’nda geçiyor.

Doğal yalla üremeye ve doğuma son verilmiş, embriyoların bir ‘Kuluçka Şartlandırma Merkezi’nde tüpler içinde döllendiği ve bir üretim bandından geçerek ihtiyaç duyulan tiplere göre kimyasallar enjekte edilerek geliştirildiği bir yer düşünün. Evet insanlar 5 sınıfa ayrılmış ve ihtiyaç duyulan sınıfa göre insan üretimi yapılmakta. Hiyerarşik yapı ise şu şekilde: Alfa>Beta>Gama>Delta>Epsilon

Bebekler daha ilk aylarından yeni dünya düzenine ve yapacakları mesleğe göre şartlandırma yoluyla öğrenerek karakterleri şekillendiriliyor. Uzak durmaları gereken nesnelerden elektrik verilerek uzak tutulma, hipnopedia denen uykuda hipnoz gibi yöntemler kullanılıyor.

Aile kavramı tamamen yok edilmiş hatta anne, baba kavramları müstehcen karşılanıyor. Sevgi yok, aşk yok, bağlılık yok, evlilik yok. Cinsellik serbest, tek eşli ilişkiler yasak, “Herkes herkes içindir” anlayışı hakim. Çocuklar kendi aralarındaki oyunlarla daha o yaşta cinsellikle tanışıyor.

Ford dini ilahları ve onu Tanrı yerine koyuyorlar. ( ilk seri üretim bantlarını kullanan otomotiv üreticisi Henry Ford’dan esinlenilmiş)

Tamamen toplumun tüketime teşvik edildiği, tüketim gerektirmeyen eylemlere- düşünce, edebiyat, sanat, bilim, doğa sevgisi vs.- yer verilmediği ve uzak durulması için bebeklikte şartlandırma ve hipnopedia yoluna gidildiği, duyguların- endişe, heyecan, keder, mutsuzluk, sevgi- bastırıldığı, hastalık, yaşlılık gibi kavramların bilinmediği tekdüze bir dünya. Mutluluğun kaynağı ise ‘Soma’adı verilen haplar. Sizi uykunuzda istediğiniz yere götüren, her türlü negatif düşünceyi silen, yoğun mutluluk kaynağı bu haplara istediğiniz an ulaşabiliyorsunuz.

Bu yaşam alanı dışında Ayrık Bölge denen, günümüz insanları gibi yaşayan ve Vahşi diye isimlendirilen bir grup yaşamakta. Düzene aykırılık gösteren olursa bu bölgeye sürülüyor.

Kitap karakteleri Bernard ve Lenina’nın Ayrık bölgeye tatile gitmesi ile olaylar gelişir. Buradaki vahşilerden birinin- John- bir sebeple kendini yeni dünya içinde bulması ile de düzene dair sorgulamalar başlar.

Kitapta denetçi görevinde olan bir karakterin –Mustafa Mond- ismi verilirken Atatürk’ten esinlendiğinden de bahsetmeden geçmeyeyim.

Peki sizce bu bir ütopya mı yoksa distopya mı? Siz bu dünyada yaşamak ister miydiniz?

 

 KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 Her şeyin ulaşılabilir olduğu bir dünyada hiçbir şeyin anlamı yoktur.

 

“Eğer kötü bir davranışta bulunduysanız, pişmanlık duyun, elinizden geldiği kadar durumu düzeltin ve bir dahaki sefere daha iyi davranmaya bakın. Ne sebeple olursa olsun hatanızın üzerinde kara kara düşünmeyin. Temizlenmenin yolu çamurda yuvarlanmak değildir.”

 

"kolay vazgeçerek hiçbir şey elde edemezsin."

 

"Mutluluk ve erdemin sırrıdır; yapmak zorunda olduğun şeyi sevmek. Tüm şartlandırmaların amacı budur: İnsanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek."

 

Eğer doğru kullanırsan sözcükler X ışınlarına dönüşebilirler, her şeyi delip geçerler.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder