KÜNYE
Kitap Adı:
Algernon’a Çiçekler
Yazarı: Daniel
Keyes
Basım: Koridor
Yayıncılık
Sayfa: 325
Tür: Roman
– Bilimkurgu
İNCELEME:
Daniel
Keyes ‘in yazdığı Algernon’a Çiçekler özel gereksinimli bireylere toplumun
yaklaşımına ayna tutan, hem düşündürücü hem de duygu yüklü, sinemaya da
uyarlanmış bir bilimkurgu romanı.
Charlie
Gordon çok düşük IQ ile doğmuştur. Annesinin utandığı, babasının yorulduğu,
kızkardeşi Norma’nın kıskandığı ve dışladığı bir çocukluk geçirmiş sonrasında da
gözden çıkarılıp evden uzaklaştırılmıştır. “Norma
bizim bahçemizde bir çiçek gibi açtığında, ben yabani bir ot olmuştum. Sadece
kimsenin beni görmediği köşelerde ve karanlık yerlerde yaşamama izin
verilecekti.”
17
yaşında amcasının ricasıyla fırıncı Arthur Donner ona sahip çıkar, bir iş ve
çatı verir. Fırıncıda temizlik işlerine bakan Charlie artık 32 yaşında olmasına
rağmen bir çocuğun saflığı ve duygusallığına sahiptir. Tek istediği sevilmek,
kabul edilmek, normal bir insan gibi öğrenebilmektir.
Prof.Nemur
ve Dr.Strauss zeka seviyesini arttıracak bir tedavi geliştirir, kobay farelerdeki olumlu denemeler neticesinde
deney faresi Algernon üzerinde çok yüksek bir başarı sağlarlar. Sıra insan
deneylerine gelmiştir ve Charlie bu deneysel ameliyat için kusursuz bir
adaydır. Charlie de artık akıllı olacağı, arkadaşları ile gündemi konuşup
tartışabileceği için hemen razı olur. “Eğer
akıllıysan sohpet edecek bisürü arkadaşın olur ve hep öyle yapayannız
kalmazsın.” Hemen gerekli izinler alınır ve Charlie ön testlere tabi
tutulur. Ameliyat öncesi ve sonrası tüm sürecini, gelişimini izleyebilmek adına
Charlie’den kaydetmesi istenir. İşte hikayeyi Charlie’nin günlük gibi tuttuğu
bu ‘ilerleme raporları’ndan okuyoruz.
Ameliyat
başarılı olur ve zeka seviyesi 70den 180e kadar yükselirken Charlie’nin hayatında
olup bitene karşı farkındalığı artar. Geçmiş anılarındaki hüzün, trajedi ve yalnızlık
ile yüzleşir. Şimdi ise yüksek zekası nedeniyle yadırganır, kıskanılır ve
yalnız kalır. Bilişsel gelişimi ile duygusal gelişimi eş zamanlı gelişmediğinden
aşık olduğu kadınla da bağ kurmakta zorlanır.
İlk
raporlarda çocuksu bir dil ve imla hataları hakimken süreç ilerledikçe Charlie’nin
dönüşümü yazım diline de yansır. Ayrıca sadece zihinsel gelişimi değil duygusal
gelişimini ve onun iç dünyasını, karmaşasını, sorgulamalarını da okuduğumuz bir
psikolojik analize de dönüşür bu raporlar.
Deney
bilim camiası tarafından önemli bir buluş olarak görülüp dikkatle takip edilirken,
Algernon aniden ciddi gerileme göstermeye başlar. Artık bir dahi olan Charlie
de bilim adamları ile birlikte çalışmaya, bir çözüm aramaya koyulur. "Bana ne olduğu önemli değil, henüz
dünyaya gelmemiş bazı insanların hayatına bir şeyler katabilirsem eğer, kendimi
binlerce kez normal bir hayat yaşamış gibi hissedeceğim. Bu da bana yeter."
Peki Charlie’nin gelişimi kalıcı mıydı yoksa Algernon ile aynı kaderi mi paylaşacaktı?
Okumadıysanız
mutlaka okuyun. Charlie yüreğimde buruk bir iz bıraktın. Tıpkı Zeze, Lennie (Fareler
ve İnsanlar) ve John Coffey gibi. Ve seni de Algernon’u da çiçeklerle
hatırlayacağım Charlie. "Lütfen eğer
vaktiniz olursa Algernonun arka bahçesindeki mezarına birkaç çiçek koyun
olurmu."
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“Şimdi
anlıyorum ki, üniversiteye gitmenin ve bir eğitim almanın en önemli
nedenlerinden biri, tüm hayatınız boyunca doğru olduğuna inandığınız şeylerin
doğru olmadığını ve hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenmekmiş.”
“Tüm hayatı boyunca yarı uyur yarı uyanık
kalmış bir adam gibiyim, uyanmadan önce nasıl biri olduğunu bulmaya çalışan...”
“Hiç
biri gözlerimin içine bakamıyordu ve ben de onlardan yükselen husumet dalgasını
hissedebiliyordum. Önceleri, bana gülüyorlar, cehaletimden ve yavanlığımdan
dolayı beni küçük görüyorlardı; şimdi de, bilgimden ve kavrama yeteneğimden
ötürü benden nefret ediyorlardı. Neden?”
“Öğrenmek
tuhaf bir olay: Ne kadar derinlere gidersem, var olduğunu bile bilmediğim
şeylerle karşılaşıyorum. Kısa bir süre önce, her şeyi -dünyadaki tüm bilgileri-
öğrenebilirim gibi aptalca bir hisse kapılmıştım. Şimdi ise, sadece onların var
olduğunu bilebilmeyi ve bir nebzesini anlayabilmeyi ümit ediyorum. Bunun için
vakit var mı?”
"Nasıl
oluyor da, kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile
geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zekâ düzeyiyle doğanları
istismar etmekte nasıl bir mahsur görmezler?"
“Ben
zekanın tek başına hiçbir anlam taşımadığını öğrendim. Burada, sizin
üniversitenizde zeka, eğitim, ve bilgi büyük idoller haline gelmiş. Ama şimdi
biliyorum ki, hepinizin atladığı bir şey var; “Sevgi ve şefkat eli değmeyen
zeka ve eğitim beş para etmez.”
“Sevgi
alma ve sevgi verme yeteneğinden yoksun olan zeka, zihinsel ve ahlaki çöküşe,
nevroza ve muhtemelen psikoza bile yol açar. Ve ben-merkezci bir beynin, sadece
şiddete ve acıya neden olacağını da eklemek istiyorum.”