KÜNYE
Kitap Adı:
Kuşların Felsefesi
Yazarı: Philippe
J.Dubois - Elise Rousseau
Basım: Domingo
Yayınevi
Sayfa: 159
Tür: Roman, Ekoloji, Araştırma-İnceleme
Kuşların Felsefesi isimli roman Philippe J.Dubois ve filozof Elise Rousseau tarafından kaleme alınmış ve kuşların hayatlarından ilham alarak bizlere 22 küçük hayat dersi sunuyor.
Özellikle de hayvanlara karşı
şiddet haberlerinin yüreklerimizi dağladığı şu günlerde insanoğlu olarak
doğadan ayrı bir parça olmadığımızı, hayvanlarla bağlarımızın sadece organik
olmadığını, ekosisteme verdiğimiz her zararın kendi topuğumuza da sıkmak anlamı
taşıdığını anlamamız için her türlü adıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Masallarda
ve efsanelerde eğitici, öncü, mesaj taşıyan roller taşıyan kuşlar, günümüzde bize
hangi dersleri verebilir?
“Kuşlar
aşkı nasıl tasavvur eder? Sadık mıdırlar yoksa çok eşli mi? Dingin midirler
yoksa başıboş mu? Neden bazıları iflah olmaz gezginlerken diğerleri tam birer
ev kuşudur? Yavruları uzun zaman büyütmek mi iyidir yoksa bir an önce
başlarının çaresine bakabilmeleri için onlara yardım eli uzatmak mı? Neden
kumrular ev işlerini paylaşmanın şahıyken dövüşken kuşlar korkunç birer
maçodur? (…)
Yaşamın
sağduyulu ustaları olan kuşların, doğallıkları ve hafiflikleriyle bize
söyleyecekleri çok şey var. Yeter ki onlara kulak verelim.” (önsözden)
Farklı
kuş türlerinden 22 ayrı hayat dersi… Her bir ders, kendisini ‘dünyanın
efendisi’ sayan insanın önce kendi davranışları üzerine düşünmesini sağlayacak
nitelikte.
Guguk
kuşu ve kazdan ahlakı, kartal ve kızılgerdandan cesareti, kumrudan şefkati,
tavuktan an’a odaklanmayı, denizkırlangıcından seyahat etmeyi, ispinozdan mutlu
olmayı, serçeden zekâyı… Güzelliği, aklı, tutkuyu, özgürlüğü, aşkı, sevgiyi,
aile olmayı, sadakati ve daha birçok farklı konuyu kuşlardan öğrenmeye ne
dersiniz?
Kuş illüstrasyonları
ile desteklenmiş, oldukça akıcı ve yalın bir dili olan kitap son bölümde
değindiği konu ile de bizi, yine kendimizi sorgulamamız gereken başka bir
konuya odaklıyor. İklim krizi ve çevreye verdiğimiz zarar… Bu konuya dair
yazarın sözleri oldukça etkileyici.
"Bugün
bir yol ayrımındayız. Kaderimiz ellerimizde, kalbi pıt pıt atan, uçmaktan başka
hiçbir şey istemeyen ispinozu ellerimizin arasında sımsıkı tutuyoruz adeta.
Neredeyse parmaklarımızın altında ezilecek. Karar bize ait: Ellerimizi açıp
kanatlanmasına izin mi vereceğiz, yoksa… Ellerimizi tekrar kapatacak mıyız?
Kuşları korumaya gerçekten karar verdiğimiz gün, bizzat kendimizi de korumaya
karar verdiğimiz gün olacak."
Umarım
insanoğlu sahip olduğu gücün kibri ile hareket edip yakıp yıkmak yerine elinde
tuttuğu bu gücü dünyayı cennete çevirmek yönünde adımlar atmak için kullanmayı öğrenebilir.
Doğa ve canlılar ile bir arada ve onlara saygı duyarak yaşamayı öğrenebilir.
Aksi halde Doğa Ana’nın kendinden çalınanı geri almak konusunda ne kadar usta
olduğu ile yüzleşmek zorunda kalabiliriz.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR
“İşin
doğrusu, kuşlar kendilerine mutluluk sorusunu sormazlar. Mutluluğu yaşarlar.
Her şey yolunda gittiğinde mutludurlar; öylece, basitçe. Dert etmemeyi bilmek
mutluluğun başlangıcı değil midir zaten?”
“Yeniden
doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek.
Kuş, sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle
yapar. Bu, onun için yaşamsaldır: Tüyleri mükemmel durumda değilse uçamaz.
Bizim için de böyledir. Tüy değiştiremememiz, geçmişten kopamamamız, çoğu kez
ilerlememize ayak bağı olur.”
“Belki
de ölmeyi öğrenmek elzem değildir. Sadece yaşamayı öğrenmek yeterlidir.”
“...yaşarken
kanatları sık sık kırılan bizlerin uçmayı bilmememizde şaşılacak ne var? Hele
ki onları kendi kendimize kırıyorsak...”
“Hayatımızın
küçük ve büyük anlarında tüy dökmeye, tutulma dönemlerine izin verelim. O zaman
daha güçlü, daha güzel geri döneriz: kuşlar gibi hafif .”
“Her
şeyi bildiğimiz, her şeye hâkim olduğumuz iddiasındayız ama doğada, hem de
"medenileşmiş" doğada, bir yavru kuş kadar savunmasızız.”
“…Yoksa
yaşamı sınırlarının ötesine kadar uzatarak, ölüme mahkûm hastaları ya da çok
ihtiyarlamış kişileri haftalar boyunca, hem de ıstırap dolu haftalar boyunca
yaşamaya zorlayarak barbarlık yapan biz miyiz? Doğa acının uzun sürmesine
müsaade etmez.”