ekoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ekoloji etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Aralık 2022 Pazartesi

KUŞLARIN FELSEFESİ


 










KÜNYE

Kitap Adı: Kuşların Felsefesi

Yazarı: Philippe J.Dubois - Elise Rousseau

Basım: Domingo Yayınevi

Sayfa:  159

Tür:  Roman, Ekoloji, Araştırma-İnceleme


 Kuşların Felsefesi isimli roman Philippe J.Dubois ve filozof Elise Rousseau tarafından kaleme alınmış ve kuşların hayatlarından ilham alarak bizlere 22 küçük hayat dersi sunuyor.

Özellikle de hayvanlara karşı şiddet haberlerinin yüreklerimizi dağladığı şu günlerde insanoğlu olarak doğadan ayrı bir parça olmadığımızı, hayvanlarla bağlarımızın sadece organik olmadığını, ekosisteme verdiğimiz her zararın kendi topuğumuza da sıkmak anlamı taşıdığını anlamamız için her türlü adıma ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.

Masallarda ve efsanelerde eğitici, öncü, mesaj taşıyan roller taşıyan kuşlar, günümüzde bize hangi dersleri verebilir?

“Kuşlar aşkı nasıl tasavvur eder? Sadık mıdırlar yoksa çok eşli mi? Dingin midirler yoksa başıboş mu? Neden bazıları iflah olmaz gezginlerken diğerleri tam birer ev kuşudur? Yavruları uzun zaman büyütmek mi iyidir yoksa bir an önce başlarının çaresine bakabilmeleri için onlara yardım eli uzatmak mı? Neden kumrular ev işlerini paylaşmanın şahıyken dövüşken kuşlar korkunç birer maçodur? (…)

Yaşamın sağduyulu ustaları olan kuşların, doğallıkları ve hafiflikleriyle bize söyleyecekleri çok şey var. Yeter ki onlara kulak verelim.” (önsözden)

Farklı kuş türlerinden 22 ayrı hayat dersi… Her bir ders, kendisini ‘dünyanın efendisi’ sayan insanın önce kendi davranışları üzerine düşünmesini sağlayacak nitelikte.

Guguk kuşu ve kazdan ahlakı, kartal ve kızılgerdandan cesareti, kumrudan şefkati, tavuktan an’a odaklanmayı, denizkırlangıcından seyahat etmeyi, ispinozdan mutlu olmayı, serçeden zekâyı… Güzelliği, aklı, tutkuyu, özgürlüğü, aşkı, sevgiyi, aile olmayı, sadakati ve daha birçok farklı konuyu kuşlardan öğrenmeye ne dersiniz?

Kuş illüstrasyonları ile desteklenmiş, oldukça akıcı ve yalın bir dili olan kitap son bölümde değindiği konu ile de bizi, yine kendimizi sorgulamamız gereken başka bir konuya odaklıyor. İklim krizi ve çevreye verdiğimiz zarar… Bu konuya dair yazarın sözleri oldukça etkileyici.

 

"Bugün bir yol ayrımındayız. Kaderimiz ellerimizde, kalbi pıt pıt atan, uçmaktan başka hiçbir şey istemeyen ispinozu ellerimizin arasında sımsıkı tutuyoruz adeta. Neredeyse parmaklarımızın altında ezilecek. Karar bize ait: Ellerimizi açıp kanatlanmasına izin mi vereceğiz, yoksa… Ellerimizi tekrar kapatacak mıyız? Kuşları korumaya gerçekten karar verdiğimiz gün, bizzat kendimizi de korumaya karar verdiğimiz gün olacak."

Umarım insanoğlu sahip olduğu gücün kibri ile hareket edip yakıp yıkmak yerine elinde tuttuğu bu gücü dünyayı cennete çevirmek yönünde adımlar atmak için kullanmayı öğrenebilir. Doğa ve canlılar ile bir arada ve onlara saygı duyarak yaşamayı öğrenebilir. Aksi halde Doğa Ana’nın kendinden çalınanı geri almak konusunda ne kadar usta olduğu ile yüzleşmek zorunda kalabiliriz.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR

 

“İşin doğrusu, kuşlar kendilerine mutluluk sorusunu sormazlar. Mutluluğu yaşarlar. Her şey yolunda gittiğinde mutludurlar; öylece, basitçe. Dert etmemeyi bilmek mutluluğun başlangıcı değil midir zaten?”

 

“Yeniden doğmak için insanın kendindeki bazı şeyleri ölüme terk etmeyi bilmesi gerek. Kuş, sağlıkla parlayan yeni tüylere karşılık yıpranmış tüylerini dökerken böyle yapar. Bu, onun için yaşamsaldır: Tüyleri mükem­mel durumda değilse uçamaz. Bizim için de böyledir. Tüy değiştiremememiz, geçmişten kopamamamız, çoğu kez ilerlememize ayak bağı olur.”

 

“Belki de ölmeyi öğrenmek elzem değildir. Sadece yaşamayı öğrenmek yeterlidir.”

 

“...yaşarken kanatları sık sık kırılan bizlerin uçmayı bilmememizde şaşılacak ne var? Hele ki onları kendi kendimize kırıyorsak...”

 

“Hayatımızın küçük ve büyük anlarında tüy dökmeye, tutulma dönemlerine izin verelim. O zaman daha güçlü, daha güzel geri döneriz: kuşlar gibi hafif .”

 

“Her şeyi bildiğimiz, her şeye hâkim olduğumuz iddiasındayız ama doğada, hem de "medenileşmiş" doğada, bir yavru kuş kadar savunmasızız.”

 

“…Yoksa yaşamı sınırlarının ötesine kadar uzatarak, ölüme mahkûm hastaları ya da çok ihtiyarlamış kişileri haftalar boyunca, hem de ıstırap dolu haftalar boyunca yaşamaya zorlayarak barbarlık yapan biz miyiz? Doğa acının uzun sürmesine müsaade etmez.”


10 Eylül 2022 Cumartesi

BONOBO VE ATEİST

 












KÜNYE

Kitap Adı: Bonobo ve Ateist – Primatlar Arasında İnsanı Aramak

Yazarı: Frans de Wall

Basım: Metis Yayınları- 2.Basım- 2014

Sayfa:  259

Tür:  Bilim, Araştırma-İnceleme


İNCELEME:

Etolog (hayvan davranışları uzmanı) ve Primat araştırmacısı olan Frans de Waal, bonobolar başta olmak üzere yakın akrabalarımız olan primat dünyası üzerindeki gözlemlerinden, deneylerden ve araştırmalardan edindiği bilgilerle evrim biyolojisi ve ahlak felsefesi üzerine duruyor. İnsan ahlakı denilen şeyin gökten zembille inmediğini, "içten geldiğini" savunuyor: "Ahlaki davranış ne dinle başlamıştır, ne de dinle biter; evrimin ürünüdür." diyor.

Kitap ahlakın dinden kaynaklandığı, dinden temel aldığı, ahlaka sahip olmamız için mutlaka dini bir inanca sahip olmamız gerektiği yargısını çürütüyor. Ahlaki unsurların evrimsel biyolojinin bir parçası olduğunu örnekleriyle anlatıyor. Ahlakın dinlerden çok daha önce canlılar dünyasında var olduğuna, dinin ahlak kavramı üzerine inşa edildiğine dikkat çekiyor.

Komşumuza tecavüz etmemizi ya da birinin hakkını çalmamızı engelleyen şey din midir ahlak mı? Bu ayrımı çok doğru yapmak gerekiyor. Toplumca kabul görmeyen bu gibi davranışlara engel olmak için illa ki bir dine ihtiyaç olmaması gerektiğine inanıyorum ben de.

Benim de şahsi fikrim bu yöndedir ki kitapta yer aldığı şekliyle paylaşmak isterim:

“… Menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım.”

Konusu itibariyle herkesin okumaya yakın hissedeceği bir kitap olduğunu düşünmüyorum, zira ahlak ve inanç kavramlarını sorguladığından muhafazakâr kesim tepkisel yaklaşabilir. Dogmatik yaklaşan kişiler için bazı bilgiler haliyle kabul görmeyecektir. İnanç ve evrimsel konularda katı yargılarını bir kenara koyabilen; ahlak, din, evrim, empati, dayanışma, yardımlaşma, minnettarlık, özgeci davranış konularında bilgiler edinmek isteyenlere tavsiye ederim. Kendimce ahlak ve inanç kavramları üzerine derin bilgiler içeren bir kitap olduğunu düşünüyorum.


KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

“Ahlakın doğrudan yaratıcı Tanrı'dan geldiğine inanan birisi için evrimi kabul etmek manevi bir uçurum demektir... Belki sadece ben böyle düşünüyorumdur ama menfur bir davranışta bulunmasını engelleyen tek şey inanç sistemi olan insandan korkarım. Yaşanabilir bir toplum için gerekli özdenetim de dahil, bütün insanlığımızın yapımızda olduğunu neden düşünmeyelim?"

 

“Bilimin düşmanı din değildir… Asıl düşman, düşüncenin, sorgulamanın ve merakın yerine dogmayı koymaktır.”

 

“İnsanlar elalemin ne düşündüğüne o kadar önem verir ki davranışlarımızı düzeltmemiz için bir duvara yapıştırılmış bir çift göz resmi yeter. Din bunu uzun zaman önce anlamıştır ve Tanrıyı sembolize etmek için her şeyi gören göz imgesini kullanır.”

 

 “Dindar olsun olmasın bütün insan­larla ilişkilerimde, neye inandıklarına değil ne kadar dogmatik ol­duklarına bakarak kesin bir sınır çiziyorum.”

 

“Ölüm konusundaki farkındalığımız genelde biz insanların, dini geliştirme sebepleri arasında yer alır.”

 

“İnsanlar sadece inanmak istedikleri için inanırlar. Bu bütün dinler için geçerlidir. İnanç, belli insanlara, hikâyelere, ritüellere ve değerlere duyulan bağlılıktan çıkar. Emniyet, otorite ve ait olma arzusu gibi duygusal ihtiyaçları karşılar. İlahiyat ikinci, kanıtsa üçüncü sırada gelir...”

 

“Ahlak kanunu yukarıdan dayatılmaz ya da akıl yürütme sonucu varılmış ilkelerden çıkmaz; ezelden beri var olan, içe işlemiş değerlerden kaynaklanır. En temel kanun, grup yaşantısının hayatta tutma değerinden çıkar. Ait olma, iyi geçinme, sevme ve sevilme arzusu, bağlı olduğumuz bireylerle iyi ilişkiler sürdürmek için elimizden geleni yapmamızı sağlar. Başka sosyal primatlar da bu değeri paylaşır ve herkesin onayladığı bir yaşam tarzını sürdürebilmek için duygularla eylemler arasına filtre koyarlar.”