30 Ağustos 2023 Çarşamba

KİRPİKLERİNDE AY IŞIĞI


 











KÜNYE

Kitap Adı: Kirpiklerinde Ay Işığı

Yazarı: Ferman Salmış

Basım: Az Yayıncılık/Ares Kitap– 1.Basım- 2023

Sayfa: 136

Tür: Şiir


İNCELEME:

Ferman Salmış’ın kaleminden bir şiir kitabı ile geldim bu sefer. Kirpiklerinde Ay Işığı.

Şiir kitabı elime almayalı uzun zaman olmuştu. Çok sık şiir okumam ancak güzel şiirlerle kesişti yolum.

Biraz hüzün ve keder, biraz ışık ve umut taşıyorlar. Kah bulutlardan düşüyor kah denizlerden akıyorlar. Beklemek de var kavuşmak da. Aşk da var yalnızlık da. Zaman oluyor kirpiklerden dökülüyorlar.

Şiir sevenler için kahvenizin yanına keyif katacak dizeler.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

Şiir,

Yalnızca

Yalnızlığı büyütüyor,

Biriktiriyor bir kirpikte sonbaharı…

*************

Hangi dilde ‘ölmek ’ister insan?

Hangi dilde doğmak ister aşk?

Hangi sesle söyler

Son şarkısını?

*************

Ben bir iskelede bekliyorum,

Avuçlarımda deniz kokusu ve yosun.

Rüzgar birazdan şiir getirecek,

İçinde hasret ve buğu.

Deniz kıyısı olan saçların düşüyor yüzüme…

*************

Acıları biriktiren bir dille,

Biraz yontarak yüzünü hatıraların,

Uzaklara bakarak.

Kuşları her sonbahar uğurlayan bir gözle

Hala bir yalnızlıkla yaşıtım.

Hüzünler oluyoruz,

Ve hala azala azala gülüyoruz.

 


IŞIĞA GİDEN YOL


 











KÜNYE

Kitap Adı: Işığa Giden Yol

Yazarı: Tekin Toklucu

Basım: AZ Yayıncılık– 1.Basım- 2023

Sayfa: 76

Tür: Biyografik Roman


İNCELEME:

Tekin Toklucu, Işığa Giden Yol kitabında hayatından bir kesiti, bir ikinci bahar hikayesi olarak okuyucusuyla paylaşmış.

İlk evliliğinde mutluluğu bulamayan Tekin Bey, zorlu bir sürecin ardından bir sanat sergisine davet edilir. Serginin sanatkârı Işık Hanım ile tanışması ile hayatında tekrar bir ışığın doğduğunu hisseder. Kitapta Tekin Bey ve Işık Hanım’ın tanışması, yakınlaşması, evlilik kararları ve ilişkilerinin birbirlerinin hayatına kattıkları sade ve samimi bir dille anlatılıyor. Birkaç aile fotoğrafı ile de hikaye destekleniyor.

Tekin Bey “Yaşın hiçbir önemi yok. İnsan her yaşta ışığını bulabilir.” diyor ve hikayesini kaleme almaktaki amacının insanlara cesaret ve umut vermek olduğunu belirtiyor.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

"İnsanın biriyle her şeyi konuşmanın mutluluğuna varması ne güzelmiş... Yine insan, anlaşıldığı insanda çiçek açarmış... İşte şimdi biz iki çiçek bir arada açıyorduk."

 

"Kısacık hayatta sevgiyi çabuk tüketmeyin, empati yapın ve yaşama sıkı sıkı sarılın. Sarılın ki mutlu kalın."


27 Ağustos 2023 Pazar

AŞK MELEĞİM


 











KÜNYE

Kitap Adı: Aşk Meleğim

Yazarı: Neşe Kaya

Basım: Gece Kitaplığı– 1.Basım- 2021

Sayfa: 235

Tür: Roman, Fantastik Komedi


İNCELEME:

Biri iyiliğin ve şefkatin temsilcisi olan Aşk Meleği Eros, diğeri ise hırs ve öfkeyi kontrol eden Savaş Meleği Ares. Birbirinin ezeli rakibi iki Serafim. Mitolojide bilinenin aksine, onlar Baş Meleklerin gözetiminde olan Yardımcı Meleklerden sadece ikisidir. Dünya üzerinde onlara verilmiş olan son görevlerinde ise her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırırlar. Bu başarısızlık sonucunda onları hayli ciddi bir ceza bekler.

Baş Melek Metatron liderliğinde Kabrion’da toplanan Melekler Meclisi’nin kararı ile geçici bir süreliğine tekrar yeryüzüne yollanacak bu iki melekten yalnızca biri geri dönebilecektir. Değişken insan topluluğuna ayak uydurabilmek, yaşanması zor bu düzende doğaüstü güçlerini kullanmadan varolabilmek düşündükleri kadar da kolay olmayacaktır. Görevleri kendi seçtikleri bir kişinin mutluluğunu sağlamak olarak açıklanır. Başaran geri dönecek, başaramayan ise düşmüş bir melek olarak dünyada kalacaktır. Sürekli birbiriyle didişen iki Serafim ilk kez ortak bir karar alarak Alisya’yı seçerler. Ve başlarına geleceklerden habersiz bir maceranın içine atılırlar.

Alisya genç ve güzel, bir o kadar zeki bir reklam tasarımcısıdır. 10 yıl önce daha 17 yaşında iken sevdiği adamı bir uçak kazasında kaybetmiştir ve o zamandan beri gönlünü aşka kapatmıştır. Anne, babası ve ikiz erkek kardeşleri ile birlikte eğlenceli ve sevgi dolu bir yaşamları vardır. Evlerinin altında işlettikleri restoranda belli günler evsizlere de yemek çıkarmaktadırlar.

İki Serafim Erol ve Arem isimleri ile dünyaya ışınlanırlar. Alisya’nın patronu Rıfat Bey’de düşmüş bir melektir. Onun yeğenleri ve şirket varisleri olarak, kötü giden işlere el atmak üzere Ajans çalışanlarına takdim edilirler. Yakışıklı ve iddialı fiziğe sahip bu iki adam tüm çalışanların dikkatini çekmiştir. Onların ise tek hedefi görevi başarıp bir diğerini alt edip tekrar Kabrion’a dönebilmektir. Dolayısıyla tek dikkat noktaları Alisya’dır.

Birbirine rakip iki melek ve büyüleyici bir genç kız. Değişen dengeler. Bu 3 karakteri neler beklemektedir?

Neden seçimleri Alisya oldu? Alisya’nın geçmişi ile bu iki melek arasındaki bağ nedir?

Alisya’dan saklanan büyük sır nedir?

İki Serafim’den hangisi başarılı olacak dersiniz? Ya başarılı olamayanı neler beklemektedir?

Soruların cevapları kitapta. Yaz günlerinde okunabilecek eğlenceli, fantastik, trajikomik, aşk kokan film tadında bir hikâye.

 

  KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

"Büyük boşlukları olan zaman kayıpları... Neyse ki insanoğlu için çözmeye cesaret edemediği bir karmaşa..."

 

“Kadercilik, asla bilindiği gibi durup dururken başına gelebilecek iyi ya da kötü şeyler değildi. Yanlış ya da doğru tercihler sonrası ödenmesi gereken bedellerin ta kendisiydi.”

 

“İnsanların her şeyi çok iyi bildiklerini sanması en büyük yanılgıydı.”

 

“İyi bir aileye sahip olmak ve güvende hissetmek bu dünyadaki en güzel duyguydu.”

 


19 Ağustos 2023 Cumartesi

KEÇİBOYNUZU


 











KÜNYE

Kitap Adı: Keçiboynuzu

Yazarı: Gürkan Uluçhan

Basım: Eyobi Yayınları– 1.Basım- 2021

Sayfa: 303

Tür: Roman, Polisiye


İNCELEME:

Kıbrıslı ve Hukuk mezunu yazar Gürkan Uluçhan’ın Kıbrıs’ta yayınlanmış 6 kitabı olmasına rağmen Keçiboynuzu Türkiye’de yayınlanmış ilk kitabıdır. Polisiye tarzdaki romanın yer, mekan, zaman ve kişilerinin tamamen kurgu olduğunu öncelikle belirtelim. Yaşadığımız ülke gerçekleri ile bağdaştırdığım birçok nokta olsa da yazarın ‘tüm benzerlikler rastlantıdan ibarettir’ beyanını aklımın köşesinde tutarak okumaya devam ettim. Liyakatsiz yönetim, başarısız, basiretsiz yöneticiler, çöken kurumlar… Yine de bu açıdan bakıldığında biraz sistem eleştirisi de barındırıyor gibi geldi, sevdim ve hak da verdim.

Kitap olayın işlendiği ana bölümler ve bize Keçiboynuzu Adası’nı tanıtan bilgilerden oluşan ara bölümlerden oluşuyor. Bu ara bölümlerde bize adanın mitolojik kökeni, tarihçesi, kutsal hayvanları, atasözü-deyimleri, dini, toplumun iktisadi durumu, sanata bakışı, yönetim sistemi, sosyal yaşam tarzı, eğlence kültürü, düğün-cenaze merasimleri ve ada yaşamı ile ilgili aktarılan efsaneler hakkında açıklayıcı bilgiler veriliyor.

Yazar öncelikle bize romandaki kahramanları tanıtıyor. Roman içinde çok uzun süre nefes alıp verecek olamasalar da kalabalık bir kadro var. Büyük kısmını da devlet erkanı oluşturuyor.

Polisiye olduğuna göre ortada bir cinayet var diyebilirsiniz tabi ama çoklu cinayet demeliyiz sanırım. Devlet erkanının katıldığı bir tiyatro oyunu galasında, oyun sahnelendiği sırada cinayet işlenebilir mi?

Peki tüm devlet erkanı bu cinayetin kurbanı olabilir mi?

Devlet başkanı, hükümet başkanı, meclis başkanı, yüksek mahkeme başkanı, eğitim, ulaştırma ve turizm bakanının dahil olduğu 7 kişi aynı anda öldürülür. Cinayet masası Müfettişi Aziz ve polis çavuşu Nuri Serpin ise hemen soruşturma yürütmeye başlarlar.

Ama asıl kahramanımız Nuri Serpin’in erkek kardeşi Sırrı Serpin. Sırrı çok zeki, idealist, iyi eğitimli bir adam olması yanında politikacılara yanaşmadığı için mevki sahibi olamamış, bir intihar girişimi de olan amatör bir yazardır. Polisiye romanlarının ve Sherlock Holmes karakterinin hayranıdır. Karmaşık cinayetleri çözme konusundaki ustalığını ise bu soruşturmada abisinin yanında yer alarak kullanacaktır.

Sırrı, abisi Nuri ile birlikte şüphelilerin ve delillerin izini sürer. Peki iki kardeş bu olayı çözebilecek midir?

Soruşturmanın, delillerin, sorgulamaların ışığında sizlerde Serpin kardeşlerle birlikte ‘Katil Kim’ sorusuna yanıt arıyorsunuz?

Her şeyi açıklığa kavuşturmadan önce ise okuyucuya soruyor, “Dedektif Olabilir misiniz? Tüm ipuçları ışığında Sırrı’dan önce katili tahmin edebilir misiniz?”

Ben olayı çözdüm ve katili doğru tahmin ettim. Baş şüphelimdi desek daha doğru olur tabi.

Yazarla ilk kez tanıştığım, keyifle okuduğum, akıcı ve merak uyandırıcı bir romandı. Siz de soruşturmaya dahil olmak ister misiniz?

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Biriken adaletsizlikler korkunç eylemlerle noktalanır.”

 

“Tembeli olduğun her hedef zamanla seni kölesi yapar.”

 

“…çünkü zekayı anlamak ve takdir etmek de üstün bir zeka gerektirir.”

 

“Korkak bir umutluydum seneler önce.  Zaman ve mekan, umudu umutsuzluğa; korkaklığı da cesarete çevirdi. İntihar, umutsuzlukla cesaret bulutunun çarpıştığı yerde çıkan ölümcül bir şimşektir…”

 

“Bir halk, burjuva ya da küçük burjuvadan bahsetmiyorum, sıradan halk, eğer umutsuzluğun ve çaresizliğin sınırında yaşıyorsa eyvahlar olsun ki, liderler büyük bir tehlike altındadır.”


15 Ağustos 2023 Salı

SONSUZ


 










KÜNYE

Kitap Adı: Sonsuz

Yazarı: Fezile Olkanlı

Basım: İnkılap Kitabevi– 1.Basım- 2023

Sayfa: 232

Tür: Roman, Aşk Gizem, Paranormal Bilimkurgu


İNCELEME:

Psikoterapist Fezile Olkanlı’nın aşk, gizem, kurgu ve paranormal unsurlar içeren Sonsuz isimli romanı, yazarın mesleki bilgisini karakterlerinde ve kurguda kullandığı su gibi akan bir kitap olmuş.

Romanın ana karakteri Hazan Kıbrıs’da yaşayan başarılı bir mimardır. Aşk konusunda ise hayat yüzüne gülmemiştir. İlk aşkı Mert’i bir araba kazasında kaybetmiş ve uzun süre bunun acısını yaşamıştır. Daha sonra evliliğinde de mutluluğu bulamamış ve zor bir boşanma süreci yaşamıştır.

Bir sabah kapısına gelen kuryenin teslimatı ile hayatı değişecektir. Akıl hastanesinde vefat eden teyzesinin eşyaları bir koli içerisinde Hazan’a teslim edilir. Hazan teyzesini fazla tanımamaktadır. Teyzesi hakkında zihnindeki tek hatıra, annesi ile onu görmeye gittikleri kliniğin bahçesinde beklerken oda penceresinde gördüğü ürkütücü siluettir.

Hazan merakına karşı koyamaz ve koliyi açar. İçinden çıkan madalyonu zihnindeki o küçük anıdan hatırlar. Bir de içinde teyzesine ait bir günlük vardır. Madalyon ve günlük eve girdiği andan itibaren sıra dışı olaylar yaşanmaya başlar. Hazan neler olduğunu anlamak için günlüğü karıştırmaya başlar. Günlük teyzesinin iç dünyasına ışık tuttukça madalyonun da sırları açığa çıkar.

Sonsuz sembolü şeklindeki madalyon zamanda habis bir kapı açan bir anahtardır. Kapı, teyzesinin intihar eden kocası ile birlikte yaşadığı evin bodrum katındadır. Yazılanlar ve çizilenler ilgi çekicidir. Ancak şizofren bir kadının sözleri ne kadar akla yatkın olabilir ki?

Hazan bu uğursuz madalyondan kurtulmak ister ve en doğru kararın onu teyzesinin evinin bodrumuna gömmek olduğuna karar verir. Bir gece kararını uygulamak için o eve gider ancak merakı ağır basar. Madalyonun güzelliğine kapılıp onu boynuna takar ve kendini 10 yıl önce yaşadığı korkunç geceye götürecek girdap içinde bulur.

Hazan kendini zaman, aşk ve ölüm arasında girdiği bir savaşın içinde bulacaktır. Bundan sonra onu tehlikeli, acı dolu bir süreç ve sorumluluğu ağır kararlar beklemektedir. Ve ayrıca birçok gerçekle de yüzleşecektir.

Hazan zaman ile verdiği savaşı kazanıp geçmişi değiştirebilecek midir?

Değişen geçmiş onu mutlu edecek midir?

Geçmiş sadece Hazan için mi değişmektedir?

Hazan mutluluğu bulabilecek midir?

Soruların cevapları kitapta. Yalın bir dili ve sürükleyici bir anlatımı olan kitap nasıl başladı, nasıl bitti anlamadım. Elimden bırakamadım. Özellikle yaz günlerinde yormadan kendini okutacak, heyecanlı bir içerik istiyorsanız şans verin derim ve tavsiye ederim.

Peki siz geçmişe dönebilecek olsanız neyi değiştirmek isterdiniz ya da değiştirmeye cesaret edebilir miydiniz?

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

"Zamana karşı koyabilmek için zamana ihtiyacım vardı! Aynı aşkın acısıyla baş etmek için aşka ihtiyaç duyuyor olmam gibi."

 

"Çok sevdiğimiz birisi zarar gördüğünde, ortada suçlayacak bir kötü karakter olsun isteriz. Aksi taktirde öfkemizi ve isyanımızı yöneltecek hiçbir şey olmaz ve en yakındakine, yani kendimize yüklenmeye başlarız."

 

"Bazen omuzlarımıza bırakılan gerçeklik öylesine zor ve kabul edilemez olur ki, aklımızın ve kalbimizin var olmaya devam edebilmek için onu yok saymaktan başka çaresi kalmaz."

 

“Travma böyle bir şeydi galiba; onu somutlaştırmamak, yok sayabilmek adına ne açıkça sesli söylüyorduk ne de yazıyorduk. Belki bu, ruhumuzun hayatta kalma stratejisiydi.”

 

“Dünyanın geri kalanı için herhangi biri olan o kişi, bizim kalbimizdeki aşk sayesinde başka bir şeye dönüşüyor, büyüyor, anlam kazanıyordu. O zaman aşk nesnesi olan kişiden çok, mevzu aşkın kendisiydi belki de.”

 

“İnsan ruhunu parçalara bölen bir anıyı defalarca, hem de tüm gerçekliğiyle kaç kez yaşayıp da akıl bütünlüğünü koruyabilirdi ki?”

 

" Belki de insanın hayatındaki ilk aşk ölüm, son aşk ise yaşamdır. "

 

“Zaten aşk, bu dünyadaki en mucizevi felaket değil midir ki?”


12 Ağustos 2023 Cumartesi

US


 











KÜNYE

Kitap Adı: Us

Yazarı: Emre Timur

Basım: AZ Kitap– 1.Basım- 2020

Sayfa: 216

Tür: Felsefe-Düşünce


İNCELEME:

"felsefe, yavaşlamaktı; yavaşladım."

Emre Timur Varoluşçu Psikoterapi (Irvin Yalom)’yi okuduktan sonra ölümün farkındalığına daha çok ermiş ve ‘Us’una düşenleri toplama kararı vermiş. Topladıklarını artık saklayamaz olmuş ve Us’undan geçenleri 6 ayrı başlıkla biz okurları ile paylaşmış; Us, Estetik, Etik, O, Tekamül ve Eşya. Kitabın akademik bir felsefe kitabı olmadığına kendi de dikkat çekiyor ve gayesinin serbest bir düşünme kitabı ortaya koymak olduğunu ifade ediyor.

§  Us başlığı ile aklı nasıl kullandığını, akıl, zeka, mantık, sezgi, görgü, doğru, iyi, güzel, parça, bütün, hakikat, arketip kavramlarını;

§  Estetik ile güzeli ve sevmeyi, aşk, gerçek, hakikat, güzellik, zevk kavramlarını;

§  Etik ile ahlakı, niyet, kötülük, iyilik, ceza kavramlarını;

§  O ile “O”nu, Allah, Tanrı, inanç, evrim, entropi, kader kavramlarını;

§  Tekamül ile gelişim ve değişimi, külli irade, cüz’i irade, metamorfoz, doğal seçilim, evrim, varoluşçuluk, hiç, hep, mükemmel, kusurlu kavramlarını;

§  Eşya ile fizik, metafizik, kuantum, entropiyi, çürüme, hayatta kalma, yaşama, ruh, enerji kavramlarını ele alıyor.

Bunlar ile kalmayıp devamında da konuları destekleyen serbest denemelerini ve kendisini anlamamıza yardımcı 2 adet söyleşiyi de paylaşıyor.

Ve sürekli hatırlatmadan geçmiyor. “Bunlar fevkalade nazik mevzular.”

Hayattaki en eski kadim bilgiyi de kendi usunca şöyle revize ediyor: “Değiştirebileceklerim ve değiştiremeyeceklerim arasındaki farkı görebilmek için akıl, değiştirebileceklerim ile yüzleşebilmek için Varoluşçuluk, değiştiremeyeceklerim için de Stoacılık -ve tevekkül- gerekiyor."

Yazardan okuduğum ilk kitaptı, romanlarını da oldukça merak ediyorum. Anlatım tarzını, konuyu ele alış şeklini, örneklendirmelerini beğendim. Her fikrine katılmasam da genel anlamda düşünmemi ve sorgulamamı sağladı. Hem herkesin aynı şeyi düşündüğü bir ortamda düşünceden bahsedilemezdi, öyle değil mi?

 

  

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Bir takım kötüler henüz kötülük yapacak zemin bulamadıkları için iyi sanılırlar. Ve bir takım kötülerin kötülük yapabilmeleri için en azından bir kişiliğe sahip olmaları gerekir. Bu yüzden, kişiliksiz kişileri hemen iyi sanma...”

 

“Her fikir, kendinden önceki ile çatışarak ve öncekini revize ederek ilerler. O yüzden bu toprakları terketmiş görünen o ışıltılı "katılmıyorum" ve "katılıyorum" eylemlerini geri getirelim istiyorum. Öğüt, idam veya dayak istemiyorum; dışlama, ötekileştirme, marjinalleştirme, tebliğ, ikaz, infaz ve hakaret de öyle. İstediğim ve beklediğim ve bana yarayacak ve çağa yarayacak olan şey, fikrime katılmayan akıllar.”

 

“Öğretmenlik soruları cevaplamak değil; kötü soruyu iyiye, yanlış soruyu doğruya, çirkin soruyu güzele çevirmektir.”

 

"Aklı aşan" şeyler muhakkak vardır fakat sorguya kapalı bir şey yoktur ve olmamalıdır.”

 

“Hiçbir şey boşa gitmemiştir. Hayatta her şey her şeyi muhakkak değiştirir. Olmuş olan her şey, kendisinden evvelki her şeyin bir sonucudur ve kendisinden sonra olacak her şeyin sebeplerinden biridir.”

 

"... beden ve ruhun dışında en önemli sevdirici şey, hatıralardır. Onları severiz biz asıl. Beden bozulur, ruh değişir ama hatıralar hatırlatıcılarda diri kalır, yaşar. Çünkü orada senin ve sevdiğinin bedeni de ruhu da genç ve diridir ve o an, o hatıra güzel ve coşkundur ve bu karışım öyle leziz öyle el değmemiştir işte..."

 

"İki günü denk olan" değil mi "ziyanda" olan? Bir akış var ve sen kaya gibi direniyorsun su gibi akacağına. Dünkü işlerini beğendiğin gün öldüğünü anla işte...”

 

“…değişim çığlığı susturulursa, yani insan olma potansiyeli yok sayılırsa depresyon başlar. Depresyon bir işarettir. Başka bir hayat, başka bir oluş olduğuna dair bir işaret, içsel bir şikâyettir.”

 

“Üç tip varoluş var. (…) İlk varoluş şekli çürüme. (…) İkinci varoluş şekli hayatta kalma. İlki evrende  çok fazla, ikincisi bizim gezegende bile belli yerlerde, üçüncüsü ise son derece nadiranttandır.(…) Üçüncü varlık biçimi ise yaşama ki hayatta kalanların çoğu gerçekten yaşayamaz.”

 

“Dört kere kopuş yaşarız ve hayat boyu dört dehşet ile karşı karşıya kalırız; ölümlü olmak, yalnızlık, özgürlüğe mahkumiyet, anlamsızlık. Bunları da inkar ile geçer hayat.”

 

“…bize iyi insanlardan önce iyi ve kötü niyeti ile yüzleşebilecek insanlar gerekmektedir.”

 

 “Dürüst insanlar, yalancıların mutluluk masallarıyla mutsuz olmaya mahkûmdur.”

 

“Hayat sizin güldüğünüzden çok daha komik ve sizin ağladığınızdan çok daha hüzünlü.”

 

“Kötülük işledik. Ne yapacağız? İnkar edeceğiz! ... Güçtür suçlu yaşamak.”