27 Şubat 2023 Pazartesi

DURA MATER

 












KÜNYE

Kitap Adı: Dura Mater

Yazarı: Serkan Karaismailoğlu

Basım: Elma Yayınevi- 1.Basım- 2021

Sayfa: 558

Tür: Roman, Nöro-Roman


İNCELEME:

Serkan Karaismailoğlu’nun yazdığı ve üçleme olarak hazırlanan Mater serisinin üçüncü ve son kitabı Dura Mater, Arachnoid Mater romanının devamı niteliğinde.

2.kitapta üzerindeki bombayı patlatan Galen, Noah, Alhazen ve 4 kranialin daha ölümüne neden olur. Atlas ise Pia’yı kurtarır.

Neon’u da yöneten çok daha büyük bir güç olduğunu öğreniyoruz. Ve bu gücün çok büyük bir planı var. Vagus bu gücün lideridir. Otto yeni Origon olacaktır ve Vagus ile özel bir cihaz ile haberleşmektedirler.

Atlas da Neon’un bir optogeni olmanın yanısıra bu büyük güce de hizmet etmektedir.

Nada bir kadın optogen ve ilk kadın kranial olarak seçilecektir. Planda Nada, Otto’dan sonra 4 yıl origon olacak ve sonrasında Pia Origon olarak seçilecektir.

Neon’un Çocukları: Kurucu Origon’un kanından gelen çocuklar ve bu bir sır. Sadece birkaç koruyucu bu sırrı biliyor ve çocukları koruyorlar. Echo da koruyuculardan biri. Kehanete göre Neon’un son çocuğu origon olacak ve dünyaya huzur, refah gelecek. O kanı taşıyan son çocuk Pia.

Pia bir dağ başındaki sanatoryumda uyanır. Şaperon denen 6 yaşındaki çocuklar her yaşlıya gözetmenlik yapmaktadır. Yaşlılar siyah, şaperonlar beyaz giyinirler.

Dura aslında çok gelişmiş bir yapay zeka. Tamamen insan gibi düşünebilen bir yapay zeka. Bir proje olarak başlıyor ama kontrolden çıkıp her şeyi yönetmeye başlıyor.

Eva aslında yaşamıyor o araba kazasında ölmüştü. Dura onu canlandırıyor. Neon’un çocukları da Vagus da aslında Duranın planın parçası, amaç Otto’yu kandırmak. Her şeyi ve herkesi Dura kontrol ediyor. Pia’nın origon olmasının çok önemli bir değeri var. Çünkü Pia, annesi Eva’nın üzerinde yapmış olduğu deneyler nedeniyle hücre bölünme limiti çok yüksek bir canlı, 160 yıl yaşayabilecek.

Dura’nın büyük bir planı var. Kendi yapay zekasını Pia’nın bedeni ile birleştirmek. Uzun ömürlü bir bedene sahip bir yapay zeka. Dura istediği an Pia’nın bedenini felç edip zihnine hükmedebilecektir. Böylece Neon’a origon olabilecek ve dünyaya hükmedecektir.

Atlas, Galen’den edindiği bilgilerle Meryam’a ulaşır. Pia’nın da tek umudu Atlastır ve ondan yardım ister.

Atlas aşkı Echo’nun yanında mı yer alacak yoksa Pia’nın yardım talebine karşılık verecek midir?

Pia, Dura’nın korkunç planından kurtulabilecek midir?

Yine bir yandan bir kurgu hikâye okurken bir yandan da bilimsel ve oldukça ilgi çekici birçok bilgi ile tanışıyorsunuz. Oldukça akıcı ve sürükleyici bu hikâyeyi artık sonlandırırken sanki biraz daha devam edebilecekken hızlı bitirilmek durumunda kalınmış gibi hissettim. Yine de farklı, heyecanlı ve aynı zamanda bilgi dolu bu seriyi okumak keyifliydi.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Öleceğinize inanma konusunda haklısınız. Eğer bu inancınız olmasaydı yani bir gün öleceğinizi bilmeseydiniz yine de sahip olduğunuz hayata katlanabilir miydiniz?”

 

“Bir binanın camlarının çoğunun kırık olması durumunda insanlar diğer camları kırmak konusunda en ufak bir endişe yaşamazlardı. (…) Benzer durum insanlar için de geçerliydi. Bir kimsenin kırıklarını ve zayıflıklarını gören insanoğlu, bu kişinin acılarına taş atmaktan ve onu daha çok kırmaktan asla çekinmezdi.”

 

“Devrimler erkek mantığının ürünüdür. Kadınların eserine evrim denir. Devrimler sürekli taraf değiştirir. Oysa evrimin rotası sabittir.”

 

“Kim bilir, belki de kanser denen şey, sonsuz yaşama ulaşmış bir hücrenin can sıkıntısı nedeniyle intihar etmek istediği biyolojik bir yöntemdi.”

 

“Eğer bir insan kendi yalanına bir kere inanırsa, bir daha hiç kimse ona gerçeği gösteremez. O nedenle en tehlikeli yalanlar, kendimizi inandırdığımız yalanlardır."

 

"Yeryüzündeki binlerce tür arasında sizleri bu kadar özel kılan ne? Doğadaki en hızlı canlı değilsiniz. En güçlü ya da en uzun ömürlü de değilsiniz. Sahip olduğunuz tek bir - en - var, o da zekânız. Evet, bugüne kadar yeryüzünün en zeki türü olmayı başardınız. Peki ya bir gün ikinciliğe düşerseniz ne olacak? Tümüyle en zeki varlığın çıkarları için inşa ettiğiniz hukuk sistemi ve kurallar bütünü, ikinciliğe düştüğünüz için sizi korumadığında ne yapacaksınız?"

 

"kimbilir, insan gibi düşünmeye başlayan ilk yapay genel zekânın sonu belki de şizofreni olacaktı."

 

“Her insanın bir hikâyesi vardı ve o hikâyeyi dinleyene kadar kimse hakkında büyük yorumlar yapmamak gerekiyordu.”


VERONİKA ÖLMEK İSTİYOR


 











KÜNYE

Kitap Adı: Veronika Ölmek İstiyor

Yazarı: Paulo Coelho

Basım: Can Sanat Yayınları- 64.Basım- 2020

Sayfa: 213

Tür: Roman


İNCELEME:

Başkarakterimiz Veronika her istediğine sahip görünen, renkli bir hayat süren genç ve güzel bir kızdır. Ancak mutlu değildir, yaşamında bir şeylerin eksik olduğunu hissetmektedir. Yaşamın tekdüzeliği ve sıkıcılığından bunalır ve başarısız bir intihar girişiminde bulunur. Önce kısa süre yoğun bakımda kalır, sonrasında ise psikiyatri kliniğinde servise alınır. Kendine geldiğinde ise 1 hafta kadar ömrü kaldığını öğrenir. Zaten ölmek isteyen Veronika için bu sorun teşkil etmez. Bu sırada klinikteki diğer kişilerle ve hayatlarla tanışır. Ancak kimse yakında ölecek bir kız ile derin bir bağ kurmak istemez.

Veronika klinikte tanıştığı, şizofreni tanısı olan Eduard ile tanışır ve yakınlaşırlar. Ve kalan ömrünü Eduard ile dilediği gibi geçirerek yaşamak ister. Birlikte hastaneden kaçarlar. İstedikleri yerlere gider, gezer, ne yapmak istiyorlarsa öyle vakit geçirirler. Kısıtlı bir zamanının kaldığı bilgisi ile hiç tereddüt etmeden, içinden nasıl davranmak geliyorsa öyle yaşamaya başlar.

Genç kızın sağlık durumu aslında doktoru tarafından yürütülen bir deneyden ibarettir. Dr.İgor her ne kadar etik bir yaklaşım olmasa da Veronika’ya sahte kalp krizi bulguları oluşturan ilaçlar vermektedir. Amaç genç kızın yaşamın değerini anlaması ve tekrar hayata tutunmasını sağlamaktır. Doktor deneyinin amacına ulaşabilecek midir?

Kitapta yaşamdan zevk almanın anahtarını veriyor yazar okurlarına. Her ne koşulda olursa olsun içimizden geldiği gibi, kendimizi ertelemeden yaşamak. Yapmak istediklerimize zaman ayırmak, kendimizi şımartıp mutlu ederek yaşama sevincimizi diri tutmak. Monotonluğa izin vermemek. Gün koşullarında çok kolay olmasa da elimizden geldiğince farkında olmak ve kendimizi mutlu etmek için imkân yaratmak belli ki akıl sağlığımızı koruma yolunda yapacağımız en doğru seçim olacaktır.

"Ya aynı şey benim de başıma gelseydi? (...) Şu an da yaşama fırsatım var, bunu değerlendirebiliyor muyum?”

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

"Sevgi, akıldan üstündür."

 

"İnsanlar ancak koşullar buna elverdiğinde delirme lüksüne sahiptiler."

 

"Dünyanın bütün dağlarında, ormanlarında, bir tek yaprağı bile bir başkasının tıpkısı olarak yaratmamıştır Tanrı. Oysa siz farklı olmayı delilik sayıyorsunuz."

 

"Yaşayın. Yaşamasını bilirseniz Tanrı da sizinle birlikte yaşar. Onun koyduğu riskleri göze alamazsanız, o Tanrı da uzak bir cennete çekilir ve yalnızca felsefî birtakım spekülasyonlara konu olur."

 

"Kimsenin kimseyi yargılayacak durumu yok. Her insan kendi bilir çektiği acıların boyutlarını ya da yaşamında anlamın hepten yok olduğunu."

 

"Ve delilik beni özgürleştirdi."

 

“Kendi dünyasında yaşayan herkes delidir. Şizofrenler, psikopatlar, manyaklar. Yani, başkalarından farklı olanlar.”

 

“Bir an ona her şeyi anlatabileceğini düşündü, ama sonra vazgeçti; insanlar hiçbir zaman kendilerine anlatılanlardan bir şey öğrenmezler, kendi çabalarıyla öğrenirler yalnızca....”

 

“Oysa Tanrı çok farklı bir yol izlemiş, keyfi bir kural koymuş, sonra insanoğlunu bu kuralı çiğnemeye ikna edecek bir yol bulmuştu, sırf ceza kavramını icat edebilmek için. Adem ile Havva’nın kusursuz bir yaşamdan sıkılacaklarını çok iyi biliyordu, er geç onun sabrını denemeye kalkacaklardı. Resmen tuzak kurmuştu, belki kendisi de, yani Her Şeye Kadir Tanrı, her şeyin kusursuzca sürüp gitmesinden sıkılmıştı. Eğer Havva yasak meyveyi tatmasaydı, son birkaç milyar yıl boyunca ilginç hiçbir olay meydana gelmeyecekti.”

 

“Veronika her şeyden nefret ediyordu ya, en çok da yaşamını sürdürmüş olduğu biçimden, içinde barındırdığı yüzlerce Veronika'yı keşfetmeye zahmet etmeyişinden tiksiniyordu. Oysa orada kim bilir ne ilginç, ne meraklı, ne cesur, ne küstah, ne deli kızlar duruyordu.”

 

“Taştan fışkıran pınar ol, suyu tutan bir kuyu olma.”


SEÇİLMİŞ KİŞİ


 











KÜNYE

Kitap Adı: Seçilmiş Kişi – The Giver

Yazarı: Lois Lowry

Basım: Arkadaş Yayınevi- 7.Basım- 2019

Sayfa: 167

Tür: Roman, Distopya, Çocuk Edebiyatı


İNCELEME:

Amerikan Çocuk Edebiyatına yapılan en değerli katkı için verilen John Newbery ödülünü kazanmış Seçilmiş Kişi, aslında The Giver dörtlemesinin ilk kitabı. Bir çocuk edebiyatı distopyası. Ben henüz diğer üç kitabı okumadım. Peki ne anlatıyor bu kitapta?

Çatışmaların, yoksulluğun, işsizliğin, boşanmanın, haksızlığın ve eşitsizliğin olmadığı, aile değerlerinin üstün olduğu, ergenlik isyanlarının duyulmadığı ve görgü kurallarının bir yaşam biçimi olduğu görünüşte ideal bir dünya hayal edin. Neden görünüşte?

Renkler yok, müzik yok, acıma duygusu yok, aile bağları ve sevgi yok. Anılar yok! Kimin nasıl yaşayacağına Yaşlılar Komitesi karar veriyor. 3 yaşına kadar normal bir bebeklik geçiren çocuklar, 3 yaşından sonra yaş gruplarına ayrılıyor. Yaşlara göre tanınan haklar farklı. Mesela 9 yaşına gelmeden bisiklet alamıyorsunuz.

En önemli yaş ise 12 yaş. O zamanki eğilimleriniz izleniyor ve yaşlanana kadar yapacağınız meslek belirleniyor. Yaşlılar Komitesi yapılan bir tören ile mesleğinizi ilan ediyor.

Bebekler kendi biyolojik ebeveynleri ile büyümüyor. Çünkü bebekleri ‘Doğum Anneleri’ dünyaya getiriyor. Evet bu pek de saygın olmayan bir meslek. İlk cinsel duygular hissedilmeye başlandığında ilaca başlanıyor ve bu dürtüler baskılanıyor. Çok yaşlanıldığında ya da doğmuş bebekler uyumsuz olarak addedildiğinde ise bu bireyler topluluk dışına çıkarılıyor !!!

Ana karakterimiz Jonas 12 yaşına geldiğinde, her yıl Aralık ayında düzenlenen törende heyecanla ona verilecek mesleği beklemektedir. Tören de arkadaşları Fiona ‘Yaşlılar Bakıcısı’, Asher ise ‘Eğlence Yöneticisi Yardımcısı’ ünvanlarını alır. Jonas ise en sona kalmıştır. Ve görevi ilan edilir. Çok nadir bir görev için seçilmiştir Jonas çünkü sadece tek kişi bu görevi yürütür. ‘Anı Toplayıcısı’(Aktarıcı). Komite zorlu bir durum ile karşılaşınca Anı Toplayıcısı’na danışır. Çünkü başka hiç kimsenin anıları ve tecrübeleri yoktur.

Jonas, Aktarıcı’nın yanında çok zorlu deneyimler yaşar, çok büyük bir sorumluluk üstlendiğinin farkına varır. Bir önceki Anı Toplayıcısı yapacağı göreve katlanamamıştır ve topluluk dışı bırakılmayı kabul etmiştir. Bu mükemmel dünyanın altında yatan karanlık sırları öğrenir Jonas. Ve kaçmaya karar verir.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Her şey aynı olduğunda hiç seçme hakkımız kalmıyor! Sabah uyanıp bir şeylere karar vermek istiyorum!”

 

“Ya eşlerini seçmelerine izin verildiğinde onlar yanlış kişiyi seçerse? Ya da kendi işlerini seçerlerse? ... Gerçekten de insanları yanlış seçimler yapmaktan korumalıyız. Bu daha güvenli olur.”

 

“Anıları tutmanın en kötü tarafı hissedilen acı değil. O yalnızlık duygusu. Anıların paylaşılması gerekir.”

 

“Ama artık Jonas gerçek üzüntüyü görmüştü. Böyle duyguların kolaylıkla avutulmadığını biliyordu. Bunlar daha derin duygulardı ve anlatılmaları gerekmiyordu. Yalnızca hissedilirlerdi.”

 

“Anıları, saygınlığı, bilgeliği ve acıyı istemiyordu. Çocukluğuna dönmek istiyordu, dizlerinin sıyrılmasını ve top oynamayı özlemişti