KÜNYE
Kitap
Adı: Bazen Bahar
Yazarı:
Melisa Kesmez
Basım:
İletişim Yayınları– sesli kitap
Sayfa:
119
Tür:
Öykü
İNCELEME:
Bazen
Bahar / Melisa Kesmez
Öykülerini,
üslubunu başarılı bulduğum yazardan okuduğum 3.kitap oldu Bazen Bahar. İçinde
10 adet öykü içeren, akıcı, bir günde okunabilecek bir kitap. Diğer okuduğum
iki kitabına nazaran biraz daha hüzünlü ve melankolik bir havası var kitabın.
Sanki kış okumalarına havası daha uygun olurmuş ancak ben her mevsim melankoli
sevenlerdenim. Yazın daha enerjik kitaplar tercih ediyorsanız sizi hüzünlendirebilir
ama hayal kırıklığına uğratmaz.
Yazar
öykülerinde yine kadın-erkek ilişkilerini, aile bağlarını, dostluğu, doğanın
kıymetini, aidiyeti, kök salamamayı, giden ya da kalan olmayı, eşyalara
yüklenen anıları ve anlamları, çaresizliği, kırgınlıkları, yarım kalmışlıkları,
yeniden umut edişi işlemiş ince ince. Benim en sevdiğim ve etkilendiğim
öyküler; ‘Telefon Kulübesi’, ‘Bir Bahçeyi Beklemek’, ‘Çürümenin Bahçesi’ ve ‘Yılbaşı
Ağacı’ oldu.
Bazen
Bahar, benim için Nohut Oda’nın önüne geçti ancak favorim hala Küçük Yuvarlak
Taşlar ki; biraz daha novella havasında, birbirine bağlı öyküler olmasının
etkisi olabilir tabi. Öykü severlere tavsiye ederim.
KİTAPTAN SEVDİĞİM
ALINTILAR:
“Sen
ne kadar kaçsan da, ıskalasan da, görmezden de gelsen, kafanı kuma da gömsen,
kalbine kilit de vursan, hayatın sana bir diyeceği varsa, sinsi sinsi bekliyor
sırasını, yıllarca. Öyle sabırlı. Öyle fil hafızalı, öyle unutmuyor hayat. Sen
sabaha kadar unuttum diye sağalt ruhunu. Gömdüm san. Defter kapanmayınca
kapanmıyor.”
“Bir
roman kahramanı mesela. Kitapta bir laf eder. Altı çizilecek cilalı cümlelerden
değil ama, kendi halinde bir cümle. Bir tek sen cımbızlarsın onu kitabın
kalabalığından. Sırf sana bir şey anlatır o cümle. Başka herkese susar.”
“Bazen
gitmenin mi, yoksa kalmanın mı daha zor, daha hüzünlü, daha çekilmez olduğunu
anlamamız için hayatın bize bunu bilhassa yaptığını düşünüyorum. İki seçeneğin
de kurtuluş olmadığını anlamamız için.”
“Bir
yarayı iyileştiren her şeyden önce orada bir yara olduğunu kabullenmekti. ”Bir
şeyim yok, iyiyim ben’’ dedikçe insan her şeyden önce tedaviyi reddediyordu.”
"Hayat
beni böyle köşeye sıkıştırmayı, gözümün içine baka baka çelme takmayı severdi.
Hayatın unuttuğu bir şey varsa, o da bir yerden sonra daha fazla
düşülmediğiydi."
"İnsan
bazen ne yapsa günün sonunda kendiyle kalıyor."