23 Mayıs 2025 Cuma

YÖRÜNGEDE

 












KÜNYE

Kitap Adı: Yörüngede

Yazarı: Samantha Harvey

Basım: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları– 1.Basım- 2025

Sayfa: 163

Tür: Roman


İNCELEME:

Yörüngede / Samantha Harvey

Bir uzay kapsülü içinde dünya yörüngesi etrafında 16 dönüş yapan farklı milliyetlerden altı astronot: Nell, Roman, Anton, Pietro, Chie ve Shaun. Görevleri meteorolojik verileri toplamak ve bilimsel deneyler yapmak. Günde onaltı gündoğumu ve onaltı günbatımına tanık oluyorlar. Klostrofobik bir ortamda kendi sınırlarını da keşfediyorlar.

Astronotlardan Chie görevdeyken annesinin vefat haberiyle sarsılıyor. Dünyada kopan ve izledikleri amansız bir tayfunun sevdiklerini tehdit edişini gözlemliyorlar. Yörüngede bu 16 dönüş sırasında kendi korkuları, kaygıları, hayalleri, hedefleri, rüyalarını irdeliyorlar. Neden astronot olduklarına ya da neden uzayda bulunulduğuna dair varoluşsal sorgulamalara da giriyorlar. Uzayın sınırsızlığında insanın değeri, kendine atfettiği anlamsız önemi sorguluyoruz biz de onlarla beraber.

2024 Booker ödülü kazanan bu kitabı gerçekten çok merak ederek aldım. Ancak beklentimi karşıladığını söyleyemeyeceğim. Konular dağınık, karakterler derinliksiz, anlatım yorucu geldi. Ele alınan bir iki olay duygudan yoksundu. Aralarda evrenin, dünyanın varoluşuna, insanın anlamı ve değerine yönelik yapılan felsefi anlatımlar okunası idi ancak özgün değildi. Bunun dışında ise yoğun şekilde uzaydan dünya betimlemeleri okuyorsunuz. Fazlaca ara vererek okudum. ‘Okumayın zaman kaybı’ diyeceğim bir kitap olmaması yanında ‘tavsiye ederim, okuyun’ diyeceğim bir kitap da değildi maalesef. Bir parça hayal kırıklığı ile vedalaşıyorum bu kitap ile.

  

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:


“Dünya, buradan bakıldığında cennet gibi.(…) O gezegendeyken yukarı bakar ve cennetin başka bir yerde olduğunu düşünürüz, ama işte astronotlar ve kozmonotlar bazen şöyle düşünür: belki de hepimiz orada doğmuş olanlar zaten öldü ve bir ahiretteyiz. Eğer öldüğümüzde gitmemiz gereken olasılığı düşük, inanması zor bir yer varsa, o cam gibi, uzak küre, güzel yalnız ışık gösterileriyle, pekâlâ orası olabilir.”

 

"İnsan bunu neden yapar? Asla gelişip serpilemeyeceği bir yerde yaşamaya çalışır? Seni isteyen, dört dörtlük bir dünya tam altında dururken, ne diye evrenin seni istemeyen noktalarına gitmeye uğraşırsın? İnsanın uzaya duyduğu şehvetin meraktan mı yoksa nankörlükten mi kaynaklandığından asla emin olamıyor. Bu acayip, yakıcı özlem onu kahraman mı yapıyor yoksa ahmak mı? Hiç kuşkusuz bir parça ikisi de."


“Kim insanın gezegene nevrotik saldırışına bakıp bunu güzel bulabilir ki? Insanoğlunun kibri. Öyle muazzam bir kibir ki, ancak aptallığıyla eşdeğer. Uzayı delen şu fallik gemilerse kesinlikle kibirin zirvesi; kendini beğenmişlikten kafayı yemiş bir türün totemleri.”

 

“İnsanlar huzuru birbirinde bulamaz mı? Peki ya Dünya’da? Sevecen bir dilek değil bu, huysuz bir talep. Yaşamlarımızın bağlı olduğu bu biricik şeyi kasıp kavurmayı, mahvetmeyi, yağmalamayı ve çarçur etmeyi kesemez miyiz?”

 

“İnsanlığın geleceğini nasıl yazıyoruz? Hiçbir şey yazdığımız yok, o bizi yazıyor. Biz rüzgârda savrulan yapraklarız. Rüzgâr olduğumuzu sanıyoruz, oysa sadece yaprağız.”

 


“Büyük bir önemimiz var, hiçbir önemimiz yok. İnsani başarının doruğuna ulaşıyorsun ve başardıklarının hiç denecek kadar az olduğunu ve bunu anlamanın herhangi bir yaşamın ulaşabileceği en büyük başarı olduğunu keşfediyorsun; buysa hiçbir şey, aynı zamanda da her şeyden daha büyük, daha önemli bir şey.”

 

10 Mayıs 2025 Cumartesi

CANLI DEVRE

 













KÜNYE

Kitap Adı: Canlı Devre- Durmaksızın Değişen Beynin İçyüzü

Yazarı: David Eagleman

Basım: Domingo Yayınları– 2021

Sayfa: 320

Tür: Bilim


İNCELEME:

Canlı Devre - David Eagleman

Durmaksızın Değişen Beynin İçyüzü

Nörolog ve bilim anlatıcısı David Eagleman, en yeni bilimsel araştırmalar ve ilginç vakalar eşliğinde, beyinlerimizin kendi devrelerini sürekli olarak nasıl yeniden yapılandırdığını ve bunun hem yaşamımız hem de geleceğimiz için ne anlama geldiğini anlatıyor bu kitapta. Şu sorulara cevaplar veriyor:

·        Madde yoksunluğu ile kırık bir kalbin ortak yönü ne?

·        İyi çalışan bir beyin için deneyim ve zamanlama ne ölçüde etken?

·         Anıların düşmanı neden zaman değil de başka anılar?

·         Kolsuz bir insan nasıl dünyanın en iyi okçusu olabiliyor?

·         Geceleri neden rüya görürüz ve bunun gezegenimizin dönüşüyle ne ilgisi var?

·         Kör bir insan diliyle görmeyi, sağır bir insan derisiyle işitmeyi nasıl öğrenebilir?

·         Günün birinde beyin hücrelerine kazılı bilgiden yola çıkarak bir insanın yaşamının kaba hatlarını okuyabilecek miyiz?

·         Beyin plastisitesinin bir sınırı var mı? Beyni her türlü veriyle besleyebilir miyiz?

·         Duyuları birbirinin yerine kullanmanın (duyusal ikame) ötesinde, var olan duyuları geliştirebilir miyiz (duyusal pekiştirme)? Sadece bozulmuş duyuları tamir etmekle kalmayıp onları güçlendirebilecek miyiz?

·         Beyin plastisitesi bize yeni duyular ekleme imkânı sağlıyor mu? Manyetik alanları algılayan bir manyeto insan olmak mümkün mü? Peki kazanılan bu yeni girdi, nasıl bir ‘his’ uyandıracak?

·         Vücudunuzu daha fazla sayıda kol, mekanik bacak ya da düşüncelerle kumanda edilebilecek dünyanın öte ucundaki bir robotla donatabilir misiniz?

·         Eşinizin ya da çocuğunuz vücut verilerini (solunum hızı, vücut ısısı, stres vb) algılayabiliyor olmak ister miydiniz?

·         Bir beceride ustalaşmak için 10bin saat çalışmak yeterli mi? Merak ve ilgi ödül mekanizmasının tetiklenmesinde (fayda) ne ölçüde etkili?

·         Beyninin bir yarım küresi (kaza/doğuştan) olmayan bir çocuğun, tam beyne sahip bir çocuk gibi yaşam sürmesi mümkün mü? Beyin alanlarının yeniden yapılandırılmasında yaş ne ölçüde önemli?

·         Otopsi sonucuna göre Alzheimer ile delik deşik (nöral olarak bozuk) olan bir beyin nasıl olur da yaşamı sırasında hiçbir patalojik bulgu vermez? Normal aktivite sürdürebilmesinin sırrı nedir?

·         Torunlarımız kendilerini vücutlarının belirlediği sınırlar içine hapsetmek zorunda kalmayacak mı? Biyonik bir çağa hazır mıyız?

·         Beyin değişmeyeni görmezden gelir. Sürüngenler, kıpırdamadan durursak bizi görmezler? Dünyanın açıkça görülebilir bazı bölümleri, bizim için de görünmez midir?

·         Bir bilgi daha öğrenirsek eski bir bilgi silinir mi? Bellek sabit hacimli bir disk mi?



Yazarın tüm kitapları gibi yine ufuk açıcı bir kitap. Konu ile ilgilenenler, daha önce alanda okuma yapmadıysa öncelikle yazarın İncognito sonra Beyin isimli kitaplarını öneririm. Diğerleri arasında biraz daha temel isteyen bir kitaptı bana kalırsa.

 

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Hayatın heyecanı kim olduğumuzla değil, kime dönüşme sürecinde olduğumuzla ilgilidir.”

 

“… değişimlerin toplamı anılarımızı, yaşamımızın ve duygularımızın çıktısını oluşturur. Beyindeki bu sayısız değişim dakikalar, aylar ve yıllar içinde birikerek, “siz” dediğimiz varlığı oluşturur. En azından şimdiki “siz”i. Çünkü dün, az da olsa farklıydınız. Yarın ise yine bir başka kişi olacaksınız.”

 

“Tabiat Ana’nın bir sonraki duyusal armağanı için milyonlarca yıl beklemek zorunda olan bir tür olmaktan çıkmış bulunuyoruz. Ama Tabiat Ana bütün iyi ebeveynler gibi, yuvadan çıkıp kendi deneyimimizi biçimlendirebileceğimiz bir bilişsel kapasiteyle donatmış bizi.”

 

“DNA, hayat hikâyenizin bir parçasıdır ama küçük bir parçasıdır. Hikâyenin kalanı, deneyimleriniz ve çevrenizle ilgili zengin ayrıntıları kapsar(…)Kim olduğunuz, içinizdeki DNA kadar çevrenize de bağlıdır.”

 

“Canlı devrelerle donanmış bir beyin, vücut planının geçirdiği her genetik değişikliğin sonucunda bir başka beyinle yenilenmek zorunda değildir çünkü kendisini duruma uyarlar. Evrimin, hayvanları herhangi bir ortama uyacak şekilde böylesi bir verimlilikle biçimlendirmesi de bu sayededir.”

 

“İnsanlar şaşılacak ölçüde eksik kalmış bir beyin ile doğar; yapımı tamamlamak için dünyayla etkileşim şarttır.”

 

“…Kim olduğumuz, beyin ağlarının bir bütün olarak nasıl düzenlendiğine bağlıdır. Vücutta yapılan bir değişiklik, kişilikte bir değişimi de tetikleyebilir.”

 

“Zamanınızı neyle geçirdiğiniz, beyninizdeki değişimleri belirler. Yediğinizden fazlasısınızdır aslında; bir anlamda sindirdiğiniz bilginin kendisine dönüşürsünüz.”

 

“Beynin en işe yarar bağlantıları kurabilmesi için doğru girdileri doğru zaman aralığında alması gerekir.”

 

“Beynin farklı alanları, farklı plastisite programları temelinde çalışırlar. Bazı nöral ağlar inatçıyken, bazıları son derece uysaldır ve bazı hassas dönemler kısa, bazıları uzundur.”

 

“Yaşlandıkça dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, olguların zihninizde kemikleşmesini engellemenin bir yolunu bulmaktır. Bir benzetme yaparsak: Bir bilim insanının basına gelebilecek en kötü şey, bir problem ya da alana hep aynı şekilde bakmaktır.”