KÜNYE
Kitap Adı:
Guguk Kuşu
Yazarı: Ken
Kesey
Basım: Nemesis
Kitap - 2023
Sayfa: 397
Tür: Roman
İNCELEME:
Guguk
Kuşu / Ken Kesey
“Hikâyenin
gerçekte yaşanamayacak kadar dehşetli, gerçek olamayacak kadar korkunç olduğunu
düşüneceksiniz! Yapmayın, lütfen. Anlatacaklarımı salim kafayla düşünebilmek
hâlâ çok zor benim için. Hem yaşanmamış bile olsa, hepsi gerçek.” (Şef Bromden)
Gerçeği
anlatan bir yalan… 60lı yıllar. Yazar bir klinikteki ilaç deneylerine katılıyor
6 ay boyunca. Sonunda ise aynı koğuşa hastabakıcı olarak işe giriyor. Bu ortam etkisinde
yaratıyor ilk romanının hikayesini.
Kitap
bir akıl hastanesinde geçiyor. Klinikte hastalar Akutlar ve Kronikler olarak
ikiye; Kronikler de Ayaklılar, Tekerlekliler ve Bitkiseller olarak üçe
ayrılıyor. Üst katta ise Zihinseller koğuşu, Şok Dükkanı ile birlikte hizmet
veriyor. Katı bir disiplin hakim. Başlarında Doktor Spivey olsa da asıl sözü
geçen diktatör Büyük Hemşire Ratched. Hastabakıcı siyahi oğlanlar Washington,
Williams, Warren ise onun sözünden çıkmıyor.
Anlatıcımız
Kızılderili Şef Bromden, klinikteki hastalardan, temel karakterlerden biri.
Geldiğinden beri sağır ve dilsiz rolü yapan, insan irisi bir adam. Kliniğin
süpürge işleri ona yıkılıyor.
Ana
karakter Randle Patrick McMurphy, 35 yaşında, itaatsizlik nedeniyle ordudan
atılmış, farklı suçlardan defalarca tutuklanmış, Pendleton ıslahevinden sonunda
akıl hastanesine transfer edilmiş kızıl saçlı, iri cüsseli asi bir ruh.
McMurphy’nin kliniğe gelmesiyle birçok şey değişmeye başlıyor. Kuralları
sorgulaması, asiliği, güç gösterisi ve mizahi duruşu diğer hastalara da yansımaya
başlıyor.
Bay
Harding, Billy Bibbit, George, Cheswick, Sefelt, Fredrickson, Scanlon ve Martini
de romanın önemli karakterleri. Her biri kendine has özellikleriyle incelikli
işlenmişti.
Klinikte
amaç topluma ayak uyduramayan hastaları rehabilite edip topluma kazandırmak. Peki
verilen ilaçlar, uygulanan yöntemler gerçekten tedavi amaçlı mı yoksa amaç
düzene itaatkar bireyler sağlamak mı? Elektroşok Tedavi klinikte hala uygulanan
bir yöntem. Labotomi ise geçmişte kalmış ama söylentileri tüyler ürpertmeye
devam ediyor.
McMurphy
nin yaydığı düzene başkaldırı rüzgarıyla otoritesi sarsılmaya başlayan güçler, sizce
bu duruma nereye kadar izin verecek? McMurpy ve Şef Bromden’i neler bekliyor?
Sistem
ile birey arasındaki çatışmayı, direnişi, özgürlük arayışını psikolojik bir temelden
anlatan bu kitabı soluksuz okudum. Çok etkileyici ve dramatik bir finale
sahipti. Bu kadarını beklemiyorum. Şiddetle tavsiye ederim. Ayrıca eserin 5
dalda oscar ödüllü bir filmi mevcut.
“Bu
dünya... Güçlülerin dünyası, arkadaş! Varoluş ritüelimizin temelinde güçlünün
zayıfı yutarak daha da güçlenmesi yatıyor. Buna göğüs germeliyiz. Doğrusu da o
zaten. Doğal dünyanın bir kanunu olarak kabul etmeyi öğrenmeliyiz bu gerçeği.
Tavşanlar bu ritüelin içindeki rollerini kabul eder ve kurdu güçlü bellerler.
Savunma olarak tavşan; kurt yanındayken sinsileşir, korkaklaşır, atikleşir,
kendine delik kazar ve saklanır. Böylece sebat eder ve hayatını sürdürür.
Yerini bilir. Kurda asla ve asla meydan okumaz. Akıllılık olur mu hiç öylesi?
Söylesene olur mu?”
"Kahkahasını
kaybeden temel dayanağını kaybeder..."
“Baba
der ki dikkatli olmazsan insanlar seni o veya bu şekilde kendi uygun gördükleri
şeyi yapmaya yahut keçi gibi inat edip, nispet olsun diye istediklerinin tam
tersini yapmaya zorlarlar. Baba der ki dikkatli olmazsan insanlar seni o veya
bu şekilde kendi uygun gördükleri şeyi yapmaya yahut keçi gibi inat edip,
nispet olsun diye istediklerinin tam tersini yapmaya zorlarlar.”
“Akıl
hastalığının güçle ilgili yönünü hiç fark etmemiştim. Güç. Düşünsene, belki de
insan ne kadar deliyse, o kadar güç sahibi olur.”
“…
kahkahalarla gülüyor. Sırtını kamara çıkıntısına vererek gülüyor, gülüyor,
kahkahası denizlere yayılıyor… (…)her şeye gülüyor. Çünkü kendini dengede
tutabilmek, hayatın seni zırdeliye çevirmesini önleyebilmek için canını yakan
şeylere gülmen gerektiğini biliyor. Her şeyde acı bir yön olduğunu biliyor; (…)
ama mizahın acıyı silip yok etmesine izin vermediği gibi, acının da mizahı yok
etmesine izin vermiyor.”
“Ve
hastalandım. Yaptıklarım değildi hastalanmamın nedeni, sanmıyorum. Daha çok
toplumun o yüce ve ölümcül işaret parmağının beni göstermesiyle gelen histi...
Ve milyonlarca insanın 'Utan. Utan. Utan' diye haykıran yüce sesi. Toplumun
farklı olanla baş etme yöntemi budur.”
"Hayır.
Hayır, dinle beni. Seni öyle yola getiremezler. Sana öyle dümenler çevirirler
ki, onlarla mücadele edemezsin. İnsanın içine işlerler. Kafana bir şeyler
sokarlar. Senin büyüyüp, işler çevirmeyi tasarladığını anlar anlamaz harekete
geçerler. Sen daha küçükken o iğrenç makinelerini çalıştırıp senin canına
okurlar. Artık hiçbir şey yapamaz hale gelinceye kadar da uğraşırlar."