KÜNYE
Kitap Adı:
Gazap üzümleri
Yazarı: John
Steinbeck
Basım: İletişim
Yayınları– 3.Basım- 2023
Sayfa: 540
Tür: Roman
İNCELEME:
John
Steinbeck’ten okuduğum 2.kitap olan Gazap üzümleri Amerika’da 1929 yılında
başlayıp 10 yıl kadar süren Büyük Buhran dönemini Joad ailesinin yaşadıkları
üzerinden konu alıyor.
Çıkan
toz fırtınaları tarımla uğraşan ailelerin mahsüllerini mahvetmiş, bankalardan
aldıkları kredileri ödeyemeyen bu küçük çiftçilerin topraklarına bankalar el
koymuştur. Binlerce aile karınlarını doyurabilmek, ailelerini geçindirebilmek
için evlerini, memleketlerini bırakıp göç etmek zorunda kalmıştır.
Joad
Ailesi üyelerini Büyükana, Büyükbaba, John Amca, Ana, Baba, büyük oğulları Noah,
Al ve Tom, küçük çocuklar Rutie ve Winfield, büyük kızları Rosesharn ve
damatları Connie ile köpekleri oluşturur. Zorlukla toparlama aldıkları bir
kamyonla ve onlara sadece bir süre yetecek yiyecek ve para ile Oklahoma’dan Kaliforniya’ya
iş bulma umuduyla yola çıkarlar. Eski peder Casy de yola çıkarken onlara
katılır.
Kalifornia
meyve-sebze bahçelerince çok zengindir ve çalışacak çok sayıda işçiye ihtiyaç olduğuna
dair broşürler elden ele dolaşır. Joad ailesi kalabalık oluşlarını avantaja çevirecek,
her üyeleriyle çalışacak, para biriktirecek, kısa sürede ev ve tarla sahibi
olacaklardır. Hayalleri büyüktür. Peki ya gerçekler?
“Uykuyla
dinlenemeyecek kadar yorgunum artık.”
Makineleşmenin
artmasıyla insan iş gücünün değersizleştiği bir dönem başlamıştır. Binlerce
insan karın tokluğuna bile sayılamayacak ücretlerle bütün gün çalıştırılmakta,
insanca olmayan koşullarda yaşamaktadır. Kayıplar, terkedişler, açlık, sefalet,
ölüm, hor görülmek, istenmemek, korku ve kaygı dolu bir göç yolculuğu aileyi
beklemektedir. Geri dönecek bir yerleri olmadığından geleceğe yönelik
umutlarını sürekli taze tutmaya çalışırlar. Ne yazık ki kamptan kampa sürüklenirken
Joad ailesinde de yaprak dökümü başlar.
Sefalet
içindeki bir ailenin psikolojisini, aile dayanışmasını, bir kadının (Ana) ailesini
bir arada tutma çabasını, Babanın ailesine yetememe hissiyatını, açlığı ve
çaresizliği vurucu şekilde anlatan, aynı zamanda emek sömürüsü üzerinden kapitalizme
ve kurulu sisteme bir eleştiri niteliğinde olan etkileyici bir roman. Ben henüz
izlememiş olsam da romanın bir film uyarlaması da mevcut.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“İnsan,
alıştığı gürültüyü bile arar.”
"Umutlarının
öyle fazla coşmasına izin vermezsen, hayal kırıklığına uğramazsın."
“Beni
dinlersen; ne fazla düş kurup kuşlar gibi havalara çık ne de kötümser ol
böcekler gibi yerde sürün…”
“İnsanları
kavga edecek kadar çileden çıkaran, ezilmektir.”
“Mal, birkaç kişinin elinde birikti mi,
ellerinden alınır. Başka bir gerçek daha: Halkın büyük bir kısmı aç ve çıplak
olunca, istediğini zorla alır. Ve bütün tarih boyunca haykıran küçücük bir
gerçek daha; Baskı, ancak baskı altındakileri güçlendirir ve birbirine bağlar. Büyük
mal sahipleri, tarihin bu üç haykırışına kulaklarını tıkamışlardı.”
“Kuramlar
değiştiği ve parçalandığı zaman; okullar, felsefeler ve düşüncenin ulusal,
dinsel ekonomik dar ve karanlık yolları gelişip dağıldığı zaman, insan ileriye
uzanır; ıstırapla, bazen yanlışlıkla sendeleyerek adımını atar. Adımını ileri
attıktan sonra geri kayabilir, ama sadece yarım adım, hiçbir zaman tam adım
geriye kaymaz.”
“Yaşamayan
insanlara cennet umudundan nasıl söz edilebilir?”