KÜNYE
Kitap Adı:
Yanlışlıkla Mutlu
Yazarı: Figen
Alkaç
Basım: Doğan
Kitap– 1.Basım- 2023
Sayfa: 103
Tür: Öykü
İNCELEME:
Figen
Alkaç tarafından kaleme alınan Yanlışlıkla Mutlu 4 adet öykü içeriyor. Her öykü
üç başlık taşıyor. Bir çocuğun terkisine koyduğu, yer yer çözümlediği, yer yer
anlamlar yüklediği kelimelerle hayatın içinden dramlar anlatıyor.
1)
Kalabalığım
m’si / kendileri için korkmayan kelimeler / hatırlamaya ayarlanmış ses tonu
2)
Susmanın
ter kokusu / sohbetle genişleyen harfler / sandalyenin suç saklayan yeri
3)
Kelime
soyan / sessiz harfin kaçamağı / devamı sevilen cümleler
4)
Yutkun-ma
/ yeniden geceye / yalnızlığın rengi
Nefsiz
Kıdo (lakap), Gülay, Nazife, Nergiz, Gülmira. Kimi kendini, kimi annesini,
teyzesini, ablasını, ninesini anlatıyor. Kimi sevgisini, kimi öfkesini,
kıskançlığını, sevilme arayışını, pişmanlığını, özlemini, içine sığmadığı
bedenini anlatıyor. Çocuk gözünden kadınların dünyasını, aslında bildik ama
gizlenen, görmezden gelinen, unutulan, unutulmak istenen taraflarından
anlatıyor.
Mendillerin
2 çeşit olduğunu öğretiyor: Gözyaşlarını umuda biriktirenler ile içinde
gözyaşlarını dindirenler.
Korkup
susmanın rengini öğretiyor. Bağırmanın, çığlığın, yalnızlığın renginin de
gökkuşağından seçilemeyeceğini.
Kalplerin
‘çat’ diye kırıldığını, gözyaşlarının ‘pıt’ diye düştüğünü, kapıların ‘pat’
diye çarpıldığını, şeytana uyanların ölümü ‘sus’ diyerek çağırdığını, yüksekten
bedenlerin ‘küt’ diye yere çarptığını anlatıyor.
Düşen
harflerin, parçalanan isimlerin, yutulan cümlelerin, kilitli kapılar ardına
saklanan acıların hikayesi.
Ben
yazarın kendine has yazım dilini çok sevdim. Kitaptaki dört hikaye de çok
iyiydi ama ben son hikayede yutkunamadım. İyi ki okudum dediklerimden oldu.
Kesinlikle tavsiye ederim.
KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:
“Seslerin
normalleştiği yerdir ev, kanıksandığı. Kavgalar, kalp kırmalar ve hatta
tokatlardır ev. Çok içe atılan hakaretlerin gitgide birikip karardığı yerdir.
İçerdeki karaya rağmen aynı sofraya oturmak ve her lokmayı öfkeyle birlikte
çiğnemektir. Ve lokmanın yutulamayıp boğazda dizim dizim dizilmesidir ev.
Affetmenin değil, barışmanın değil, üstünü örtmelerin yeridir. Unuttum
sanmaların, kendini unuttuğuna ikna etmelerin yeridir. Seslerin duvardan duvara
atıldığı, çarptığı, sınırları aşıp alt ve yan komşuya indiği yerdir ev.”
“Herkes
bilmese de bana göre harflerin bir sürü hali vardır. Yalnız olanı, kalabalık
olanı ve hatta kalabalıkken bile yalnız olanı vardır. M tek kişiliktir mesela.
Sadece kurduğum hayallerde mümkün olsa da vardır.”
"Mesela
kelimeli susulur mu? Evet susulur. Homurdanmanın adını ben kelimeyle susmak
koydum. Homurtu çok güzel bir şey. Hem diyeceklerim içimde kalmıyor hem de beni
üzen kişiyi sinir ederek intikamımı almış oluyorum. Çocuk olsam da şunu
öğrendim, sessiz söylenen her şey merak ediliyor (…) Kelimeler hep çocukları
üzecek değil ya, sessizleri de büyüklere dert oluyor."
“Hiç
haber dinlemediğin belli. Ölen kadınlar rakam değil sayı olalı çok oldu.
Pencereden atlayan değil. Ölen, öldürülen, kendini öldüren.”
“Acıya
en çok ve en hızlı kadınlar koşar. Alışıktır çünkü acının içinden geçmeye.”
“Yaftalandığın
kelimelerin hayat anlamının da sözlük anlamının da taş gibi ağır olduğunu ben
çok erken yaşta öğrendim…”
“’Dul
kadınların hevesi olurmuş bakışlarında, kışkırtırmış erkekleri, yere bakması
daha yerinde olur’ diyenlerin canı mezara anne.”
“Keşke
gitmenin, artık geri gelmemenin, telafisi olmayıp hep ve özellikle yara kalacak
olanın ve pişmanlığı hiç geçmeyecek olanın beş harflisidir. Her harfi bin
cümledir keşke kelimesinin.”
“Konumuz
sesler. Yazılan sesler, yazılmayan sesler, yazılınca bile duyulmayan sesler.
Herkesin susarak bildiği sesler, duymasa da zaten bildiği ama bilmeyi nasıl
öğrendiğini bilmediği sesler. (…) Seslerinde anlatamadığı şeyler vardır. Hem
bazı her şeyler niye anlatılsın ki? Anlatmak mümkünmüş, anlatılınca
anlaşılacakmış ve hatta anlaşılınca bazı ve hatta birçok bazı şeyler
değişecekmiş gibi sanmak ne budalaca!”
“İçim
o kadar gürültülü ki. Yuttuğum tüm kelimeler bağırıyor sanki içimde.”
“Annen
seni yüzde kaç seviyor? Kardeşini yüzde yetmiş seviyorsa toplamda yüzde kaç
kıskanır, yüzde kaç üzülürsün?”
“Rüyaların
neresi çare Allah aşkına, zamanın hesap sormasıdır rüyalar.”
“Sessizce
düşer mi insan? Sessizce çok yüksekten atlar mı?”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder