11 Aralık 2023 Pazartesi

YANLIŞLIKLA MUTLU

 












KÜNYE

Kitap Adı: Yanlışlıkla Mutlu

Yazarı: Figen Alkaç

Basım: Doğan Kitap– 1.Basım- 2023

Sayfa: 103

Tür: Öykü


İNCELEME:

Figen Alkaç tarafından kaleme alınan Yanlışlıkla Mutlu 4 adet öykü içeriyor. Her öykü üç başlık taşıyor. Bir çocuğun terkisine koyduğu, yer yer çözümlediği, yer yer anlamlar yüklediği kelimelerle hayatın içinden dramlar anlatıyor.

1)      Kalabalığım m’si / kendileri için korkmayan kelimeler / hatırlamaya ayarlanmış ses tonu

2)      Susmanın ter kokusu / sohbetle genişleyen harfler / sandalyenin suç saklayan yeri

3)      Kelime soyan / sessiz harfin kaçamağı / devamı sevilen cümleler

4)      Yutkun-ma / yeniden geceye / yalnızlığın rengi

Nefsiz Kıdo (lakap), Gülay, Nazife, Nergiz, Gülmira. Kimi kendini, kimi annesini, teyzesini, ablasını, ninesini anlatıyor. Kimi sevgisini, kimi öfkesini, kıskançlığını, sevilme arayışını, pişmanlığını, özlemini, içine sığmadığı bedenini anlatıyor. Çocuk gözünden kadınların dünyasını, aslında bildik ama gizlenen, görmezden gelinen, unutulan, unutulmak istenen taraflarından anlatıyor.

Mendillerin 2 çeşit olduğunu öğretiyor: Gözyaşlarını umuda biriktirenler ile içinde gözyaşlarını dindirenler.

Korkup susmanın rengini öğretiyor. Bağırmanın, çığlığın, yalnızlığın renginin de gökkuşağından seçilemeyeceğini.

Kalplerin ‘çat’ diye kırıldığını, gözyaşlarının ‘pıt’ diye düştüğünü, kapıların ‘pat’ diye çarpıldığını, şeytana uyanların ölümü ‘sus’ diyerek çağırdığını, yüksekten bedenlerin ‘küt’ diye yere çarptığını anlatıyor.

Düşen harflerin, parçalanan isimlerin, yutulan cümlelerin, kilitli kapılar ardına saklanan acıların hikayesi.

Ben yazarın kendine has yazım dilini çok sevdim. Kitaptaki dört hikaye de çok iyiydi ama ben son hikayede yutkunamadım. İyi ki okudum dediklerimden oldu. Kesinlikle tavsiye ederim.

 

KİTAPTAN SEVDİĞİM ALINTILAR:

 

“Seslerin normalleştiği yerdir ev, kanıksandığı. Kavgalar, kalp kırmalar ve hatta tokatlardır ev. Çok içe atılan hakaretlerin gitgide birikip karardığı yerdir. İçerdeki karaya rağmen aynı sofraya oturmak ve her lokmayı öfkeyle birlikte çiğnemektir. Ve lokmanın yutulamayıp boğazda dizim dizim dizilmesidir ev. Affetmenin değil, barışmanın değil, üstünü örtmelerin yeridir. Unuttum sanmaların, kendini unuttuğuna ikna etmelerin yeridir. Seslerin duvardan duvara atıldığı, çarptığı, sınırları aşıp alt ve yan komşuya indiği yerdir ev.”

 

“Herkes bilmese de bana göre harflerin bir sürü hali vardır. Yalnız olanı, kalabalık olanı ve hatta kalabalıkken bile yalnız olanı vardır. M tek kişiliktir mesela. Sadece kurduğum hayallerde mümkün olsa da vardır.”

 

"Mesela kelimeli susulur mu? Evet susulur. Homurdanmanın adını ben kelimeyle susmak koydum. Homurtu çok güzel bir şey. Hem diyeceklerim içimde kalmıyor hem de beni üzen kişiyi sinir ederek intikamımı almış oluyorum. Çocuk olsam da şunu öğrendim, sessiz söylenen her şey merak ediliyor (…) Kelimeler hep çocukları üzecek değil ya, sessizleri de büyüklere dert oluyor."

 

“Hiç haber dinlemediğin belli. Ölen kadınlar rakam değil sayı olalı çok oldu. Pencereden atlayan değil. Ölen, öldürülen, kendini öldüren.”

 

“Acıya en çok ve en hızlı kadınlar koşar. Alışıktır çünkü acının içinden geçmeye.”

 

“Yaftalandığın kelimelerin hayat anlamının da sözlük anlamının da taş gibi ağır olduğunu ben çok erken yaşta öğrendim…”

 

“’Dul kadınların hevesi olurmuş bakışlarında, kışkırtırmış erkekleri, yere bakması daha yerinde olur’ diyenlerin canı mezara anne.”

 

“Keşke gitmenin, artık geri gelmemenin, telafisi olmayıp hep ve özellikle yara kalacak olanın ve pişmanlığı hiç geçmeyecek olanın beş harflisidir. Her harfi bin cümledir keşke kelimesinin.”

 

“Konumuz sesler. Yazılan sesler, yazılmayan sesler, yazılınca bile duyulmayan sesler. Herkesin susarak bildiği sesler, duymasa da zaten bildiği ama bilmeyi nasıl öğrendiğini bilmediği sesler. (…) Seslerinde anlatamadığı şeyler vardır. Hem bazı her şeyler niye anlatılsın ki? Anlatmak mümkünmüş, anlatılınca anlaşılacakmış ve hatta anlaşılınca bazı ve hatta birçok bazı şeyler değişecekmiş gibi sanmak ne budalaca!”

 

“İçim o kadar gürültülü ki. Yuttuğum tüm kelimeler bağırıyor sanki içimde.”

 

“Annen seni yüzde kaç seviyor? Kardeşini yüzde yetmiş seviyorsa toplamda yüzde kaç kıskanır, yüzde kaç üzülürsün?”

 

“Rüyaların neresi çare Allah aşkına, zamanın hesap sormasıdır rüyalar.”

 

“Sessizce düşer mi insan? Sessizce çok yüksekten atlar mı?”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder